39. BÖLÜM

5.6K 353 110
                                    

Gökmen Bey'den ses yoktu. Ama kalbi atıyordu. Nefesini kontrol ettiğimde nefes alması normaldi. Başında kanama belirtisi yoktu. Aman Allah'ım, düştü de iç kanama mı geçiriyor? Hemen acili aramalıyım. Telefonu çıkarıp 112'yi tuşladım:

"Burada bir hasta var, aniden bayıldı. Lütfen onu kurtarın."

"Hanfendi, adres nedir?"

"Levent."

"Bakın hanfendi, açık adresi detaylıca tarif edin gelelim."

Tam adresi nasıl tarif edecektim? O anda aklıma konumumu sorgulamak geldi. O sayede bir solukta tarif ettim.

Çok beklemeden ambulans geldi. Yakınmış buraya iyi ki. Gökmen Bey'i sedyeye kaldırarak apar topar götürdüler. Ben de peşinden evden çıktım. Anahtarı cebime attım. Oldu ki anahtar. Biri arabanın biri evin anahtarı. Apar topar ambulansa bindim. Onu o hâlde bırakamazdım. O telaşla hastaneye geldik. Gökmen Bey'i içeri aldılar ben ise koridorda bekledim. Bir müddet sonra doktor odadan çıktı. Telaşla sordum:

"Doktor bey, Gökmen nasıl?"

"Siz hastanın nesi oluyorsunuz?"

"Asistanı."

"Hasta şu an gözlerini açtı. Açlıktan bayılmış olabilir. Serum bağladık. Ciddi bir şey çıkacağını sanmıyorum."

"Peki onu görebilir miyim?"

"Tabii..."

İçeri girdiğimde Gökmen Bey iyi görünüyordu. Eliyle gel işareti yaptı. Yanına yaklaştım:

"Alev, olanları anlat. Beni nasıl buldun? Evime nasıl girdin? Evi kilitledin mi? Arabamı kilitledin mi?"

Cebimden anahtarları çıkarıp ona uzattım. "Buyurun, bu arabanızın anahtarı. Bu da evinizin. Olayı da anlatayım. Bekledim gelmediniz ben de dış kapıdan sizin isminize bakıp asansöre bindim ve katınıza çıktım. Kapı yarı aralıktı sizi tüm odalarda aradım göremedim, fakat sonra yatak odasındaki karaltıyı farkettim ve sizi buldum. Uyandırmaya çalıştım uyanmadınız. Ben de ambulansı aradım. Adresi tam bilmediğim için konumumu açıp oradan sorguladım. Daha sonra da adresi tarif ettim.

Gökmen Bey gülümsedi. "Aferin sana, dikkatlisin. İşte bir asistandan beklediğim şey. Duru senin kadar dikkatli değil. Bazen dalgın olabiliyor ama sen zehir gibisin maşallah."

Bu sözler beni çok mutlu etmişti. "Bunları sizden duymak beni çok gururlandırdı." diyebildim utanarak.

"Gururlanmalısın da. Bu arada, bayıldığımdan kimseye bahsetmedin, öyle değil mi?"

"Hayır Gökmen Bey, telefonuma bakamadım ki telaşeden."

"İyi, sakın kimseye bir şey söyleme."

Bu istek tuhafıma gitmişti. "Neden ki?" diye sordum. Gökmen Bey cevapladı:

"Çünkü koskoca genel müdür açlıktan bayıldı. Kendine bakmaktan aciz demesinler."

O sırada telefonum çaldı. Emir Bey'di arayan. Gökmen Bey'e döndüm. "Emir Bey arıyor da..."

Gökmen Bey elini uzattı. "Ver şu telefonu, ben konuşacağım." Verdim.

"Emir Bey, Alev'le biz bugün gelemiyoruz. Acil bir işimiz çıktı. Siz toplantıya başlayın."

"Gelmeyeceğiz Emir Bey."

"Sonra anlatırım olayı."

Telefonu kapatıp bana uzattı. "Al Alev. Ne soru sordu ya zor sıyrıldım."

Şişman PrensesWhere stories live. Discover now