27.BÖLÜM: DERİNLERDE

107 35 18
                                    

4 yıl sonra

Hayat nasıl geçmişti? Nasıl onsuz geçmişti? Koskoca dört yıl. Bugün gittiği gündü. Hiç üşenmeden saymıştım. Gittiği günden, beni engellediği günden sonra her günümü saymıştım. Yaklaşık dört yıl olmuştu. O gün ona yazdığım mesajlar için her gün pişman oldum, ağladım. Hep bekledim. Ama hiç gelmedi. Engeli kaldırmadı. Ondan haber alamadım ona yazamadım. Çok özledim, hep bekledim, sevdim ama yanımda yokken. Unutmadım da onu. Yeni biriyle olmadım. Soran herkese sevgilim var dedim.

Beş yıl bitti. Akrılı Koleji'nden mezun oldum. Emir'siz. Mezuniyet balosuna da gitmedim. Sınavlarım beklediğimden zordu üniversite için ama Emir'in babasının da yardımıyla iyi bir üniversiteye girebildim. Üniversiten mezun olunca da hep istediğim gibi tasarımla ilgileniyordum. Gündüzleri işte, geceleri evde tektim. Ama hep aklımda aynı kişi vardı. Emir.

Eğer hala hayatıma devam edebiliyorsam içimde olan umut sayesindeydi. Ama gerçekler de umutlarımı kırmaya devam ediyordu. İçimde koca bir sessizlik hangi limana sığınsam boş. Hangi şarkıyı dinlesem boş. Hangi yağmurda ıslansam boş. Zaman ilerlemiyor giden geri gelmiyor. Gözler uzakta gönüller boşlukta.
Özlem bitmiyor.

Bugün doğum günüm ve ben her geçen yıl olduğu gibi yine ondan mesaj bekliyordum.

Evde oturmuş dinlediğim şarkının sözlerine kendimi kaptırmışken çalan kapı ile yerimden sıçradım. Mert gelmişti.
"İyi ki doğdun prenses." Mert ile aynı üniversiteden mezun olmuştuk. O da benim gibi Emir gelir umudu ile yaşıyordu. Biliyordum ki o da özlüyordu. Yapabileceği her şeyi yapmıştı onu bulmak için. Çok aradı çok düşündü ama olmadı. Sonunda o da pes etti. Artık ikimiz de sanki hiç bir şey yaşamayan iki arkadaş gibi yolumuza devam ediyorduk. Mutlu gibi.
"Teşekkür ederim. İyi ki doğdum."
Gülerek boynuna atladım.
"Buyur hediyen."
"Ne gerek vardı."
"Gerek olduğundan değil biliyorsun. Ama beni içeriye alman gerek artık."
"Pardon gel."
"Sen iyi ki ayrı eve çıktın. Yani babanla anlaşsam bile eve girerken korkuyordum."
"Bu hediye nasıl açılıyor ya."
"Dur dur. Verdiğime pişman etme beni. Şimdi açma. Akşam aç. Sana bir sürprizim daha var."
"Ama olmaz ki."
"Olur olur. Ayrıca şimdi işimiz var. Koy bunu içeriye üstünü değiştir gel. Bekliyorum."
Dediklerini yaptım hediye kutusunu odama koydum ve üstümü değiştirdim. Tam olarak anlatmasada arkadaşlar ile kutlama yapacağımız bir yere gidecektik sanırım. Ben de daha fazla sorgulamadan dediklerini yapıyordum.
Üstüme bedenimi saran kırmızı bir elbise geçirdim. Saçımı tepeden topladım ve biraz makyaj yaptım.
"Hazırım."
"Yakıyorsun yine."
"Teşekkür ederim. Yanına yakışmaya çalışıyoruz işte."
"Benim görevimi çalma."

Gülerek evden çıktık. Arabaya bindiğimizde tekrar konuşmaya başladım.
"Nereye gidiyoruz tam olarak?"
"Kutlamaya."
"Anladım onu da nereye?"
"Sahile."
"Neyse tam söylemiyorsun sen anladım. Bende sormam."
"İyi olur Gece perisi."

Bana sadece sinirlendiğinde Gece Perisi
diyordu. Çok soru sormam onu sinirlendirmişti anlaşılan. Ben de daha fazla ısrar etmeden önüme döndüm. Bana böyle demesinin sebebi Yağız'dı. Liseden sonra onunla bir daha hiç görüşmemiştik. Hatta onun doğum gününden sonra da pek görüşmemiştik. Dansta onu reddettiğim için öncelerde bana soğuk yapmaya başladı. Konuşmaya konuşmaya birbirimizden tamamen uzaklaştık. Mert buna sevinmişti, aslında ben de öyle ama yine de iyi bir çocuktu. Arkama yaslanıp çalan şarkıyı dinlemeye başladım.

Böyle gitme n'olur, böyle gitme n'olur
Biraz yanımda otur, diyemedim
Başımı yaslasaydım omzuna, ağlasaydım
Öpüp koklasaydım, yapamadım

Yine aklıma Emir gelmişti. Her şarkıda geliyordu. Hiç çıkmıyordu ki. Şarkının anlamını düşündüm. Boyle gitmemeliydi evet. Ama ben gitme dedim. Ağladım, elimden gelenleri yaptım ama gitti. Sonra tekrar yazdı ve ben ona olan bütün öfkemi dışa vurduğum için tekrar gitti. Yine gözlerimin dolmaya başladığını anlayınca uzanıp şarkıyı kapattım ve bu düşüncelerden çıktım. Kendimi bunlarla daha fazla üzmemeliydim.

Mert'in dedigi gibi sahilde bir yerde oturmuştuk. Yavaş yavaş tanıdık yüzler gelmeye başlamıştı. Sonrası klasik doğum günüydü. Pasta geldi, üflendi, dilek tutuldu. Pasta kesildi, yenildi.
Hediye zamanında tek tek hediyeleri açtım. Artık hediye almayı sevmiyordum. Yıllar önceki doğum günümde zaten alabileceğim en guzel hediyeyi almıştım. Ondan sonraki hediyeler bana yetmezdi. Biraz daha oturduktan sonra insanlar saatin geç olduğunu farkedip evlerine dağılamaya başladı. Hepsiyle tek tek vedalaşıp bizde kafeden ayrıldık.
"Mert. Ben öderim benim doğum günüm."
"Saçmalama ben ödedim bile hadi."
"Tamam." diyerek arkasından göz devirdim.

"Annenlere mi kendi evine mi?"
"Bana bırak beni." Kurduğum cümleyle anlamaz bir şekilde bana bakıp gülmeye başladı.
"Kendi evime yani." diyerek düzelttim. Çok geçmeden eve varmıştık. Her şey için teşekkür edip ayrılırken arkamdan tekrar seslendi.
"Gece."
"Efendim."
"Hediyeni açmayı unutma. Ayrıca hediyeden sonra çatıya çık."
"Çatı mı?"
"Evet. Orda da bir sürprizim var."
"Tamam iyi geceler."
"Sana da. Doğum günün kutlu olsun tekrardan."
Gülümseyerek arkamı dönüp eve girdim.
Önce üstümdeki elbiseyi çıkartıp Emir'in evinden getirdiğim bir sweat giydim. Altıma da dar bir kot. Önce Mert'in hediyesini açtım.

"Mert." istemsizce gözlerim dolarken ismini söyledim.

Bana Emir ile beraber çekildiğimiz fotoları çerçeveletip vermişti. Bazı fotoğrafları ben bile daha önceden görmemiştim. Emir ile yürürken arkadan çekilmiş bir fotoğrafımız, sıraya beraber uzanırken çekilmiş fotoğrafımız ve daha fazlası. Mert çok ince düşünmüştü. Hemen bunları evin farklı yerlerine koydum. Bir tanesinde de Emir'in tek başına çekilmiş fotoğrafı vardı. Onu da yanıma alarak evden çıktım. Merdivenleri yavaş yavaş adımladım. Yukarıya vardığımda demire bağlanmış bir balon gördüm. Hemen yanına giderek onu elime aldım. Etrafta başka bir şey yoktu. Sadece bir balon beni mutlu edemezdi aslında ama görmüş olduğum çerçeveler beni zaten çok mutlu etmişti. Hâlâ aklım onlardayken köşeye bir yere elimde balonla oturdum. Telefonumu çıkarıp bir şarkı açtım. Bana Emir'i hatırlatan bir şarkı. Yine.

Tam o sırada telefonum titremeye başladı.
Gördüğüm mesajla dönüp kalmıştım. Bir elimde Emir'in resmi, ortamda hafifçe çalan şarkı ve mesajda gördüklerim.

Emir: Değiştirdi beni
Emir: Bu garip astronomi
Emir: Suçluyum belki ben
Emir: Sen sularımda ölürken
Emir: Güldüm keyfimden
Emir: Her zaman istediğimle
Emir: Geçmişin geleceğinle
Emir: Benimsin artık
Emir: Derinlerde..
Emir:

 Emir:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
GECE 'tamamlandıWhere stories live. Discover now