▶️36◀️

8K 468 65
                                    

Medyada; Araf <3

"
Korktum.

İnsanların belirli gülüşleri olur. Mutluluktan, üzüntüden ve bazende sinsilikten meydana gelen gülüşler. Grinin öyle bir gülüşü var ki, gelecek tüm kötü olayların habercisi. Kimseden korkmadım ben, grinin gülüşünden korktuğum kadar.

"Ben gelmesem olur mu?" Diye sordum bir umut. Bir aile savaşına daha katlanamayacaktım. Üstelik Tuna beyin tek derdi ben oluyordum böyle ortamlarda. Adam beni yerden yere vuruyor ve bundan büyük haz duyuyordu.

"Asıl senin gelmen lazım." Dedi gri ve motoruna yerleşti. "Sen benim sevgilimsin, unuttun mu?" Ona ters bir bakış attım. Çünkü alay ederce söylemişti bunu. Ne sandın? Sus lesi! Uzun zamandır yoktun, kafam rahattı!

"Suç ortağı." Dediğim de bana baktı ve belli belirsiz gülümsedi;

"Suç ortağı."

Vakit kaybetmeden kaskı başıma geçirip arkasına yerleştim. Yüzümde ki gülümsemeden bahsetmeme gerek yoktu herhalde? Dudağının ufacık bir yukarı kalkmasına gülümseme denir miydi, bilmiyorum ama bunu Araf yapıyorsa onun için kahkaha bile sayılırdı. Tutma yerlerinden tutundum. Arkasına döndü;

"İstersen ceketimin kenarlarından tutabilirsin. " Dedi bir an yanlış duydum sandım.

"Ciddi misin?" Diye cırladım. Yüzünü buruşturup önüne döndü.

"Çok sakarsın. Düşersin falan uğraşamam." Dedi. Peki, öyle olsun. Ellerimi yavaşça ceketine koydum ve tutundum. Gri için bu hareket bile çok fazlaydı. Tabi bunun gazına gelip saçma sapan hayaller kurmadım, saçmalama!

On dakikalık bir yolculuktan sonra bir restorandın önünde durunca huzursuz oldum. Motordan indim ama hareket etmedim.

"Ne oldu?" Diye sordu. Üzerimi gösterdim.

"Buraya uygun değilim." Dedim. Kot şortum, uçlarını bağladığım gömleğim ve dağınık saçlarım. Ah, lütfen. Converselerimi unutmayalım. Oda benden farklı değildi ama onda iyi duruyordu. Birde bana bak. "Gidip bir elbise falan giyip geleyim."

"Senin elbisen mi var?" Diye sordu tek kaşını kaldırıp. Özel günler için sakladıklarım vardı evet, ne olmuş? "Ben sadece şu bacaklarını sergilemek için kullandığın şortların var sanıyordum."

"Onları bu yüzden giymiyorum!" diye çıkıştım. Neden bu kadar kaba olmak zorunda sanki!

"Senin ne için giydiğin önemli değil, benim ne gördüğüm önemli." Dediğin de kollarımı göğsümde birleştirip cevap vermedim. Bir nevi griye trip attım. Bu hareketime karşılık sıkıntıyla saçlarını geriye doğru itti. "Önemi yok tamam mı? Böyle de iyisin. Babam için durumu ne kadar zorlaştırabiliyorsan, zorlaştır. Şimdi gidelim." Dedi ve bileğimden tuttu.

Bana iyisin dedi. İyi. Bunu iltifat olarak aldım.

Restorandan içeriye girdik ve karşı da babasının oturduğunu gördüm. Çilem gelecek miydi? Ah, gri Araz'ın kararından haberdar mıydı?

"Bir şey söyleyeceğim." Dedim ve onu durdurdum.

"Söylemesen şaşarım. Sus ve odaklan." Dedi. Bileğimden tutarak beni babasının masasına götürdü. Elimden tutsa bari. İyi sustum. Kendin gör o zaman. Tuna bey bizi görünce ayağa kalktı. Ve gülümsedi. Adam gülmeyi biliyormuş.

"Hoş geldiniz." Dedi. Bize mi dedi diye arkama baktım. Gri bileğimi sıkınca önüme döndüm. Bize demiş. Sadece başımı sallamakla yetindi ve beni karşıya oturttu, oda yanıma oturdu. Sessizce neler olduğunu gözlemliyordum. "Araz'lar da birazdan gelir." Bekle gelir. Araz Çilem'e postayı koydu. Sırıttım. "Komik bir şey mi var küçük hanım?" Ha?

MEDCEZİR♣Where stories live. Discover now