Suraye: Polat (35)

711 106 25
                                    

Çocuk ıslığı kesip yavaşça yanlarından geçip gitmek isterken, Ali seslendi:
"Adın ne senin?"
Yabancının ismini sormasıyla duraksadı çocuk.
"Adımı ne yapacaksın amca?"
Ne söyleyeceğini bilmeyen Ali, arabadan yere atladı.

"Korkma, yaklaş." Çocuk,
"neden korkacakmışım?" deyip Ali'ye yaklaştı bir iki adım ve ne soracak diye yüzüne baktı.
"Kimsin, kimlerdensin?"

"Abdullah'ın torunuyum. İsmim de Polat'tır. Niye sordun ki?"
Ali tahmininde yanımadığı için gülümsedi.
"Polat demek. Maşallah, okula gidiyor musun?"

"Gideceğim bu yıl. Okul biraz uzak, kendim gidip gelebilmem için büyümem lazım, diyor dedem."

"Dedenle yaşıyorsun öyle mi?"
"Evet, babam hapiste. Yanlışlıkla birini vurmuş, o yüzden hapse atmışlar"
"İnşallah yakında çıkar. Peki annen?"
Bu soruyu sormakla ona annesi hakkında neler söylendiğini öğrenmek istiyordu.

"Annem, annem beni terketti."
Anlaşılan, kendi vicdanlarını rahatlatmak için çocuğa yalan söylemişlerdi, bu yalanın onun için ne kadar ağır olacağını düşünmeden.
"Belki terk etmemiştir."

"Öyle olmasaydı birkez dahi olsun beni görmeye gelirdi."

"Ya yerini bilmiyorsa. Ya kötü durumdaysa?"
"Bilmiyorum. Herkesin annesi yanında. Babası tutuklananların da, ölenlerin de... Ama benimkisi değil."
Ali çocuğun kafasını okşamak için elini ileri uzattı. Polat sert şekilde başını geri çekti.

"Korkma"

"Sana korkmadığımı söylemiştim. Erkek adam kimseden korkmaz. Ben bir erkeğim."
"Biliyorum, öylesine söyledim zaten ben de."

"Başka sualin yoksa gidiyorum ben. Ninem bekler"
Ali arabacıya baktı. Mevlam kişi omuzunu çekti 'ne istersen yaparım' der gibi.

"Tamam, git ama bil ki hiçbir anne evladını terketmez. Kim söylemişse yalan söylemiş sana."

"Dedem hiçbir zaman yalan söylemez "
"Belki yalan değil ama eksik söylemiştir. Ya da.... Neyse. Kim bilir, belki yakında anneni görürsün"

"Onu görmek istemiyorum. Hem sen, bütün bunları nereden biliyorsun?"
"Anneni tanıyorum desem. "

Çocuk hiçbir şey demeden adama baktı, sabahtan beri bülbül gibi öten o değilmiş gibi susup kaldı bir süre. Ardından aradığı cevabı bulmuş gibi Ali'nin gözünün içine bakarak konuştu.

"Söyleyin ona, boşuna zahmet edip beni aramasın."

Ali, çocuğun bu lafı üzerine diyecek söz bulamadı. Kendine geldiğinde Polat hayli uzaklaşmıştı. Arkasından bağırdı.

"Sen kendin söylersin gördüğünde. Hoşça kal, dedene selam söyle. "

Çocuk da aralarındaki mesafeden dolayı bağırarak karşılık verdi.

"Kim olduğunuzu söylemediniz ama?"
"İsmi Ali, dersin, o beni tanır. Kendine iyi bak."

Polat karşısına çıkan bu adamın ondan ne istediğini anlamış değildi. Onunla ne konuştuğunu, nasıl konuştuğunu hatırlamaya çalıştı. En son, 'dedene selam söyle' demişti.

"O zaman dedemi tanıyor. 'Annen seni terk etmedi' diyor. Annemi de tanıyor. Doğru söylemiyor ama annem beni terketti. Herkesin annesi yanında. Terketmeseydi yanımda olurdu." dedi kendi kendine. Kızgın ve üzgün halde ağır ağır evlerine doğru yol aldı. Aklı karışmıştı.

'Ya adam doğru söylüyorsa, kötü birine de benzemiyordu' dedi içinden. Duydukları çocuk aklına ağır gelmişti.

"Eh" dedi. "Belki de tanımıyordur annemi. Öylesine söylemiştir. Dedeme sorsam yine kızar, en iyisi nineme sorayım." dedi ve adımlarını hızlandırdı.

SURAYE  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin