40. Bölüm

1K 41 19
                                    

Merhaba. Biraz fazla geç gelen bir bölüm oldu. Bunun için hem özür dilerim hem de sabrınız için teşekkür ederim. Hastalanmam, ödevim, finallerim derken bölümü yazdım ama odaklanıp düzenleyemedim bir türlü. Neyse ben, daha fazla sizi tumayayım. Keyifli okumalar dilerim ♡

~~~~~~~~~~

Yıkılamazsın !

Sen yıkılırsan Esin yıkılır.

Sen yıkılırsan Dursun Baba yıkılır.

Şimdi yıkılamazsın Zemheri. Onların, tek dayanağı senken şimdi sen de yıkılamazsın...

İçten içe kendime sürekli bunları tekrarlarken, küçük bavulumun içine birkaç taneden ibaret olan kıyafetlerimi hızla tıkıştırdım. Burnumun direği sızlıyor, gözlerim dolarak işimi zorlaştırıyordu. Düşünmemeliydim. Düşünürsem dayanamaz ve ağlardım. Ağlarsam da mantıklı düşünemezdim. Bu sebeple şimdi ağlayamazdım, biraz daha dayanmalıydım.

"Günel Teyzeyle kim ilgilenecek ?" Diye sordum, elime geçen kazağı doğru düzgün katlamadan bavula koyarken.

Bir anda ilk uçakla geliyorum demiştim ama buradaki sorumluluklarımı unutmuştum.

"Hatun Teyzenin uçağı yarın sabahtı, haber verince o da ilk uçakla buraya geleceğini söyledi. O gelene kadar da Zeynep kalacak yanında. Biraz sonra o da burada olur" dedi Aktan.

Haberi aldığımdan bu yana yanımdan ayrılmamıştı, hangi ara bunca şeyi düşünüp halledebilmişti ? Ben, yatağın üzerine koyduğum bavula elbiseleri rast gele koyarken o da tam yatağın yanında, ayakta bekliyordu.

"Sizi de zora soktum. Kusura bakmayın" dedim yeni bir elbiseyi bavula tıkıştırırken.

Ne olduysa o an oldu. Aktan, kolumdan tutup beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı.

"Şşt sakin ol. Merak etme, ona bir şey olmayacak" dediği anda havada kalan ellerimi, daha fazla direnemeden beline sardım. Yavaş yavaş sırtımı okşadı. "Ben, buradaki her şeyi halledeceğim. Sen bir de bunlar için canını sıkma ve lütfen sakin ol"

Burnumu çekerek, alnımı göğsüne yasladım ve titreyen dudağımı ısırarak ağlama isteğimi bastırmaya çalıştım. Kendime biraz zaman verdikten sonra bu ânı sonlandırmak adına yeni bir konu açtım.

"Taksiyi çağırmayı unuttum" dedim ayrılmak için bir hamle yaparken.

"Ben çağırdım, gelir birazdan" dedi, beni bırakmak istemez gibi biraz daha sıkı sarılırken.

Ondan ayrılacak gücü kendimde bulamayınca, direnmeyi bıraktım. O yavaş yavaş sırtımı okşarken gösterdiği şefkatle ağlama isteğim artıyordu. Küçük bir çocuk gibiydim kollarının arasında. Canı yanan, ilgi görünceyse kendini tamamen bırakan küçük bir çocuk...

Direncimin son demlerinde aşağıdan yükselen korna sesiyle ayrıldık. Sessizliği bozmadan bavuluma uzanırken Aktan, benden hızlı davranarak önce fermuarını kapattı ve bavulumu eline aldı. Galiba gizlemeye çalışsam da fark etmişti titreyen bacaklarımı. O önde, ben arkada çıktık odadan. Dış kapının yanında bizi bekleyen Günel Teyzenin yanına gittiğimizde eğilip elini öptüm.

"Kusura bakma Günel Teyze, böyle apar topar gitmek zorunda kaldım, sizi de zor duruma soktum" dediğimde, Günel Teyze kaşlarını çattı.

"Olur mu kızım öyle şey ? Sen bir de böyle düşünüp üzme kendini. Git, gör amcanı, o iyileştiği zaman tekrar gelirsin" dedi Günel Teyze.

Esin'in söylediklerini birebir söyleyememiştim, onlara. Kendime bile itiraf edemiyordum ki daha.

"Her şey için teşekkür ederim Günel Teyze, Allah'a emanet ol" dedim sarılırken.

ZEMHERİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin