kalbimin bir parçası olduğunu anladım

657 99 37
                                    


Dayımın gönlünü almış memlekete uğurlamıştım. Onun gidişiyle bir hayat hikayesine nokta koymuş gibiydim. Bu hikaye kimine göre hüzünlü bir hayal kırıklığı, kimine göre mutlu sonla bitiyor, kimine göre ise başka hikayelere gebeydi sonuna üç nokta koyulmuş, hala bitmemişti

Dayımı otogarda uğurladıktan sonra bu düşünceler içinde evime dönüyordum. Bir alışkanlıkla ayaklarımın beni sürüyerek götürdüğü evime gitmek istemesem de buna mecbur hissediyordum.

'Nereye gideceksin ki senin evin orası' diyordu aklım sürekli. Durmadan bana talimat verirmiş gibi beynimde zonklayan direktiflere uyuyor, ne diyorlarsa onu yapıyordum. Bu kaç günde kendimi yüzyıl yaşlanmış gibi hissediyordum. Acımın ağırlığı kamburum olmuştu, çekemiyordum. Sırtına fazla yük yüklenmiş bir at gibi hissediyordum. Sürekli karar vermek gerektiğini söyleyen yüreğim vardı, bir de

'hiçbir şeye ihtiyacın yok yolundan çıkma' diye söyleyen aklım.

Evet ayaklarım ve aklım beni eve götürdü. Kendim gelmiştim ama kalbim kırıp döktüğüm başka bir kalbin peşinden koşmak, özür dilemek, elinden tutup bizi kimsenin tanımadığı yere götürmekteydi.

Evin ortasında toplanmış bavul ve kızımın elindeki biletleri görünce neler oluyor diye sormama gerek kalmadan Suraye;
"nerede kaldın geç kalıyoruz." dedi.

Hiçbir şey anlamamış gibi yüzüne bakınca, kızım,

"sana söylemiştim ya Moskova'ya- dayımın yanına gidiyorum. Üniversiteye orada devam edeceğim. Belki gelmem artık. Masterimi de yaparım. Orada kalırım." diye açıklama yapmak zorunda kaldı.

"Belgeler daha hazır değildi hani."

" O...o.. babacığım sen hala orada mısın? Kaç gün önce hazır dedim ya.."

Etrafımda olup bitenden habersizdim. Ben ne yapıyordum. Ailemin benden kopuşunu izliyordum farkında olmadan. Uykudan uyanmış gibi oldum.

"Peki annen? O neden toplanmış." dedim alacağım cevaptan korkar gibi yutkunarak.

"O da gelmek istedi. Bir şey diyemedim. Sonuçta kardeşinin evi. Belki sen durdurursun he babacığım?"

"Bana neden söylemedin bu gün gideceğini?" diye sorup kızımın vereceği cevabı beklerken diğer odada, kapı açıktı, hazırlanan karıma bakıyordum.

"Kaç gün önce söylemiştim. Sen kafanın içindekilerle o kadar meşguldün ki izin verirken bile niçin izin aldığımı, bu kararımın nereden icabet etiğini bile sormadın." deyince, kaç gün önce kızıma 'gidebilirsin' diye izin verdiğimi hatırladım.

"Sana izin verdiğimi hatırlıyorum da annene 'git' dediğimi hatırlamıyorum" dedim. Bu sırada kolunda ceketi elinde bavuluyla odadan çıkan karım,

"İzin istemiyorum, gitmek istiyorum. Burada kalıp benden, ailenden nasıl koptuğunu izleyemeyeceğim." dedi ve Suraye'ye döndü

"hazır mısın kızım?"

Kızım "bir odama bakayım, belki bir şey unutmuşum, ardından çıkarız." deyip odasına geçti. Belli ki konuşmamız için bize fırsat tanıyordu.

Bense salonun ortasında dikilip kalmış, hiç bir söz söylemeden karıma bakıyordum. Gözlerini yüzüme dikmiş, sessiz sessiz gözlerimin içine bakıyordu. Biliyordum o sessiz bakışlarıyla benden 'gitme' diye söylememi bekliyordu.

Tek bir kelime 'gitme', bu kelime onu durdurmama yetecekti, bunu biliyordum. Bunu bile bile ona hiçbir şey söylemedim, son zamanlarda her sorusunun karşısında sustuğum gibi bu kez de sessiz sorularının karşısında sustum. Kızım odadan çıkınca

SURAYE  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin