91. BÖLÜM

703 43 21
                                    

Köşeye sıkışmıştım. Tam çığlık atacakken eliyle ağzımı tuttu. Ben de fırsattan istifade elini öyle bir ısırdım ki, adam can havliyle beni bıraktı. Koşarak odadan çıktım ve montumu da alarak kaçmaya başladım. Koridorda beni görenler bu deli mi diye bakıyorlardı. Hiçbirine aldırış etmedim. Dışarı çıkıp kendimi arabaya attım. Dizlerim titriyordu. Bir süre ağladım. Bana nasıl cüret ederdi böyle bir şeye. Zor kurtulmuştum elinden. Arabayı zar zor çalıştırabildim odaklanıp. Evet, az önce şerefsizin biri beni taciz etmeye kalkmıştı ama şu an yola odaklanmalıydım. Trafik, en ufak hatayı bile kabuk etmez. Mahallenin yakınlarına geldiğimde bir kahve içip kendime gelmek için köşedeki bir kafede durdum. O anda camdaki yazı dikkatimi çekti. Garson aranıyor. Tam benlik. İşte şans yüzüme güldü. İçeri girip önce kahve söyledim yanına da çikolatalı pasta. Onlar iyi gelmişti. Sinirim düzelmişti. Sonra da gidip kafenin sahibi olan adamla konuştum ve bingo! Alınmıştım. Yarın gel başla dedi bana. Öyle sevindim ki eve keyifle geldim. Apartmana hoplayarak gidiyordum. Eve girdiğimde dedem neşemi farketmiş olacak ki sordu:

"Ne oldu eşek sıpası, pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun. Cennetten müjde mi geldi?"

"Ya dede ya çok tatlısın ya," dedim gülerek.

"Yalakalığı bırak da de hele, ne bu sevincin?"

"İş buldum dede."

"Ne işi?"

"Kafede garsonluk."

"Sevindiğin şeye bak."

O anda Vesile Teyze göründü karşımızda.

"Durmuş nesi var garsonluğun? Bulmuş ya kız, iş iştir."

"Hayır Vesilem, iş iş falan değildir. Orada benim torunumu ezerler. Nazlı büyüdü Alev. Hem o kadar okudu. Holdinglerde masa başı çalışmayı hakediyor. Sonra da yüzüme baktı.

"Kpss'ye girsene sen. Hayat böyle sürünmekle yaşanmaz."

"Uff dede onunla mı uğraşacağım?" dedim.

"İyi öyleyse, sürün sen böyle. Çok güzel," dedi yanımızdan uzaklaşarak. Vesile Teyze omzumu sıvazladı.

"Sen onu takma Alev'im. Seni düşündüğü için böyle söylüyor."

"Haklı ama ben sınav maratonu çekemem Vesile Teyze." dedim.

Daha önce iki sefer girmiştim. Kazansam da atanamamıştım. Zaten şişmandım stresten daha çok yemiş ve kilo almıştım. Sosyal hayatım durma noktasına gelmişti ders çalışmaktan. Hayır, ben bir daha o toplara giremem.

"Gel kızım pudingli pasta yaptım sen seversin. Yanına çay da demlerim, hem yeriz hem sohbet ederiz."

"Yanaklarını sıktım. Tontişim benim. İyi dedem seninle evlendi. Bak bana arkadaş oldum."

"Deli kız," dedi gülerek. Sonra da mutfağa geçtik ve tatlı bir sohbete daldık. Hanife Teyze'nin kulaklar duymaz olmuş. Etliye sütlüye karışmaz bir kadın, yazık olmuş.

"Keşke o değil de mahallenin ayaklı gazetesi Fahriye Teyze duymaz olsaydı."

"Sus kız, beddua yerine geçer," dedi.

Sonra da sıradaki dedikoduya geçtik. Düriye Teyze, mahallenin ilerisindeki komşunun kızı Sevin'e zengin koca bulmuş. Kız memur zaten, pek ihtiyacı yoktu ama oh ne ala dört ayak üstüne düştü. O sırada mesaj geldi. Kim ki bu? Numarayı da tanımıyorum. Açtım mesajı:

"Alev, ben Özkan. Kaç kez aradım açmadın. Hani reklam teklifi yapmıştım ya size. Ajans pazar günü saat on birde sizinle görüşmek istiyor. Üstelik Rüya Hanım'la prova da yapacaksınız."

Şişman PrensesWhere stories live. Discover now