15.BÖLÜM: KRİZ

186 48 5
                                    

Şarkıların her zaman bize bir şey anlatmak istediğini düşünmüşümdür. Hep inanırım şarkılarının söylediklerine. Bize yol göstereceklerini, durumumuzu anlatacaklarını düşünürüm. Ki bu halde benim durumumu anlatabilecek bir şarkı var mıydı?

Mert beni evime bıraktığında annem kapıda bekliyordu. Kısa bir sorgudan sonra Emir hakkındaki sorulara geçtik. Onlara durumu anlattım. Depo incelememiz gibi tehlikeli şeyleri polisin yaptığını söylemiş olabilirim ama çoğu şey doğruydu.
"Sen iyi misin?" annemin sorusuydu beni kendime getiren. Ben iyi miydim? Umut vardı içimde Emir kurtulacaktı. Ama eski halimize dönebilecek miydik? Emir hala gülüyordu ama içinin gülmediğinden adın gibi emindim. Ben varken gülüyordu peki ben yokken. Şu an ne yapıyordu? Ona zarar vermiş olabilirler miydi? O iyi miydi? Yine benim için sorulan bir soruda onu düşünmüştüm. Kalbimin çok hızlı attığını hissediyordum. Ayağa kalktım "İyiyim." diyip odama girdim. Mert'e hemen yazmaya başladım.

Gece: Mert benim Emir'i görmem lazım.
Gece: Çok ama çok ihtiyacım var.
Gece: Mert.
Gece: Gelip beni götürebilir misin?
Mert: Normalde görüşme saati geçti. Ama
ayarlarız. 
Mert: Şimdi istiyorsun ama babandan izin alabilecek misin ki?
Gece: Evet. Aldım.

Almamıştım almayacaktım.

Gece: Sen beni evin yanındaki sokakta bekle.
Mert: On dakikaya ordayım. 

Hemen altıma kot üstüme de kırmızı bir sweat geçirip saçlarımı yukarıdan topladım, saat 10 olmuştu ve ben evden kaçıyordum. Odam ikinci katta olduğu için camdan atlamamda sakınca görmedim.
Nereye atacağım kararlaştırmak için aşağıya bakarken Emir'le ilk tanıştığımız gün aklıma geldi. Koliyi koyduğu yere baktım. Uzun süre baktım. Telefonunun titremesi ile bütün dikkatimi olaya verdim.

Mert: Geldim.
Gece: Geliyorum.

Dikkatlice camdan atladıktan sonra yan sokağa doğru yürümeye başladım. Mert'in arabasını gördüğümde biraz daha hızlandım. Hemen şoför koltuğunun yanındaki koltuğa atladım. Mert neden bu saatte böyle bir şey istediğimi, iyi olup olmadığımı, görüşmeleri nasıl ayarlamaya çalıştığını anlattı. Onu dinledim ara sıra cevap da verdim ama kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Kalbimin hala acıdığını hissedebiliyordum. Önce izin kağıdı almak için avukatlardan birinin evine uğradık. Hava almaya arabadan indiğimde başım dönüyordu. Ayaklarım artık beni taşıyamıyordu. Kalbimin de çok hızlı attığını hissediyordum. Noluyordu bana?

Ve son. Bütün bedenim gecenin bu soğuğunda buz gibi olmuş kaldırımlara değdiğinde ufaktan irkildim ve Emir'in bizi beklediği aklıma geldi. Sonunda gözlerimi kapattım. Daha fazla dayanamıyordum Emir için bile olsa. Onu aklıma getirdikçe daha da kalbim acıyordu. Orada bekleyecekti ve biz gidemeyecektik. Daha fazla düşünemedim. Haraket edemediğim gibi düşünmeyi de bıraktım. Gerisi boştu. Ve o an hayat benim için durdu.

Emir'den~

O geliyordu. Gecenin bir saatinde geliyordu. İyi mi bir şey mi oldu diye düşünmüyor da değildim. Ama geliyordu. Belki de sadece özlediği içindir. Bana yarım saat önceden haber vermişlerdi. O andan itibaren mutluydum. Gece geliyordu. Onu görmek bana hapiste olduğumu bile unutturuyordu. Mahkeme'ye 3 gün vardı. Kurtulabilir miydim? Başarabilir miydim? Bilmiyorum. Ama o benim için savaşıyordu. Ben de onun için buradan çıkacaktım. Bunları düşünürken zaman su gibi geçmişti. Gelmelerine on dakika kala beni görüşme odasına aldılar. Kimse yoktu, görevliler dışında.
Beş dakika..
Dört..
Üç..
İki..
Bir..
Gelmediler..
Bekledim ama kimse gelmedi. Biraz daha bekledim gelen yoktu. Bir saat, iki saat kimse gelmedi. En sonunda beni geri götürdüler. Umudum da o an sönmüştü nedense. Onu görmek bana iyi gelen tek şeyken beklememe rağmen gelmedi.
"Emir Akrılı ziyaretçin var." 

"Mert abi nerdesiniz? Gece nerde?"
"Gece.. geç otur şöyle."
"Mert söyle."
"Bak biz buraya gelirken avukatın yanına uğradık. Gece arabadaydı en son.. Yanına gittiğimde yerde yatıyordu. Emir çok özür dilerim. Yapma.. Sakin ol Emir" devamını duyamamıştım. Bedenim benden izinsiz duvarları yumruklamaya başlamıştı.
Yanında olamadığım için kendime kızıyordum. Aklım başıma gelince asıl olayı sordum.
"Şuan nerde, nasıl?"
"Hastanede. Onu hemen hastaneye götürdüm. Bir tür.."
"Bir tür ne?"
"Kalp krizi geçirmiş. Son kontroller yapıldı. Sakin ol ama stresten olduğunu söylediler. Sakinleştiriciden dolayı uyuyor. Bir kaç gün uyutmak için devam da edecekler."
"Benim yüzümden yani.. Ya daha kötüsü olsaydı. Ya kalp krizi geçirdikten sonra ölseydi." Son söylediğime kendim de çok şaşırmıştım. Ben böyle bir şeyi düşünmüştüm. Onun öldüğünü düşünmüştüm. Dizlerimin üstüne çöktüm. Ağlamayı kes diye bağırıyordu içimden bir ses. Bir ses hiç bir şey senin suçun değil. Bir ses o senin yüzünden o halde diyordu. Susmuyorlardı. Kafamın içindeki sesler susmuyordu. Başka bir ses herkese bunun tek tek olacağını, Mert'i de kaybedeceğimi söylüyordu. Deliriyor muydum?
"Susun."
"Emir sakin ol abi."
"Nasıl? Nasıl olabilirim?"
Devamını hatırlamıyordum. Kolumda hissettiğim ufak acıyla  çöktüğümü hissetmiştim. Bayıltılmıştım galiba. Ama aklımdaki sesler sonunda susmuştu.
Kalbimdeki sesler peki?

~~
Çok uzun olmasa da güzel bir bölüm oldu.

Su an düzenleme yapıyorum önceden yayınladığım bölümlere. Okunma sayımız 2000 olmuş bile. Cok mutluyum. Umarım artmaya devam eder.

Ve lütfen önemli!!

Kitap hakkında fikirlerinizi burada belirtir misiniz?

GECE 'tamamlandıWhere stories live. Discover now