sᴛᴏʀᴍ ᴠᴀʟʟᴇʏ

Start from the beginning
                                    

"Bence abartıyorsun."

"Eğer bir gün seni onlarla tanıştırırsam abartıp abartmadığımı gözlerinle görürsün."

"Olur. Ama ne olursa olsun abarttığını düşüneceğim."

"Bu bir kız dayanışması mı?"

İçmediğim kahveme gülerek bir şeker daha attım.
"Evet, aynen ondan."

Eskiye dönmüş gibi hissediyordum.
Etrafımda ne Soojin vardı ne de Hoseok ya da diğerleri.
Sanki birisi parmağını şıklatmış ve her şeyi değiştirmişti. Daha doğrusu beni eski Kim Jiho yapmıştı.

O günün üzerinden tam tamına beş gün geçmişti. Çok uzun bir zaman dilimi değildi.
Artık üzülmeyi ve kafama takmayı bırakmıştım.

Hoseok'un dediği gibi sadece ve sadece unutmaya çalışıyordum.

Arin'le teneffüslerde kütüphaneye gidiyor, evden okula serüvenimi devam ettiriyordum.

Ve en önemlisi artık geceleri 12'ye kadar beklemiyordum.
Ne birisini aramayı ne de aranmayı.
Evet boş hissettiriyordu hem içimi hem kalbimi.

Yapacak bir şeyim yoktu.
Kendimce kararlar almış onları uygulamaya çalışıyordum.

Hafıza silmek için bir hap icat edilmemişti. O zamana kadar kendi imkanlarımla halledecektim.

Jun lacivert tişörtünün kollarını sıyırdı. "Benimle kahve içmeyi kabul ettiğin için teşekkür ederim. Cidden arkadaş edinmek zor, aslında ben çok arkadaşım olsun istiyorum ama nereden başlayacağımı bilmiyorum."

Gülümsedim. Tam adamına rastlamıştı arkadaş edinmekte usta sayılırdım.

"Sana yardımcı olmak isterdim fakat sen benim şu ana kadar yedinci arkadaşımsın." Biraz düşündüm. "Felix'le sekiz oluyor sanırım. Ha birde arkadaşımın arkadaşları var ama onlarla ilişkimiz pek ilerlemedi."

Jun anlamamış gözlerle bana bakarken istemsizce gülümsedim. Konuşunca saçmalayan Jiho'ya merhaba de Jun.

"İşte ben de konuşunca saçmalıyorum."

"Hayır, hayır sadece hâlâ korecemi düzeltemedim sanırım o yüzden anlamadım."

"Emin ol korecenle bir alakası yok."

Masanın üzerinde duran telefonum titrediğinde ekranda yazan isme baktım. Arayan Taehyung'tu ve ben açmayacaktım.

Telefonun kenarına basıp ekranı karanlığa gömdüm. Ve camdan dışarı bakmaya başladım.

Taehyung'la o günden sonra pek konuşmamıştık. Onunda benle pek bir işi kalmamıştı. Sanırım en iyisi birbirimizin hayatından uzaklaşmaktı.

Jun iç iç bitiremediği kahvesinden bir yudum daha aldı.

"Neden açmıyorsun?" Ona bakmamla yanlış bir şey sormuş gibi açıklama yapmaya çalıştı.

"Yani öylesine sordum beni ilgilendirmez."

"Bilmem açmak istemiyorum. Yani ben artık telefonumu bile görmek istemiyorum."

"Neden? Yoksa eski sevgilin peşini bırakmıyor mu?"

Söylediği şeyle tekrar ona bakarak gülmeye başladım. Jun beni bugün baya güldürmüştü.

"Emin ol peşimden koşan kimse yok. Olmasını istediğimden değil, ben şu sevilmeyen kızım."

Aslında çok seven, ama sevilmeyen.

Good Night Hoseok | Hoseok Where stories live. Discover now