9. Bölüm

2.9K 141 44
                                    


Multi :
Raviş - Hadi Yine Sev Beni
Esen - Yüzyüzeyken Konuşuruz

Bölüm biraz geç geldi. Kusura bakmayın. Yazdığım bölümü sevmedim , o yüzden sildim ve baştan yazdım...

~~~~~~~~

Küçük bir kız çocuğu ruhumun üstüne atılan toprakları, küçücük parmakları arasındaki şişedeki suyla suladı. Mezara her geldiğinde bir çiçek ekti. Ona çok iyi bakmasına rağmen hep soldu o çicekler. Her geçen gün ; umutları da o çiçeklerle soldu bir bir. Yavaşca çıktı taburenin üstüne küçük çocuk.

İnsanların işledikleri günahlar sebebiyle , boynuna bir yılan gibi dolanan urganla ölmeye mahkum kılınmıştı çocukluğum.

Bense ailemin günahlarıyla bu uçuruma itilmiş , cinayetimin işlenmesini bekliyordum. Ailemin son işlediği cinayet olacaktım. Benim yüzümden nice canlar yanmayacak , nice ruhlara kıyılmayacakdı. Sondu. Herşeyin sonuydu.

Ailemin bana layık gördüğü kaderi yaşıyordum. Bana layık gördükleri : Onca günaha bulanmış insan varken ; günahsız bir çocuğu günahkar ilan etmeleriydi.
Suçum varmıydı ?

Ben bunların olmasını hiç istememiştim. Kim sevgisiz büyümeyi isterdi ki ? Kim kendi kitabının günahkar insanı olmayı isterdi ?

Peki ya şimdi ? Sevgisizlikle sınanmış bu bedene sevgiden ne kadar bahsedilirdi ?

O kadar yabancıydı ki bu kelam kulaklarıma. Zihnim yadırgıyordu seni seviyorumları. Lakin öyle içtendi ki ; kalbime ve zihnime işlemişti.

Beynim durmuştu. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Zorla yutkundum.
Ölüme bir adım kala bir tarafta iblis beni uçurumdan itmeyi düşünürken , diğer tarafta bir melek kanatlarını açmış beni kurtarmak için bekliyordu. Bu yerin adı araftı. Bir tarafım da cehennemle bezenmiş şeytan , diğer tarafımda cennetin bin bir güzelliğiyle bezenmiş melek. Hangisini seçebilirdim ki ?

Kafamın içinde ağrılara sebep olan onca düşünce beni yorgunluğa itiyordu. Zihnim içine gizlediği koca bir geçmişin yükünden kurtulmak istiyordu.

Ellerim ağrıyan başıma götürdüm. Bıkmıştım beni yoran , canımı yakan her şeyden. Ölüm bana en cazip gelen şeydi. Belki zavallıcaydı ama başka bir kurtuluş yoktu , bu yüklerden kurtulmamın.

Biraz daha yaklaştım uçuruma. İsmim onun ağzından feryat ederek kulaklarıma ulaştı. Kalbim sızladı usul usul.

Dakikaların ard arda gittiği şu vakitte artık hiçbir şeyin önemi kalmamıştı. İntihar zihnimde işlenmişti.

" Seni seviyorum Zemheri !" Diye bağırdı yine.
"Senin yağmura olan sevgin gibi. Senin çocukluğun kadar masumca. Senin elma şekerini gördüğün zaman ki tebessümlerin kadar safça. Senin sevgiye muhtaçlığın gibi muhtaçım sana" dedi. Sesi sona doğru incelmişti.

"Zemheri , yapma bunu. Dayanamam. İzin ver yaralandığın yerlerden tek tek sarayım seni. İyileştiriyim. Bana senin hayatında bir yer ver. Tam kalbinin içinden. Sana iyi gelmeme izin ver. Lütfen Zemheri..." dedi. Sesi git gide kısılmıştı.

Hayatıma giren herkese bir zarar vermeye bir son vermenin vaktiydi. Artık bedenin yok olma vakti gelmişti. Hiç bir şey düşünmedim. Yalvarıp , yakarışları duymadım. Artık kendime her şeyin biteceğine inandırdım.

Gözlerimi kapattım. Kollarımı açtım.
Ve bıraktım rüzgarın kollarına kendimi.

Ben kanatları kırık uçmaya çalışan bir kuştum. Ve bunun sonu yere çakılmaktı. Ölümün kucağına atlamaktı...

ZEMHERİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin