"Tamam dede," diyerek güldüm. "Söz veriyorum zayıflayıp döneceğim."

O gece kararımı düşünmekten uyuyamadım ama zorladım kendimi. Uyumam geç olmuştu. O yüzden sabahleyin zorla kalkıp üstümü giyindim. Siyah ceket beyaz gömlek kumaş pantolon. Gözlerime kalem sürdüm ve halkalı küpelerimi taktım. Madem istifa ediyoruz, şık bir şekilde istifa edelim değil mi ama? Mutfağa girdiğimde annem çoktan masayı kurmuştu.

"Günaydın kızım, sana karışık tost yaptım. Kaç gündür doğru beslenmiyorsun. Madem kampa gideceksin, ye iç tadını çıkar."

"Teşekkürler anne," diyerek tostumu ısırdım ve çayımı yudumladım. Az sonra Canberk esneyerek yanıma oturdu.

"Ne bu halin? Gece erken uyumadın mı ablam?" dediğimde kinayeli bir şekilde bana baktı. "Uyku mu bıraktın bende abla?"

Annem, Canberk'e kaşlarını çattı. "Ablana kızmana hakkın yok oğlım. O d karar verdi. Üç ay dişimi sıkıp onu bekleyeceğiz."

"Ama ben onu çok özlerim anne."

Canberk'e sarıldım. "Mecburum ablam. Bir de işe iyi yönünden bak. Senin ablan zayıflayıp dönecek. İstemez misin bunu?"

"İsterim abla. Sen yeter ki iyi ol. Biz seni özleriz sorun değil."

Annem, bize baktı. "Ya siz ne kadar güzel abla kardeşsiniz böyle. Milletin çocukları birbirini yer, siz birbirinize sahip çıkıyorsunuz. Gurur duyuyorum sizle."

"Ben de seninle gurur duyuyorum anne," diye cevap verdim. "Bizi sen yetiştirdin sonuçta."

"Ay teşekkürler kızım."

Kahvaltımı bitirdikten sonra lavaboya girip dişlerimi fırçaladım ve kırmızı rujumu sürdüm. Daha sonra ceketimi ve çantamı alarak kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda Harun'la karşılaştım. Onu gördüğüme şaşırmıştım. Kaç gündür yoktu.

"Harun," dememle bana sarıldı. "Çok özlemişim seni." Kendimi geri çektim.

"Kaç gündür yoktun."

"Bir haftadır memleketteydim ama geldim. Memleket Rize, Alev gerek bize. Sen de beni özledim mi?"

"He Harun," diyerek geçiştirdim onu. Daha sonra da doğruca durağa gittim. Otobüsün gelmesiyle bindim ve boş koltuk bulup kendimi atıverdim. Bugün istifa edceğim gündü. Çok gergindim. Nasıl söyleyecekyim işten ayrıldığımı Gökmen Bey'e? Peki ya arkadaşlarıma, üzülmeyecekler miydi gideceğim için? Ya rüya, ya Edis. Holdingte sevdiğim iki arkadaş. Kafama takmamaya çalışarak arabesk müzik açtım. Orhan Baba döktürüyordu yine. Ailemi, işimi, arkadaşlarımı geride bıraksam da senden asla vazgeçmeyeceğim Orhan Baba. Seni devamlı dinleyeceğim, buna emin olabilirsin. Sesine kurban baba.

Yol nasıl geçti anlayamadım. Nihayet Maslak'a varmıştım. Otobüsten inip doğruca holdinge yürüdüm. İçeri girdiğimde asansöre binip katıma çıktım. Ceketimi ve çantamı koltuğuma astım ve Gökmen Bey'in odasına yöneldim. Kapıyı tıklattığımda içeriden gir sesi geldi ve kendimi içeri attım. Gökmen Bey, bana baktı. "Buyur Alev."

Söze nasıl gireceğimi bilmiyordum. En iyisi şak diye söylemekti. Ben de öyle yaptım ve şak diye söyleyiverdim:

"Ben istifa ediyorum."

Gökmen Bey, şaşkınlıkla bana döndü. "Ne? Neden ama? İşle ilgili bir sorun mu var?"

"Hayır Gökmen Bey, sadece zayıflama kampına gitmeye karar verdim. Üç ay Antalya'da kalacağım."

Gökmen Bey kaşlarını kaldırdı. "Çok radikal bir karar. Ama senin adına sevindim. Zayıflaman için kararlı olman beni mutlu etti ve sen istedin mi başaramayacağın şey yok Alev."

Şişman PrensesWhere stories live. Discover now