80. BÖLÜM

1.1K 76 35
                                    

Multimedya: Edis

EDİS'TEN:

Gökmen, iş çıkışı bana aile toplantısından bahsettiğünde ilkin gitmek istemedim. Neden mi istemedim? Birinci sebep Erdal Bey'in evi. İkinci sebep ne? Kızı Göksu. Namı diğer eski sevgilim. Ayrıldığımız günden beri bana sorun çıkarmayan kız hafızasını kaybedince sakız gibi yapıştı yakama. Aramalar mı dersin mesajlar mı dersin. Suç yine Gökmen'de. Madem kıza yıllar geçtiğini anlatıyorsun da neden ayrıldığımızı anlatmıyorsun? Travma yaşamasın diye. Burada travmanın âlâsını ben yaşıyorum ama. Arada onunla buluşmak, onu yemeğe götürmek zorundayım. Sevgili gibi davranmak zorundayım kısaca. Ama Ceylan bu durumu kaldıramadı. Haklı da tabii. En kısa sürede ayrıldığınızı söyle gitsin diyor. Yapacak birşey kalmadı, mecbur söyleyeceğim ama ne zaman bir araya gelsek öyle mahzun bakıyor ki kıyamıyorum üzülecek diye. Ama diğer yandan da Ceylan'ım üzülüyor. Of şimdi de bu ev meselesi çıktı başıma. Dedim ki Gökmen'e:

"İki saat sonra gelirim. Acil bir işim var."

"O acil işini bitir, iki saati geçmeden gel," dedi. Buna da şükür. Ceylan'la birlikte çıktık. Pasta yapacakmış benim sevdiğim. Yanında olmamı ister de ben gitmem mi?

Gittik Ceylan'ın evine. Krem şanti, pandispanya, süsleme malzemeleri falan hepsini kullanarak başladık pastayı yapmaya. O dizdi ben sürdüm, o süsledi ben düzledim falan ikimizin de sevdiği gibi oldu. Yarısı çikolatalı tam benlik, diğer yarısı çilekli tam onluk. Koyduk dolaba. Bu arada önlük takmamam yüzünde üstüm krem şanti oldu. Hatta pantolonuma bile bulaşmıştı. Bunu gören Ceylan güldü.

"Merak etme, ben yıkarım onları bu gece."

"Fakat giyecek kıyafetim yok," dediğimde elimi tuttu.

"Gel benimle."

Beni yatak odasına götürdü ve dolaptan yeşil bir sweat ile bir kot pantolon çıkardı.

"Sana çok yakışacağını düşündüm bunların."

"Çok teşekkür ederim Ceylan'ım,"dedim onu öperek.

"Hadi giysene."

Yüzüne baktım.

"Hadi çıkar şunları da çamaşır makinesine atayım."

"Ama sen..."

"Ben ne, çıkmamı mı istiyorsun?"

"İstemiyorsan çıkma." dememle yakama yapıştı. "Evet, çıkmak istemiyorum. Çünkü özledim seni."

Aniden üstüme atladı. Dur manyak, ne yapıyorsun sen. Hep bu Göksu olayından sonra oldu bunlar. Göksu'dan önce zor yanaşırdım şimdi kerpeten gibi bırakmıyor beni. Bu durum hoşuma da gidiyor hani. Pasta yapmaya geldim finalde de Ceylan'ın kollarındayım. Bu gece hep burada mı kalsam Ceylan'ım ve ben, bozmasın kimse aramızı. Ama iki saatim var ve nasıl gideceğimi bilmiyorum.

Ceylan başını göğsüme koydu. "Edis, burada kalsana bu gece," dediğinde ona aile toplantısından bahsettim ve o an yanımdaki aşk kadınının cadıya dönüştüğüne bizzat şahit oldum. Karşımda dişlerini açmış bir kurt kadın duruyordu sanki. Beni tokatlamaya başladı.

"Nasıl gidersin oraya? O kızın evine. Gitmeyeceksin dedim sana, gitmeyeceksin."

Sonra yastığı eline alıp bana vurmaya başladı.

Kendimi yataktan da odadan da nasıl attım bilmiyorum. Salonda beni yakaladı önüme geçti. Dur orada dedim sana. O cadının evine gitmeyeceksin anladın mı beni, gitmeyeceksin.

"Gitmezsem kovulurum, Erdal Bey'in emri bu. Ama söz veriyorum çok kalmayacağım. Toplantı biter bitmez eve geleceğim."

"Söz mü?"

"Söz."

"Toplantı biter bitmez bana telefon ediyorsun sana geleceğim. Bizzat emin olmak için."

"Tamam Ceylan, haber vereceğim. Ama toplantı ne kadar sürer bilemem."

"Ben beklerim Edis. Saat kaç olursa olsun beklerim."

Bıktım bu Ceylan'ın takıntılı davranışlarından ya. Dayanamadım ve haykırdım:

"Bana güvenmiyor musun kızım?"

Eliyle boynumu okşayarak cevap verdi. "Sana güveniyorum ama o kıza güvenmiyorum ondan her şey beklenir. Kafayı yemiş üstelik sende gözü varken nasıl sakin olayım ha."

Sonra da gel önce pasta yiyelim dedi. O çilekli tarafından ben de çikolatalı tarafından birer dilim yedik sonra da o çikolatalı ben de çilekli yedim. Pasta işe yaramıştı. Kurt kadın tekrar prensese dönüşmüştü. O tatlı kibar aşk kadınına.

Erdal Bey'in evine gittiğimde önce ahım şahım bir sofrada yemek yedim. Yani büyük yemeğe yetişemediğim için hizmetçiler bana tekrardan masa hazırladılar. Ne kadar tokum desem de inandıramadım. Sonra da Erdal Bey'in odasında holdingle ilgili planları faaliyetleri falan konuştuk. Daha sonra da tekrar salona geçtik çay, kuruyemiş falan hem yedik içtik hem sohbet ettik. Hayret, Göksu çıt çıkarmıyordu. Hatta çaylarımızı o ikram etmişti bu ne hanım hanımlık. Aynı önceki aile toplantılarındaki gibi. Bu durum bayağı bir içimi rahatlamıştı. Fakat her ne olduysa koltukta sızıp kalmışım. Gözlerimi açtığımda saat on ikiye geliyordu. Gideceğim desem de Erdal Bey çok geç oldu, kal diye ısrar edince çıt çıkaramadım. Malum büyük patron. Bana hazırlanan odaya geçtim ama eve gitmezsem eğer bu gece Ceylan beni keser. En iyisi gece yarısı tüymek. Ceylan'a da mesaj attım Toplantı bitmedi, bitince haber veririm diye. Sonra yine gözlerim dalmış. Bir elin yüzümde gezdiğini hissettiğimde gözlerimi açmamla Göksu'yu görmem bir oldu.

"Neden pijamalarını gitmedin aşkım? Yoksa uyku mu tutmadı?"

"Göksu lütfen gider misin? Bak bir gören olacak." dediğimde üzerindeki sabahlığını bir hamleyle çıkarıp yere attı. Eskisinden de güzelsin kızım, hatta daha formundasın. Hele o bordo gecelikle. Ama anla be ben sahipliyim sana karşılık veremem. Başka kadına aşığım. Ceylan'a.

"Beni göndermek istediğine emin misin," dedi omzuma yatarak.

"Evet eminim, bak bir gören olacak," dediğimde dudaklarıma yapıştı. Onu itmeye çalışsam da boynuma dolanan elleri ayrılmıyordu bir türlü. Sevgiliyken en sevdiğim kokusunu sürmüş yine. Ama olmaz, uzaklaştırmalıyım onu. Var gücümle onu geri ittim.

"Göksu git lütfen." dedim sesimi yükselterek. Kalbi kırılmıştı. Eğilerek kulağıma fısıldadı. "Yoksa beni sevmiyor musun? Beğenmiyor musun?"

"Tabii ki seviyorum," dedim. Üzülmesine dayanamazdım. Gülümsedi ve var gücüyle beni öptü. Nefessiz kalmıştım resmen. Çat diye kapı sesini duyduğumda kalpten gidecektim. Ardından bir erkek sesi duydum:

"Ne oluyor burada."

Göksu haykırdı. "Eyvah yakalandık."

Al sana kıyamet oğlum. Yakalandın. Hem de bu şekilde. Bittin sen, bittin. Hiçbir suçun yokken ayağın kaydırılacak resmen. Tüm kariyer hayatın bitti. Ah Göksu, yaktın beni, yaktın.

Sevgili okurlarım. Bu özel bölümü de olay akışı nedeniyle yazmış bulunmaktayım. Birincil bakış açısıyla yazdığım için diğer karakterlerin yaşamlarını da böyle ayrı bölümlerde yazıyorum.

Ceylan çok kıskanç bir kız değil mi? Ama haklı bence.

Göksu da sakız gibi yapıştı bırakmıyor değil mi?

Edis ve Göksu'yu yakalayan kim sizce? Edis'in başı belada mı?

Yeni bölüm en kısa zamanda gelecektir. Hepinizi çok seviyorum, hoşçakalın.

Şişman PrensesWhere stories live. Discover now