▶️11◀️

10.4K 501 53
                                    

Medyada; gri & kızıl (:

'
Alakasız olmayan durumların hep baş rolünü çekiyordum. Birinin hayatına dahil olup sanki benim hayatımmış gibi sahiplenme durumum vardı birde. Kötü mü? İyileşsin diye uğraşıyordum. Bir şey mi elde etmek istiyor? Ondan fazla hırslanıyordum. Bu kez ağır bir gri vakam vardı. İçinde ki ufacık bir iyilik kırıntısının peşindeydim şimdi de. Sevilmeye layık olduğunu göstermek için çabalıyordum, boşa kürek çektiğimi bile bile. Ortada bir haksızlık vardı. Ama benim bunu çözmem uzun sürecek gibiydi.

Uzun bir masanın etrafında en dipte oturuyorduk. Baş köşede Tuna bey, yanımda gri, karşımda da Araz vardı. Burada işim neydi? Oturup hep beraber yemek yiyecek kadar neyin kafasındaydık?

Başa sarmak gerekirse, gri bir hışım eve gelmişti ve Araz'la ortamızdan ellerimizi adeta kopararak geçmiş, babasının karşısına dikilmişti. Onu her zaman sert görüyordum ama hiç bu kadar nefret dolu görmemiştim. Gözleri bu kez siyahın en keskin tonuna sahipti. Tuna bey oğlunu görünce gözleri zaferle parlamış, sarılmak üzere bir atak yapmıştı. Ama çok iyi bildiğimiz gibi gri onu durdurmuştu. Çünkü gri, ona dokunulmasından hoşlanmazdı. En azından sadece bana karşı yapmadığı için memnun olmuştum.

''Bu kız için geleceğini biliyordum oğlum!'' Dedi Tuna bey sakinliğinden bir nebze olsun taviz vermeden. Gri sahte bir kahkaha attı ve bu kahkahası beni keyiflendirmekten çok, korkutmuştu.

''Nerden vurman gerektiğini iyi biliyorsun BABA'' dedi her kelimesini bastırarak. En çok da baba kelimesi ağzından bir küfür gibi çıkmıştı. ''Neden bu kıza bu kadar taktın ki? O gider diğeri gelir!''

Ellerimi yumruk yaptım ve tırnaklarımı etime sapladım. Başta gerçekten benim için geldiğini düşünmüştüm ama bu lafıyla gözünde toz zerresi kadar değerimin olmadığını kanıtladı. Araz bana mahcubiyetle bakarken, Tuna bey gözlerini bir kaç saniye üzerimde gezdirdi. Aşağılayıcı bakışlar, baba oğulun en belirgin ortak özelliğiydi. Elimle alnımı ovuşturdum.

''Bu kızla değil sevgili olmanı, yoldan geçerken selam bile vermeni istemiyorum!'' İşte şimdi sert çıkmıştı Tuna beyin sesi. Gri bir an arkasını dönüp bana baktı ve gözlerinde gördüğüm o sahteliği beni derinden sarstı. Gri bunu kullanacaktı. Yanıma geldi, elini omzuma atıp beni kendine iyice çekti. Bütün kasları gerilmişti bunu yaparken ama rolünü iyi oynuyordu.

''Biliyor musun? Ondan ayrılmam mümkün değil!'' Dedi Babasına. Araz'la şaşkınlıkla birbirimize bakıyorduk. Gri ne saçmalıyordu? Biz birlikte miydik de? Ah! Tuna beyin yüz hatları gelirdi. Bu adamın benden nefret etme sebebi neydi?

''Pekala! Masaya buyrun, gece uzun olacak!'' İşte her şey Tuna beyin saçma yemek çağırısından sonra başladı. Kimse yemeğine dokunmuyor, ama gözleriyle birbirlerini yemekten vazgeçmiyordu. Özellikle Tuna bey garip bir şekilde benden nefret ediyordu.

''Serra Gürsoy!'' Dedi Tuna bey imayla. Kafamı çevirip ona baktım. ''Izmir'in yarısının sahibinin kızı!'' Dedi ve bir yudum beyaz şarap aldı. Elimde ki dolu su bardağının kenarlarıyla oynamaya başladım. Beni araştırmıştı. Zengin olduğumu biliyorsa neden oğluna yakıştıramıyordu? Bu ailede herkes mi bir dengesiz? Araz şaşırmış bir şekilde bana bakarken gözlerimi ondan kaçırdım. Neler oluyor? ''Daha doğrusu en büyük düşmanımın kızı!'' Deyince gözlerim yuvalarından çıkacak gibi oldu. Sonra parçalar birleşti. Babam İstanbul'da ki rakibinden sıkça bahseder ve kinini bize sürekli gösterirdi. O düşman rakip? Ah, Araz'ın babası mıydı? İşte şimdi onunla hiç bir şansım kalmamıştı. Gri arkasına rahatça yaslanıp parmaklarını masaya vurdu ve bu konuyu zaten bildiğini açıkça belirtti. Demek ki tek derdi buydu. Babasından intikam almak hatta düşmanının kızıyla almak! Oynadığım bardağı dudaklarıma değdirirken Tuna bey nefretini kusmaya devam etti.

MEDCEZİR♣Where stories live. Discover now