sᴛʀᴏɴɢ ʀᴇᴀsᴏɴ

2.4K 281 226
                                    

Kalenin etrafını koruyor balkabakları.
Prens kulede kapalı.
Prenses onu kurtarmak için
kesinlikle bir sarmaşık bulmalı




"İşte bu Cadillac Eldorado."

Yaşlı adam gözlüklerini düzelterek açık mavi arabayı çıkartıp tezgaha koydu.

"1957 Chevy Bel Air Coupe."
Başka bir tane araba daha çıkararak devam etti.
"Ve bu da 1931 Buick."

Tereddütle kafamı salladım söylediği isimlerden zerre kadar bir şey anlamıyordum.

Neredeyse 10 dakikadan beri karşımdaki yaşlı adam kutulardan arabalar çıkarıyor ve garip garip isimler söylüyordu.

"Şey efendim.."

"Bekle Ferrari 275 GTB'yi görene kadar bekle ve de Mercedes Benz 540k."

Gülümsemeye çalıştım yaşlı adama bir an önce bunlar hakkında bir fikrim olmadığını söylemem lazımdı. Boşu boşuna kendini yoruyordu.

Arabalar hakkındaki bilgim futbolla aynıydı. Yani rezildi. Bu iki şey bana o kadar uzaktı ki futbol hakkında sadece topun kaleye girince gol olduğunu biliyordum.

Modelleri sayan yaşlı adamı ellerimi kaldırıp durdurdum.

"Ahh şey aslında ben bu saydığınız isimlerden pek bir şey anlamıyorum."

Adam nefesini verdi ve ellerini arabalardan çekip tezgaha dayadı.

"Peki küçük hanım o zaman size nasıl yardımcı olabilirim, bana antika oyuncak araba istediğinizi söylediniz."

Evet söylemiştim ama gidip antika arabaların ceddini saymasını istememiştim. Sadece bana güzellerinden bir tane vermesini istemiştim.

"Evet haklısınız bende bu konuda biraz sıkıntıdayım arkadaşım..."

Arkadaş. Hoseok benim arkadaşım mıydı?

Evet saçmaladığımı biliyordum daha dün o çocuk beni tehdit etmişti. Şimdi ise ona sözde doğum günü hediyesi alıyordum.

Bir dondurma yedik diye bu samimiyeti nereden çıkarmıştım.

Aslında bunu bir yerden çıkarmamıştım. Sadece içimden gelmişti. İçimden çok derin bir yerlerden.

"Arkadaşım böyle arabalardan hoşlanıyor ve ben ona bir tane almak istiyorum."

Yaşlı adam gözlüklerini iyice aşağı indirip bıyıklarının altından tebessüm etti.
Bu gereksiz tebessüm elimle paltomun eteklerini sıkmama sebep olmuştu.

"Anladım değerli bir arkadaşa değerli bir hediye almak istiyorsun demek."
Parmağını bana çevirip şıklattı.
"Ve hiçbir şey bilmiyorsun."

Gülümseyip onun taklidini yaparak parmağımı şıklattım.
"Aynen öyle yani kısmen."

Yaşlı adam önlüğünü çekeleyip bir rafa uzandı.
"Bu devirde böyle şeylerden hoşlanan liseliler görmek garip."

Onu onaylarcasına sessizce kafamı salladım. Bu devirde bir liseliye göre garipti genelde herkes gerçeğiyle ilgilenirdi. Antika oyuncağıyla değil.
Sanırım Hoseok garipti hayır hayır o özel bir çocuktu.

Rafları karıştıran yaşlı adam kafasını bana çevirdi.

"Şu özel arkadaşının zevki hoşmuş onunla tanışmak isterdim belki araba isimlerini duyunca suratıma balık gibi bakmaz ha."

Good Night Hoseok | Hoseok Where stories live. Discover now