ᴍʏ ᴛʀᴜᴇ ʜᴇᴀʀᴛ

2.5K 293 247
                                    

Şimdi perdeleri kapatın, çok uzaklara gideceğiz.
Tüm herkese mutsuzluk şarkısını söyleyip geri döneceğiz.

Bazen içinizde büyük bir yumru oluşur. Yutkunursunuz ama o takılmış bir lokmadır ve kolaylıkla gitmez.
Su içsem geçer miydi? Kendimi  cimciklesem uyanır mıydım?
Veya çok uzaklara kaçsam geçer miydi?

Bugünden itibaren sanki bileklerime, kollarıma kırmızı ipler bağlanmıştı ve her ipin ucunu tanımadığım insanlar tutuyordu.

Şimdiden çekelenmekten yorulmuş ve sıkılmıştım. Bayık bakan gözlerim kapanacağının sinyallerini veriyordu.
Bu muhteşem okul gününü bu halde nasıl bitirecektim.

O kadar kötüydüm ki ara sıra başım dönüyor, midem başıma eşlik ediyor ve gözlerim sulanıyordu.

Mimi teneffüs zili çaldığında ayağa kalkıp eteğini düzeltti.
"Otur otur bir yerlerim acıdı. Hadi biraz gezinelim."

Ellerime bakıyor elimdeki yarayla oynuyordum. Açıkcası hiçbir yere gitmek istemiyordum. Hatta mümkünse görünmez olmak istiyordum.

"Dünyadan Jiho'ya tepki verelim. Hayatta mıyız belli edelim."

Yüzüme doğru eğildiğinde saklanmak için başımı biraz daha eğdim. Kısa bir bekleyişin ardından Mimi bir sorun olduğu fark etmişti.

"Bir dakika. Sen iyi değilsin ve bu bir şaka değil."

Mimi kalktığı sıraya geri çökerken ilgi istediğim son şeydi. Ben sadece yalnız kalmak istiyordum.

"Jiho hadi söyle bana bir şey mi oldu?"

Kafamı iki yana salladım. Konuşursam ağlardım. Ve boğazımda bir aç ayın toplaması olan bugünün hıçkırığı vardı.
Elimi yüzüme götürdüğümde Mimi gelen gözyaşlarımı önceden anlamış gibi bana sarıldı.

Yüzüm Mimi'nin omzunda kayboldu ve sessiz birkaç yaş ceketine damlamaya başladı. Mimi ise yüzümü saklamama yardım ediyor bastırmaya çalıştığım iç çekişlerimi görmezden geliyordu.

Ağlamaktan ne kadar nefret ettiğimi biliyordu Mimi. Ağladığım nadir zamanlarda da hep benden uzağa giderdi. Çünkü ağlarken görünmez olmak istediğimi bilirdi.

Bir süre öylece ağlamış söyleyemediklerimi, içimdeki çığlıkları sessizce dışarı çıkarmıştım.

Şu an gözlerimin kızardığına ağlak bir bebek gibi gözüktüğüme emindim. Ve beyaz tenim bana hiç yardımcı olmuyordu.

Mimi bir peçete uzattı ve bunu yaparken hiç konuşmadı. Acaba neye ağladığımı düşünüyordu.

Elimdeki peçeteyi gözlerime bastırıp biraz bekledim sanırım bugün okulda duramayacaktım. Eve gitmek istiyordum. Sadece eve gitmek ve uzunca bir süre düşünmek.

Kafamı kaldırmadan konuştum.
"Eve gitmek istiyorum Mimi."

Mimi anlayışla bileğime dokundu. "Tamam senin için izin kağıdı almamı ister misin?"
Sesi şevkat doluydu ve bu beni daha çok üzüyordu.

Kafamı iki yana salladım.
"Ben kendim isterim."

Kitaplarımı etrafıma bakınmadan çantama tıktım Mimi'de yardım etmiş kabanımı getirmişti.
Ona teneffüsünü benimle harcamamasını Arin'in yanına gitmesini tembih ettim. Başta mızmızlanmış daha sonra üstüme gelmemek için kabul etmişti.

Good Night Hoseok | Hoseok Onde histórias criam vida. Descubra agora