▶️15◀️

10.8K 491 40
                                    

'Medyada Batın Sayer!

'
Umut insanın gözünü kör eden en büyük düşmandı. Bir çıkış kapısı bulduğu anda içimize sızar, olmadık düşüncelere bulaştırırdı.

Araf için umut var mıydı? Bilmiyorum. Ama inanmak istiyordum. Yaptığı kötülüklere sebep arıyor ve bulacağıma inanıyordum. Maskesini düşürecek, zaaflarını ortaya çıkarıp asıl benliğinin peşine düşecektim. Planım başından beri buydu. Yani, varlığına alışmadan önce.

En kötü özelliğimdi bu, alışmak. Bağlanmaktan korkuyordum baştan beri. Bu yüzden uzak durmaya çalışıyordum ama hayat bizi sürekli bir araya getiriyordu. Bir şeyler paylaşıyorduk sürekli. Geneli kötü olan ama yine de sürekli bir arada kalmamızı sağlayan bir şeyler. Sevme diyordu bana, sanki bundan korkarmışçasına. Uzak duruyor, kötülüğüyle uzak tutmaya çalışıyordu.

Okula geldiğim de hala sırıttığımı farkettim. Bende ki etkisi buydu işte. Devamlı kötü davrandığı için tek iyi bir şeyde yüzümde abuk subuk bir gülümseme beliriyordu. Kendimi toparlayıp bahçeye girdim ve bizimkileri gördüm. Maya Sina'nın kucağına yatmış bir şeyler anlatıp gülüyordu. Kıskandığımı itiraf etmeliyim. Ne kıskanması? Delirdim! Yanlarına gittiğim de sustular.

"Hey, gençlik." Dedim bende çimlerin üzerine otururken.

"Sende bir şey duydun mu Maya?" Dedi Sina imayla.

"Sanki, uzaktan bir yerden. Unutulan arkadaş sesi bu. Nerde görsem tanırım." İkisi de yüzüme bakmıyordu. Ağır bir trip vakasıyla karşı karşıyaydım. Yüzümü astım.

"Hadi ama! Bana böyle davranmayın." Dedim sitemle. Haklılardı ama ne yaşadığım konusunda en ufak bir fikirleri yoktu. İçimde Maya'ya her şeyi anlatma isteğiyle dolup taşıyordum. İçimde tutamayacaktım artık.

"Sana bu soruyu sormaktan sıkıldım ama nerdesin?" Dedi Sina. Kızgındı.

"Çalışıyorum, biliyorsun ki beş kuruş param yok." Sürekli bunu kullandığımın farkındaydım ama tek çıkış noktam buydu.

"Bak ne diyeceğim. Sana harçlığımın yarısını vereyim ve o yerde çalışma." Dediğin de kaşlarımı çattım. Bunu nasıl teklif ederdi?

"Sina! Ben babamı karşıma alıp burada tek başıma bir şeyleri halletmeye çalışıyorum. Bana biraz yardımcı olun." Dediğim de ikisi de birbirine bakıp üzerime atladılar. Sırtımın üzerine düştüm ve onlarda üzerimdeydi. Kahkaha ve çığlıklarla birbirimizin üzerindeydik ve sanırım şuan bahçede ki herkes bize bakıyordu. "Barıştık mı?" Dedim üzerim de ki ağırlıkları yüzünden sesim boğuk çıkmıştı. Sonunda üzerimden kalktılar.

"Şu surata nasıl küsebiliriz ki?" Dedi Sina çenemden tutup Maya'ya gösterirken. Eline vurdum.

"Maya hadi tuvalete gidelim." Dedim. Artık birine anlatmalıydım. Ve bu biri kesinlikle Maya'ydı.

"Siz kızlar yalnız tuvalete gidemez misiniz?" Diye sordu Sina tek kaşını kaldırıp. Sonra cebinden cüzdanını çıkardı. "Hadi bana orada neler döndüğünü söyleyin. Yirmi lira çalışır."

Maya'yla ikimizde kafasına vurduk ve ayağa kalkıp Sina'dan uzaklaşırken arkadan bağırdı.

"Otuz da olur?"

"Sorun ne?" Diye sordu Maya. Bir şeyler döndüğünün farkındaydı. "Konu Piçlak mı? Neden topallıyorsun?" Dediğin de ona uzaylı görmüş gibi baktım. "Ne? Ona öyle demiyor muydun?"

"Sesli mi düşünüyorum?" Bunu içimden söylediğimi sanıyordum oysa!

"Hadi dökül." Dedi tuvalette her kabine bakıp boş olduğunu anladığımız da. Derin bir nefes alıp baştan sona her şeyi anlattım. Maya ağzı açık bir şekilde beş dakika boyunca öylece kaldı. Ciddiyim. Hiç bir tepki vermedi. Tuvalete bir kaç kişi girip çıktı ama Maya hala ağzı açık bana bakıyordu.

MEDCEZİR♣Où les histoires vivent. Découvrez maintenant