▶️47◀️

7.4K 386 10
                                    

Medyada Araf <3

"

Rahatladım.

Göğsümün üzerinde bir taş varmış sanki. İzmir benim için sona gelmekti, yenilmek. Ama kazandığım şeyler oldu. Uzun yıllar sonra annemin yanına gidebildim. Keşke daha önce gitseymişim. Babamla sandığımdan daha iyi geçmişti. Bunun o kadınla yaşadığı şeyler sebep olmuş olabilirdi. Bunların hallolmasıyla rahat bir nefes alabildim.

Bir şeyler yola girmeye başlamıştı. Bu şaşırsam da Araf sayesindeydi. Her zaman işimi zorlaştıran adam ilk defa bana yardım etmişti. Eğer ortaya böyle bir seçenek atmasaydı şuan İzmir'de yeni okuluma gitmek zorunda kalabilirdim. Buda intihar etmekle birebirdi.

Babamla oturup konuşmak iyi geldi. Üzerimden koca bir yük kalkmış gibi hissediyordum. Herşey bir yana o kadınla daha tanışacak psikolojide değildim. Bunu sonraya erteledik. Babam olabildiğince anlayışlı davranıyordu. Bu iyiydi.

"Bunu söylediğime inanamıyorum ama, kızım sana emanet." Dedi babam beni şaşırtacak derecede. Sahiden dönüyordum. Hemde eşyalarımla birlikte. Babamın izniyle. Bu müthişti.

"Hadi ama baba!" Dedim ona imalı bir bakış atıp bıkkınlıkla. Araf sessiz kaldı. Çok iyi biliyordu ki, ona güvenmemek gerekiyordu. Babamın böyle demesine içten içe gülmüş olmalıydı.

"Her neyse. Kendine iyi bak. Okul işini halledeceğim." Dedi babam kafamdan öpüp. Tabiki de halledeceksin baba, nasıl bozduysan. Ama para işine karışmayacaktı. Öyle anlaşmıştık ben yine kendi ayaklarımın üzerinde duracaktım.

"Merak etmeyin kızınız tam bir kızıl." Dedi Araf bunun üzerine. Ne demek istedi anlamadım. Sanki kızılın altında benim bilmediğim bir anlam varmış gibi. Siz ikiniz anlaşmaya başladıkça dünyanın sonu geldiğini düşünüyorum.

"Annesinin kızı." Dedi babam Araf'a karşılık olarak. Aralarında anlamadığım bir dil vardı ve bu beni rahatsız etti.

Valizlerim aşağıya indirmeye başladıkça Araf sinirleniyordu. Biraz abartmış olabilirdim ama giyecek bir şeyim yoktu ne yapabilirim?

"Üç valiz, iki çanta. İzmir'in yarısı şuan valizlerinin içinde!" Dedi sinirli bir şekilde kapının önünde. Babam işe dönmüştü ve Araf kendi kişiliğine geri dönüş yapmıştı. Çok bile dayanmıştı. Nerde, nasıl davranmasını biliyordu.

"Abartma. Yazlıklarımı almadım bile." Dedim kendimi savunmaya geçerek. Bana öyle bir bakış attı ki gözlerimi kaçırmak zorunda kaldım. Öfkeli hali fazla korkutucu olabiliyordu.

"Babam uçak biletlerimizi almış." Dedim laf arası. Şuan delici bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Böyle birşeyi kabul etmeyeceğini babama söylemiştim ama dinlemedi. Hayatımda ki erkeklerin hepsi başına buyruktu.

"Ben motorumla geldim. Sana iyi yolculuklar."

"Buraya motorunla mı geldin? İnanılmazsın!" Kaç saatlik yolu motorla gelen tek insan örneğiydi Araf. Günden güne kişiliğine hayret ediyordum.

"Burada yollarımız ayrılıyor." Dediğin de kuşkuyla onu süzdüm. Bir şeyler karıştırıyordu. Kesinlikle bir işler çeviriyordu. Resmen beni başından atıyordu.

"Sen ne yapacaksın?"

"Kızıl, arabaya bin." Dedi ucu açık bir her işe burnunu sokma deme şekliydi bu. Ona gözlerimi devirdim ve arabaya bindim.

"Umrumda değil zaten. Ne yaparsan yap." Diye tribimi de attım. Bu yaptığımı çocukça bulmuş olmalıydı ki, arabaya iki kez vurdu ve şoför demek istediğini anladı. Motoru çalıştırıp hızla caddeye girdik. Ama içim içimi yiyordu. Ne yapacaktı? Ne işlere bulaşıp yine başını belaya sokacaktı. Ama bananeydi değil mi? Tabiki de umurumda olmayacaktı. Beni ilgilendirmezdi.

MEDCEZİR♣Where stories live. Discover now