13.BÖLÜM: DOSYA

178 49 3
                                    

Selim'in adliyede ne işi vardı? Emir aralarında fiziksel bir sorun olmasa da yani kavga, birbirlerini sevmediklerini söylemişti.
Yanına oturmamı isteyen çocuktu Selim. Beni akşam takılmaya çağıran, Emir tarafından az kalsın dövülecek olan.
Neden olmasın? Suçu üstüne atan o olabilirdi. Peki ben bunu nasıl ispatlayacaktım.

Mert'e Selim'i gösterdiğim de o da burada ne işi olduğunu çözememişti. Onu gördüğümüz zaman Selim hızlı adımlarla arabasına binmişti ve gitmişti. Bizi görünce neden kaçmıştı ki. İşte bu onu takip etmemiz için güzel bir nedendi. Onu takip etmek ne işimize yarayacak bilmiyorduk ama en azından oturmayan parçalar olduğu belliydi. Hemen Mert'in arabasına atladık. Takip etmeye başladık, anlamaması için elimizden geleni yapıyorduk.
Hiç konuşmadık bir planımız yoktu ama ikimiz de sanki önceden planlanmış gibi kendimizden emin yola devam ediyorduk. Eğer Selim evine gidecekse düşündüklerimiz boşa çıkardı. Bizi yanıltmadı. Eve değil bir depoya gitmişti ve  biz de depoyu uzaktan izlemeye başladık. Selim içeri gireli tam 2 saat olmuştu ama ne içeriye başka biri girdi ne de Selim içerden çıktı. Tek yaptığımız izlemekti. Tam o sırada içeriden bana bilinmeyen numara adıyla yazan çocuk çıktı, beni yanına çağırıp tanık olacağını söyleyen çocuk, mahkemede Emir'e karşı tanıklık yapan çocuk. Mert kendine hakim olamayıp az kalsın kapıyı açıyordu. Kolunu tuttum sadece izleyelim dedim ve hemen telefonumu çıkarıp video çekmeye başladım elimizde kanıt olmasını istiyordum. Arkamızdan çok hızlı bir şekilde deponun garajına giren bir arabayla irkildim. Selim'in babası olabilecek yaşta bir adam arabadan indi. Selimin kolunu tutarak konuşmaya başladı. Çok net duymazsak da bazı kelimeleri anlıyorduk. "Ne işin var senin burada... dememiş miydim... suçsuz olduğunu sen de biliyorsun... elimdeki kamerada her şeyi kaybetmişti. Umarım seslerini biraz olsun duyurmuştur. Çünkü belliydi, biri suçlanmıştı ve suçsuz olduğunu babası Selim'e anlatmaya çalışıyordu. Bu Emir'i kurtarabilmek için yeterli miydi? Hayır ama elimizde sadece bu mu olacaktı? O da hayır. Adam devam etti.
"İçerdekileri'i topla.. bin çabuk"
Selim içerdeki adamları çıkardı ve arabalarına binip buradan uzaklaştılar. Hiç birinin dikkatini çekmemiştik. Güzel saklanmıştık.
"Sence içeride biri var mıdır?"
"Hiçbir fikrim yok Mert" 
"Şimdi ben içeri gireceğim ve eğer uzun süre çıkmazsam hemen polisleri arıyorsun. Sakın peşimden gelme."
"Olmaz. Ben de seninle geleceğim."
"Ya bir şey olursa. Saçmalama."
"İçerdeki herkes çıktı." Bu söylediğime kendim de inanmamıştım ama bir umut vardı
"Gelmiyorsun Gece!"
"Geliyorum Mert!"
"Sana bir şey olursa Emir'e ne diyeceğim ben? O zaman gerçekten katil olup beni öldürür."
"Saçmalama, geleceğim ben. İkimize de bir şey olmayacak."
Umarım..

Depoya girerken elimde hala kamera açıktı. Mert bir elini birinin gelme ihtimaline karşı uzağa tutuyordu, diğer elini de veni korumak istercesine önüme siper etmişti.

Girdiğimizde her şeyi kaydetmek istiyordum. Zaten bundan önceki kayıtlar işime yarayacaktı ama daha fazlası lazımdı.

Depo boştu. Kocaman bir laboratuvar gibiydi. Ne için kullanıyorlardı burayı? Sadece bir adet özel oda vardı. Mert orada da kimsenin olmadığından emin olunca beni çağırdı. Odayı aramaya başladık. Bir sürü dolap, bir sürü dosya vardı. İşçi dosyaları, maaş dosyaları, telefon numaraları, Berke Esnek, Kerim Cenk, Duygu Yüksel gibi bir çok isme ait dosya vardı. Okumaya devam ettim. Osman Aydın, Ayşen Nurdan, Emir Akrılı.
"Mert çabuk gel Mert." dosyayı incelemeye başladık.
"Emir'le ait bilgiler var burda. İşimize yarar mı ki?" dedi Mert
"Emir adına bir dosya var bu bile işimize yarar."
"Evet. Bunu alıp gidelim daha fazla burda durmayalım."
"At çantana." Çantama koymama yardım edip elimi tutarak hızlı yürümeme yardım etti. Nedense son anlarda daha da strese girmiştik. Ama depodan rahatlıkla çıktık ve arabaya atladık.
Tek elimde hala açık olan telefon duruyordu. Arabadayken sadece camdan dışarı baktım. Pes etmemiştim. Başarıyorduk. Dosyanın tamamını daha incelememistik. Bu da daha çok bilgi bulabileceğimiz anlamına gelir. Arabada yolumuz bir saati geçmişti. Son hatırladığım buydu. Uyandığımda Emirin yatağındaydım. Beni takip ettikleri gün burda uyanmıştım. Rüya mıydı? Her şeyin rüya olmasını, Emir'in yanıma gelmesini diledim. Gelip bana yine söz vermesini. Saate baktım. Sabah olmuştu. Aşağıya indim ve Mert koltukta dosyayı inceliyordu.
"Günaydın." dedim.
"Günaydın."
"Noldu dün? En son arabadaydık."
"Uyuyakaldın. Önemli bir şey yok. Seni Emir'in odasına çıkardım. Bir ara uyandın dosyayı çıkardın çantandan. Yine yattın."
"Sen uyumadın mı?"
"Biraz."
"Dosyadan bir şey bulabildin mi?"
"Evet gel. Deniz amca ve avukatlar da geliyor." İçim bir anda mutlulukla dolmuştu.
Yanına gidince Mert anlatmaya başladı.
"Şimdi, burada Emir'in arabasının markası kazanın olduğu gece hepsi yazıyor. En sonda da asıl diye bir kısım var. Tahmin ettiğimiz gibi asıl kişinin adı yok sadece kod ve yanında da 7.750 tl yazıyor." Kapının çalmasıyla Mert sustu ve kapıya yöneldi. Durumu avukatlara anlattık.
"Öncelikle böyle bir şeyi tek başınıza yapmanız çok tehlikeliydi. Duruma gelecek olursak tahmin ettiğimiz şey suç kapama örgütü gibi bir şey. Bugün polislerden arama emri çıkartıp diğer dosyaları da incelemelerini isteyeceğiz." Bir avukat bunları söylerken diğeri araya girdi.
"Eğer diğer kişilerin dosyalarında da aynı şeyler varsa suç kapamak için para aldıkları ortaya çıkar. Sorgulanırlar. Devamını biz hallederiz."
Salondan çıktıktan sonra konuşmaya başladık.
"Sence ne olur?" Sorumla Mert biraz düşünmüştü.
"Kurtulur. Dedikleri gibi diğer dosyalar da öyledir bence. Bu da bu işi yaptıklarını gösterir. Bekle beni hemen geliyorum." diyerek yanımdan salona döndü. Aradan dakikalar geçti ve yanıma geldi.
"Onlara oranın labaratuvara benzediğini söyledim. Umarım işlerine yarar."
"Yaramak zorunda, bazı şeyler değişmek zorunda. Emir bizim yanımızda olmak zorunda." Sert bir şekilde söylemiştim. Sinirim hayataydı.
"Emir'in Yanına gidelim mi?" Mert'in sorusuyla boynuna atlamam bir oldu.
"Sen varya iyiki varsın. Aklıma gelmedi bile bu." Gülmeye başladık. Hâlâ mutlu olmamı sağlayan şeyler vardı. Emir'i görebiliyor olmak gibi.

Aradan 4 saat geçmişti. Saat 15:00. Avukatlar dediklerini yapmıştı. Arama emri çıkartılmıştı. Mert Emir'in babasıyla görüşüyordu.
"Evet.. Sonunda.. Biz tahmin etmiştik zaten.. Uyuşturucu mu?.. Ne zaman tarihi?.. Emir'in yanına gidebilir miyiz peki?.. Tamam Gece ile çıkarız şimdi.. Evet o kız.. Haber veririm.."
"Ne olmuş ne olmuş ne olmuş?"
"Sakin ol. Arama yapmışlar. Emir'in dosyası gibiymiş diğerleride. Suç kapama örgütü olduğu düşünülüyormuş. Ayrıca uyuşturucu üretimi ve satımındanda suçlular. Her türlü sorguya alınıyorlar. Karşı  duruşma için avukatlar başvuru yapmışlar. Tahminen haftaya olacak mahkemeyi bununla birleştirirler."
"Ben.. ben ne diyeceğimi bilmiyorum."
"Bir şey deme git hazırlan Emir'in yanına gidiyoruz."
"O kız derken ne demek istedin bu arada?" Mert biraz düşündükten sonra sorduğum soruyu anladi.
"Emir'in babası seni adınla değil "Melek kız" olarak tanıyor galiba." dediğinde istemsizce kahkaha attım. Mert de bana eşlik edip gülerken hızlı adımlarla merdivenleri çıkıp Emir'in odasına girdim.

Düzeliyordu. Emir kurtulacaktı. Ve biz mutlu olmayı haketmiştik. Bir şeylerin yoluna girmesi için her şeyin 'Raydan' çıkması gerekir bazen. Hayatımız raydan çıkalı çok oldu. Artık düzelmesinin vakti gelmişti.

GECE 'tamamlandıWhere stories live. Discover now