37. BÖLÜM

6.4K 401 50
                                    

Şaşırmış kalmıştım. O ise adamı yere yıkmıştı. Daha sonra yakasına yapıştı:

"Bana bak, bir daha seni buralarda görmeyeyim. Sokakta yalnız bir kadını gaspetmeye utanmıyor musun? Adam mısın sen?"

"Bıraksana beni."

"Yıkıl karşımdan." diyerek bıraktı adamı. Gaspçı uzaklaşırken o da elindeki aldığı bıçağı çöpe attı. Daha sonra yanıma geldi:

"Korkma Alev, geçti. İyi ki vaktinde yetişmişim."

"Ozan Bey, sizin ne işiniz var burada?" dediğimde gülümseyerek bana baktı.

"Yemeğin olduğunu biliyordum. Ben de davetliyim. Senin de geleceğini öğrenince evinden almak istedim. Yani gece tek başına çıkma diye. Fena mı oldu?"

"İyi," diye omuz silktim. Neydi bu ilgiler falan? Hiç gelemem vallaha. Ama iyi oldu. Ozan Bey yetişmeseydi çantamı kaptıracaktım ve içindeki paramı. Bir de bıçaklanırdım Allah korusun. İyi ki geldin Ozan Bey. Ona döndüm.

"Ozan Bey, çok teşekkür ederim."

Omzuma dokundu. "Takma kafana, geçti hepsi. Arabam şu ileride," diyerek arabasını işaret etti. Yürüye yürüye ilerledik ve arabaya bindik. Ozan Bey bana baktı:

"Bu arada, çok güzel olmuşsun ki her zaman güzelsin."

"Siz de çok şıksınız," diyerek cevap verdim. Çok kalmadan restoranın önünde durduk. Arabadan inip içeriye girdik. Kimler yoktu ki? Gökmen Bey, Emir Bey, Seray Hanım. Bir de tanımadığım keltoş adam ve sarışın kadın. Bunlar iş yapacağımız kişiler olmalıydı. Evet, adam keldi. Bu müşteriler niye hep kel oluyor anlamış değilim. Acaab kel kafa güneşte parladığı için mi gelecekleri parlak oluyor? Hepsi zengin anasını satayım. Zenginlik kel olmaya bağlı olsaydı hiç durmam sıfıra vururdum kafamı. Ama bu işler saça başa bakmıyor maalesef.

Edis yanındaki sandalyeyi işaret etti. "Hoş geldin Alev, gel otur."

Ozan Bey'le karşılıklı oturduk. Emir Bey beni derinden süzdü. "Çok şık olmuşsun Alev Hanım."

"Aynen hayatım," diye cevap verdi Seray Hanım.

"Teşekkürler," dedim ikisine de. Gökmen Bey ellerini çırptı. "Artık konuya girelim."

Keltoş adam da, "Aynen Gökmen Bey." diyerek ona katıldı. O sırada garson yanımıza geldi.

"Ne alırsınız efendim?"

Keltoş adam sırıtarak menüyü eline aldı ve garsona bakıp cevap verdi.

"Kalkan balığı alalım yanında da mezeleri bolca donat. Tabii size de uygunsa."

"Gayet uygun," diye cevap verdi Emir Bey. Seray Hanım da ona katıldı.

"Bence de," diyerek ona katıldı Edis. Bir süre sonra yemekler geldi ve yemeye başladık. Balık çok lezzetliydi. Edis kulağıma fısıldadı. "Çok değişmişsin Alev. Hem çok şıksın hem de ilk defa sakarlık yapmadın."

Kızgınlıkla omzuna vurdum. Edis gülümsedi. Gökmen Bey gözlerini bize çevirdi. "Ne fısıldaşıyorsunuz aranızda?"

Edis hemen söze girdi. "Hiiç, havadan sudan."

Keltoş adam bize baktı. "Artık şu iş meselesini konuşalım."

Ve böylece sıkıcı iş yemeği konuşması başlamış oldu. Sonunda anlaşılmış oldu ve işi kaptık. Herkes masadan kalkmaya başladı. Gökmen Bey bana baktı:

"Alev sen gel benimle, ben seni bırakırım."

"Teşekkür ederim Gökmen Bey, diyerek ayağa kalktım ve onu takip ettim."

Şişman PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin