▶️9◀️

9.8K 491 26
                                    

'
Kaçmak istediğiniz olaylarda, gün gelir baş rol oynarsınız. Asla yapmam dediğiniz şeyleri yapar, hatta bunu yaparken pişman bile olmazsınız. Şuan olduğu gibi. Ne yapıyordum? Hayır, hayır. Doğru soru; biz ne yapıyorduk?

Araf, kötüydü. Bunu her an göstermekten çekinmiyor ve en kötüsü bununla gurur duyuyordu. Peki neden dönüp dolaşıp hep yan yana geliyorduk? Aşık değildim, bundan kesinlikle eminim. Oda zaten kalbinde aşka yer olmadığını keskin bir dille söylemişti. Sertti. Bakışları soğuk, elleri kanlıydı. Gözlerinin bir rengi yoktu. Ama bakışlarının rengi kesinlikle griydi. Ne siyah ne beyaz. Ona yakışan en belirgin renkti gri. Bazen bir şey söylüyor, hayatın en kötü adamı olduğunu düşündürüyordu. Bazende, aslında kötü gibi görünen olayların iyilik olduğunu iddia edip, kafamı karıştırıyordu.

Araz gibi değildi. Kardeş olmalarına inanmak kanıt isterdi. Bir kere Araz iyiydi. Cana yakın, güler yüzlü, yakışıklı. Tamam gri de öyleydi. Hadi ama! Filmlerde kötü insanlar hep göze itici gelmemiş midir? Gri de bana öyle geliyordu, şu ana kadar.

Öpüşmüyorduk. Dudaklarını dudaklarıma bastırıyor, gözleriyle gözlerime meydan okuyordu. Bir çekim vardı. İyi mi, kötü mü adlandıramadığım heyecan verici bir çekim. Bu beni korkuttu. Ona karşı en ufak bir ilgi benim sonum olurdu. Muhtemelen karşılıksız bir şey olurdu ama bu bile beni mahvederdi. Griye aşık olmak aptallıktan başka bir şey değildi. Elleri kafamın hemen iki yanında, bedeni neredeyse bana bitişik duruyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Aslında onu itmeli hatta tokat atmalıydım. Ama kıpırdayacak gücü kendimde bulamıyordum.

Yarım saat önce içinden çıktığım siyah Jeep yanımızdan hızla geçerken, gri de aynı hızla çekildi. Olaylar şimdi anlam bulmuştu.

''Sen...!'' Dedim işaret parmağımı ona doğru sallarken. ''Ne yaptığını sanıyorsun?'' Sindiğimiz duvardan çıkıp, sağı solu bir kaç kez kontrol etti ve soğuk bakışlarıyla bana döndü.

''Babamı peşine takarken, aklın neredeydi?'' Dedi aşağılar şekilde. Her lafının altında eziliyordum.

''Beni takip edeceği aklıma gelmedi.'' Dedim kollarımla kendimi sararken. Bana inanamıyormuş gibi baktı. Kafasını bir kaç kez sağa sola salladı. Gözleri şuan siyahtı.

''Bilerek yaptın değil mi?'' Dedi gözlerini kısıp üzerime yürürken. Şaşkınca ona bakmakla yetindim. Buda ne demekti şimdi?

''Eğer öyle olsaydı bugün babana herşeyi anlatır, beni aşağılamasına izin vermezdim!'' Dedim. Tam önümde durdu. Dudaklarını ıslattı ve ellerini saçlarının arasından bir kaç kez geçirdi. Kimseye inancı yoktu. Özellikle nedenini bilmediğim bir şekilde kızlara güveni sıfırdı. Ona olan merakım beni deli ediyordu.

''Eğer bana neler olduğunu anlatsaydın, bende daha dikkatli olurdum!'' Dediğim de, gözlerimin tam içine baktı. Bunu nasıl başarıyordu? Sanki gözlerimden içime işliyor, orada mekan kuruyordu. Yanıma gelip kolumdan sıkıca tuttu.

''Çok merak ediyorsan tamam, merakını gidereceğim!'' Deyip kolumdan çekerek beni sürüklemeye başladı.

''Araf canımı acıtıyorsun!'' Diye sızlansam da, kolumu bırakmadı ve beni sürüklemeye devam etti. Acımasızdı. Kesinlikle bir insanın sadece gözlerine bakarak hayatına kıyabilirdi. Bastığı her yer titriyordu sanki. Bir insanı bu denli sert ve acımasız yapan olay ne olabilirdi? Ara sokaktan geçip deposuna doğru yürümeye başladığımız da, siyah jeep önümüzü kesti.

''Siktir!'' Dedi gri dişlerinin arasından. Kolumu tuttuğu elleri yavaşça bileğime kaydı ama sertliği aynıydı. Sağımızda bir takım elbiseli adam ve solumuz da iki tane daha aynı adamlardan vardı. Kapana kısılmıştık ve gri beni bırakmıyordu. Jeepin kapısı yavaşça kayarken, gri beni arkasına çekti. O sıra da arkadan bir ıslık sesi duyulmasıyla ikimizde arkamıza baktık. Araz, bize oraya doğru kaçmamızı işaret ediyordu. Gri hızla kafasını bana çevirdi.

MEDCEZİR♣Where stories live. Discover now