Sen biliyor musun her gece ölmek isteyip ölememenin acısını.(54)

626 99 31
                                    

Kapıyı kızım açtı. 

"Bir müjdem var size" dedim elimdeki kitap dolu çantanı göstererek.

Karım;
"çıktı mı?" dedi  başını sevinçle mutfak kapısından çıkarıp.

"Evet çıktı." Elinde havlu ıslak elini kurulayarak,

"gözün aydın." deyip her iki  yanağımdan öptü.   Suraye'ye

"Kızım, ne bakıyorsun aval aval, alsana babanın elinden çantasını" deyip yeniden mutfağa geçti 

ve duyacağımız bir sesle; 

"sen yıkan canım, ben yemeği hazırlıyorum" dedi ve ardından  tekrar Suraye'ye seslendi.

"Suraye, kızım, sen de gel yardım et, sofrayı kuralım."

Karımın neşeli haline şaşırmıştım, son zamanlardaki  durgun haline bakılırsa, gayet neşeliydi. Kızıma işaret ederek; 

"hayırdır, annen çok neşeli. Bir haber mi aldı?"
 Suraye; 

"bilmem." deyip omuzunu silkti ve deminden beri onu  yardıma  çağıran annesine aldırış etmeyerek kitaplarımdan birini eline aldı.

"Kapak harika olmuş. Tebrik ediyorum babacığım, daha nicelerine. Artık okuma şerefine erişebilirim değil mi?"

"Evet, şimdi okuyabilirsin artık."

"Dergide yayınlanan bölümlerini okudum da sonunu merak ediyorum."

"Baban onu değiştirmiştir, bir daha oku bence." diye yeniden  salonun kapısında görüldü Zernigar.

"Nasıl yani, hepsini mi değiştirdin?"

"Yok hayır, hepsini değil. Hem bana soracağına okusan diyorum"
"Okumaz mıyım? Ama önce babacığımın o güzel ellerinden imzamı alayım sonra." dedi ve kitabı bana uzattı. Karım devreye girip kızıma;

"bırak adamı üstünü değiştirsin. Kaçacak değil ya. Yemekler soğuyacak. Sonra ne isterseniz yaparsınız." deyince
Elime tutuşturduğu kitabı Suraye'ye uzattım. 

"Annen doğru söylüyor kızım, sofra bekletilmez." diyerek banyoya geçtim. Suraye dudaklarını büzerek aldı kitabı. 

"Tamam öyle olsun."

   Karımın yüzünde güller açıyordu. Uzun zamandır kendimle kavgamı kenara bırakıp hayatımı aileme adamaya karar vermiştim. Kaç gündür değişmiş halimi fark etmiş olsa gerek onun da keyfi yerine gelmişti. Her halde ben öyle olduğunu düşünüyordum.

Bir şeyi kabullenmiştim ; insanlar evlendikleri günden, gerek kadın, gerek erkek olsun,  "benim" diye yaşadıkları tek kişilik duygularına veda ederler. "Benim duygularım", "benim hayatım" diye kelimeleri  lügatlarından çıkarıyorlar o gün.  Ya da bunun böyle olması gerekiyor.

"Ben mutlu olmak istiyorum." değil, "biz mutlu olmak istiyoruz" demeleri gerekiyor aslında. 

"Ben artık mutlu değilim" dedikleri zaman  karşısındakinin - karısının, kocasının,  evlatlarının  da aynı şekilde mutsuz olduklarını görmeleri gerekiyor.  Böyle durumlarda hayatını değiştirme kararı alman mıdır doğru olan- bu yalnız senle sınırlı kalmayacak,  seninle beraber karının, evladının da hayatı değişecek,  bunu göze alıp "biz" olmaktan vazgeçip, ayrı ayrı mutlu olmayı denemek, ya da mutsuzluğa tahammül ederek, bu duygu değişimi tek taraflıysa, mutluluk oyununa devam etmek mi doğru olan?

 Diğerlerini bilmem ama ben kızım için, karım için, bilmiyorum, belki de kendim için, mutluluk oyunu oynamaya devam ediyordum. Karım da, kızım da bunun farkında değillerdi, belki ben öyle düşünüyordum, biz yine "mutluyduk."
Bu duygu derinden bir nefes aldırtmıştı bana.  

SURAYE  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin