▶Başlangıç◀

33.2K 791 52
                                    

&

Yağmur tüm şiddetiyle yağarken, insanlar birbirlerinin yüzüne bakmaksızın kaçıyor, kimse bu karanlık gecenin sonunda ne olacağını bilmeden hayatlarına devam ediyordu. Eğer geleceği gören tek bir kişi olsaydı, olacakları engeller, karşılaşmaması gereken iki çifti kötü süprizlerden uzak tutardı. Olacaklar karşısında kimse engel olamayacaktı. Artık çok geçti.

Genç adam kendine yapılmış olan yanlışın verdiği öfkeyle yerinden kalktı. Ne yapacağını çok iyi biliyordu. İkisini de ortadan kaldıracaktı. Böyle birşeyin onun kitabında affı yoktu. Teknik olarak aldatılmış sayılmazdı, çünkü sevgilisi değildi. Takıldığı kızlardan biriydi ama sonuç olarak adı onunla anılmıştı. Diğer kızlara yaptığı gibi ona da bu yaptığını ödetecekti. Akşam üzeri herşeyi göze almış bir şekilde karanlık sokaklar da yürümeye başladı. Esen rüzgara aldırmadan ceketine daha da sarıldı ve belinde tuttuğu soğuk metali farkedince gülümsedi. İntikamını en acı bir şekilde alacaktı. Hiç birşey ona engel olamazdı artık. Bu zamana kadar nasıl acımadıysa kimseye, onlara da acımayacaktı. O, içinde iyi biri yatan kötü çocuklardan değildi. O, kötünün ta kendisiydi.

Bir kafenin yaklaşık bir iki metre ilerisin de, çalılıkların arkasında durdu ve önün de ki manzaraya baktı. Adının birlikte anıldığı kız şuan bir başka adamın elini tutuyor, her zaman ki gülümsemesini etrafa saçıyordu. Son gülümsemesi olacak diye iç çekerken, hemen yan tarafında çalılıkların ardında ki sese çevirdi kafasını. Kızıl saçlı bir kız, aynı gencin baktığı yöne bakıyor ve çaresizlikle ağlıyordu.

Acaba dedi genç adam. Şuan öldürmek üzere olduğum çocuğun sevgisili miydi? Bu iki şerefsiz tamda birbirilerini bulmuşlar dedi içinde ki tüm öfkesiyle. Kızılın ağlamaları onu daha da sinirlendirdi ve silahını onlara doğrulttu. Kızlara tahammülü yoktu. Hele böyle güçsüzlüğünü göz yaşlarıyla akıtan zavallı kızlara, hiç... Bu ağlayışlar onu daha fazla rahatsız etti ve artık işini birtirmesi gerektiğini anladı.

Bu sırada kızıl saçlı kız, genç adamı farketti ve saniyelik gözü elinde ki silaha kaydı. Sonra da karşı masa da onu aldattığını öğrendiği sevgilisine. Korkuyla ona yaklaştı.

-Sen, ne yapıyorsun?

Her zaman için de deli cesareti barındıran genç kız, bu sefer ürkek adımlarla yaklaştı genç adama. Bir o kadar da korkuyla. Çünkü bu zamana kadar hiç görmediği karanlık bir çift göz gördü. Acımasız bakan bu gözler, şuan çok sevdiği adamı hedef alıyordu.

-İntikamını alıyorum! Dedi gözlerini bir saniye bile o gördüğü manzaradan ayırmadan. Kız sessiz kalınca gözlerini yavaşça dolandırdı kızıl saçlı kızda. Bu piç senin sevgilin mi?

-Eski sevgilim. Diye gereksiz düzeltti kız. Artık öyleydi çünkü onun gözünde. Acı çekermiş gibi fısıltıyla söylemişti bunu. Genç adam fark etmişti durumu. Onun da kendi gibi kandırıldığını. Ama hiç biri umrunda değildi. Acımasızca atıyordu her adımını. Ecel gibi korkuyordu insanlar ondan. Peki onu bu kadar kötü yapan neydi? Kızlara olan bu öfkesi nedendi? Kimse bilemedi, sormaya cesaret edemedi..

-Kimse eski sevgilisi için böyle üzülmez, kızıl! Dedi gözlerini bir saniye bile karşıdan ayırmadan. Genç kız korkuyla yutkundu. Durumun oda farkındaydı ama bu bir çözüm değildi..

-Ama kimse öldürülmeyi hak etmez! Dedi dolan gözleriyle.

Alay ederce gülümsedi adam. Bu kadar karanlık birinin nasıl böyle güzel güldüğünü düşünmeden edemedi genç kız. O sesi.. İnsanın içini heyecanlandırıyordu. Sanki genç adam biraz gülmeye çalışsa, sert suratı parçalara ayırılacakmış gibi düz duruyordu. Onda ki en belirgin özelliğiydi bakışları.

-Bu kadar aptal olma kızıl kafa! Diye konuştu dişlerinin arasından nefretle. Sonra silahını doğrulttuğu elini iyice kaldırdı. Artık zamanıydı intikamın. Gözlerini bir saniye bile kırpmadı tetiğe basarken. O sırada kızıl ani hareketle tuttu adamın soğuk elini. Adam bunu beklemediğini gösteren bir şaşkınlıkta baktı kızın gözlerine. Elinin sıcaklığına kapıldı sonra. Uzun zamandır böyle sıcaklık görmemişti. İçin de sakladığı duyguların sarsıntısına uğradı. Ama Geç kalmıştı kız. Arka kafenin camı büyük gürültüyle patladı.

Korkudan gözlerini kapattı sıkıca genç kız. Kolunda bir yanma hissetti ama korkudan onu bile umursamadı. İnce bedeni ayakta tutmaya zorlandı. Sonra sert bir el belinden tuttu, düşmesini engelledi. Daha fazla dayanamayan kızıl, bedenini genç adamın kollarına bıraktı.

Genç adam durumun şokuyla ne yapacağını bilemedi. Bir eliyle hala soğuk metali tutarken, bir eliyle zayıf bedeni tutuyordu. Karşıya baktı sonra. Gördüklerinden memnun olmayan bir homurtu çıkardı. Kimse vurulmamıştı ve onun, işinin başarısızlığına tahammülü yoktu. Kızılın kolu kanıyordu. Kucağına alıp onu oradan uzaklaştırmaya başladı. Kurşun kızın kolunu sıyırdığı için, hızını yavaşlatmıştı ve bu yüzden cama saplanmakla yetinmişti. Ama genç adam tabi ki bunu onların yanına bırakmayacaktı. Sadece ertelemişti.

Genç kızı daha önce hiçbir kızın adım dahi atmadığı deposuna götürdü. Hala baygındı. Yüzün de ki masumiyete kapıldı sonra. Ama sonra onun da bir kız olduğunu hatırladı. Kızlara güven olmadığını en iyi o bilirdi. Sertçe karıştırdı saçlarını. Kendine gel diye defalarca uyardı kendini. Kızın Koluna pansuman yaptı ama kız hala uyanmamıştı. Kimdi? Nerede kalıyordu? Hiçbir fikri yoktu. Ceplerine bakıp küçük cüzdanını buldu ve kimliğine baktı. 'Serra Gürsoy' yazan ismi gördü. Sonra bir kez daha baktı kıza. Bu soy isim zengin bir aileye aitti. Ve o zenginlerden hoşlanmazdı. Daha tanımadan nefret etmeye yetmişti bu soy isimden. Nereden hatırlıyorum diye düşündü bu soy ismi ama sonra boşverdi. Birkaç yeri arayıp kızılın kaldığı yurdu öğrendi. Zengin birinin neden yurtta kaldığını düşündü sonra. Kızı merak ediyordu. Kucağına alıp depodan çıkardı kızı. Saçlarının kokusu tıpkı sonbahar da yağan yağmurun toprakta bıraktığı koku gibi kokuyordu. Hayır, hayır! Bu, asla vazgeçemediği denizin kokusuydu. Farkında olmadan tekrar içine çekti kokuyu.

Kızın Baygın bedenini yurdun kapısına bırakıp bekledi. İçeri alınıp güvende olduğunu görene kadar oradan uzaklaşmadı.

Sonra ceketinin yakalarını kaldırıp, karanlığına geri döndü.

Tam her şey son buldu derken başladı onların hikayesi. Karanlık bir gece de, acı dolu gerçeklerle...
Yağmur dindi, insanlar yine bakmadılar yanından geçen silüetlere. Bu şehir yabancıydı. Hem kendine, hem bu iki gence. Yolun sonu buydu ama genç Kızın umudu bu yolun sonunda saklıydı.

Yorumlarınızı bekliyorum, ikinci hikayeyle karşınızdayım (:

MEDCEZİR♣Where stories live. Discover now