sᴏʙᴇʀ ᴍɪɴᴅ

3K 325 445
                                    

Bir melek kanatlarını çıkardı, onları ağaca bağladı.
Ellerini birleştirdi ve dua etmeye başladı.
Bir çocuk kalbimi kırdı, sonra sabaha kadar omuzumda ağladı.

Hiç bomboş bir gezegen gibi hissettiniz mi?
Bomboş bir o kadar da ıssız.

Ben son birkaç gündür kendimi boş ıssız bir gezegen gibi hissediyorum.

Ara sıra öylece bir yerlere dalıyor, kıpırdamadan önüme bakıyorum.

Dalıp gittiğim yer bir deniz veya masmavi bir gökyüzü değil.
Ben kalbime dalıyor ve orada hapsoluyorum.

Kalbim tarif edemeyeceğim bir şekilde kırıktı.
Sık sık kalbimi kontrol ediyor, hâlâ atıp atmadığından emin olmak için bacaklarımı kırıp yanına oturuyordum.

Hoseok o gece kalbimi kırmıştı.

Beni öpmesi belki de başıma gelebilecek en güzel şey olabilirdi.

Fakat bunu şarhoşken ve Soojin'le beraberken yapması başıma gelen en kırıcı şeydi.

Belki fazla abartıyor büyük anlamlar yüklüyordum.

Ama o geceyi, dudaklarıma değen o sıcak güneşi unutamıyordum.

Yok olmak, ayakların yere bastığı halde kaybolmak nasıl bir duygu anlamıştım.

Elim bazen dudaklarıma gidiyordu. Kendime kızıp hızla elimi geri çekmem ise zaman alıyordu.

Orası yasak bölgeydi ve eğer oraya dokunursam sanki kalbime ve aklıma hakim olamayacaktım.

Tekrar gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve önümdeki mısır gevreği kutularına baktım.

Halsiz hissediyor, her zaman ki gibi bütün gün yatağın altında saklanmak istiyordum.

Bir kafa omzuma yerleşip fısıldadı.
"Dakikalardan beri bu reyondasın tam olarak neyi seçemiyorsun?"

Dalgınlığımı örtpas etmek adına gülümseyip hızla kırmızı gevrek kutusunu aldım.

"Şekilleri Changgu, şekilleri önemli."

Arkamı dönüp raflara bakınarak yürümeye başladım.

"Şekilleri önemli diyorsun ve sade, şekilsiz bir gevrek alıyorsun. Bu garip."

Bir kutu limonlu keke uzanırken sordum.
"Sen niye bir şey almıyorsun?"

"Mimi... istediğimi almama izin vermiyor?"

Hafifçe gülümseyerek omuzlarımı düşürdüm.
"Sen kendi kendine karar verebilirsin. Çocuk gibi sızlanacağına gidip ne istiyorsan alsana."

"Emin misin?"

Duraksayıp ona döndüm.
"Ne almak istiyorsun?"

Changgu ellerini birleştirip kaldırdı.
"Birazcık... azıcık alkol lütfen."

"Hayır."

Cevabım öyle ani ve net çıkmıştı ki Changgu hızla ellerini indirdi.

"Jiho sadece bir tane hem ne olacak sarhoş bile olmayız."

Arkamı dönüp raflardan birkaç çikolata aldım aslında bu çikolatalardan nefret ederdim.
Birkaç tane daha elime doldurduğumda Changgu yanıma yaklaştı.

Good Night Hoseok | Hoseok Where stories live. Discover now