▶️42◀️

7.7K 429 34
                                    

Medyada Araf <3

"
Mahvoldum.

Ne ümitlerle geldiğim bu hayalime, elim boş dönmek üzereyim. Bir heyecanla o sınava girdim ve kazandım da. Babamı karşıma alıp, İstanbul'a geldim. Sonunda babamı bile ikna ettim buna, başarabileceğime inanmasa da, umut olmuştu bana.

Buraya kadar herşey mükemmeldi.

Sonra biri girdi hayatıma. Önce yavaş yavaş içime işledi. Bir anda alıştırdı kendine. Her şey bundan sonra başladı. Ne oldu, ne bitti, neler yaşadım hepsine eyvallah da, bursumu kaybetmem demek, hayallerimi kaybetmem demekti. Şimdi yolun sonuydu bu, yenilişimin hezimeti.

Sabah erkenden kalkıp okula gitmek için hazırlandım. Öylece bir zarfla hayallerimi elimden alamazlardı. Buna izin veremezdim. Çantamı sırtlanıp odamdan çıktım ve kapıda beni bekleyen iki uykulu surat gördüm.

"Siz uyumadınız mı?" Diye sordum. Zarfı okuduktan sonra kimsenin gözüne uyku girmemişti anlaşılan.

"Gidip konuşalım, öylece kabul edecek halimiz yok." Dedi Sina.

"Gerekirse eylem yaparız." Maya yumruğunu havaya kaldırdı. Onlara gülümsemekle yetindim. Zarar verecek her şeyi engelleyip, korumam gerekiyordu bu iki şaşkını.

Yol boyu kimseden çıt ses çıkmadı. Okula girmeden önce duraksayıp derin bir nefes aldım. Herseye hazırlıklı olmalıydım. Bursum için, susmalıydım. Maya güven vermek isterce kolumu sıktı. Sina durumu farkedince ikimizi de kollarının arasına aldı.

"Hadi bakalım fıstıklar." Dedi ve bizimle birlikte yürümeye başladı. Bahçede bir kaç kafa bize döndü ama bir daha kimsenin yüzüne bakmadan içeriye girdim. Okulda Çilem olmayınca insanlar konuşacak bir şey bulamıyorlardı demek ki... Maya ve Sina'yı zorla derslerine gönderdim. Birde onların başını belaya sokamazdım. Dekanın odasının kapısını çaldım ve içeriye girdim.

"Merhaba bayan sonat." Kendisine hep soy ismiyle hitap edilmesini isterdi, ah!

"Bayan Gürsoy. Bizde seni bekliyorduk. Otur lütfen." Dedi ve itirazsız karşısında ki masaya oturdum. Kim kim beklemişti ki? Bir kaç evrak çıkarıp baktı. Gözlüklerini burnunun üzerine indirip, yüzünü eğdi. Hadi ama! Üzülmediğini biliyorum. Bitir şu işi. "Devamsızlığın sınırı aşmış küçük hanım. Bir kaç sınava da girmemişsiniz üstelik. Bu çok kötü. Okul bursunuzu elinizden almış." Dedi ve tekrar gözlüklerini gözüne taktı. Suçu okulun üzerine atmak çok dahice!

"Yapabileceğim bir şey olmalı."

Mesela camdan kendini boşluğa bırakabilirsin Serra. .

"Yeni bir burs bulabilirsen, devam edebilirsin. Yada okul harcını yatırabilirsen." Dedi. Zaten okul harcını yatırabilsem, bursa ihtiyacım kalmazdı, seni Amerikan filmlerinden çıkma, Dul kadın!

Teşekkür edip yerimden kalktım ve göz yaşlarımı geri ittim. Şimdi ne halt edecektim? Dalgın dalgın yürürken, koridorda Savaş hoca beni durdurdu.

"Serra'ydı değil mi?" Diye sorunca onaylarca başımı salladım. Siyah saçları yüzüne dağılmış, sanırım antrenmandan çıkmıştı. "Antrenmanlara gelmiyorsun?"

"Hocam bazı özel problemlerim var." Diye geveledim. Şuan düşüneceğim son şey antrenmandı. Bitiş düdüğü benim için çoktan çalmıştı.

"Bazı şeyler duydum." Deyince gözlerimi kaçırdım. Hemen nasılda yayılıyordu olaylar? "Olur böyle şeyler bu yaşta. Sen antrenmana devam et. İyi olduğunu duydum, görmek isterim. Kısa zamanda." Göz kırptı. Dudaklarımı birbirine bastırıp kendimi sıktım.

MEDCEZİR♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin