ᴍᴏᴏɴʟɪɢʜᴛ

3K 328 299
                                    

Kağıttan uçaklarımın hepsini camdan dışarı yolladım.
Camın altında su birikintisi olduğunu fark edemeyecek kadar aptaldım.


Aslında hayat denilen ince, bir o kadar da keskin çizgi sandığımızdan dahq garipti belki de.

Kısa kollu giydiğimiz güzel güneşli günlerde önümüze yağmuru çıkarabilir.

Mutsuzken izlediğiniz çizgi filmin saçma bir bölümünde sizi ağlatabilir.

Karşınıza yollarınızın kesişmesine ihtimal dahi vermediğiniz garip gamzeli bir çocuk çıkarabilir.

Başınıza bütün kötülükleri getirdiğini düşündüğünüz kızıl saçlı bir kızı karşınıza oturtup brokoli yedirtebilirdi.

Garip bir o kadar da komik.

Bu akşam yüzümde mimik nâmına biraz bile kıpırdanma yoktu. Birkaç hafta öncesine kadar küçük şeylere gülüp eğlenir, kendi çapımda üstün derecede normal ve basit hayatımda mutlu olmaya çalışırdım.

Şimdi ise Hoseok'u, Soojin'i, arkadaşlarımı, annemi, babamı, herkesi bir kenara bırakıp uyuyan güzelin yanına yatmak ve bir daha uyanmamak istiyordum.

Tabağımdaki yeşil ve şu anda bulunduğumuz ortam kadar gereksiz olan brokoliyi ikiye böldüm.
Ağzıma atmak yerine onu çatalımla tabakta gezdiriyordum.

Annem ev sahipliğinin vermiş olduğu kibarlıkla konuştu.
"Soojin biraz daha sebze almak ister misin tatlım."

Çatalımla böldüğüm iki brokoli parçasınıda bir çırpıda ağzıma attım. Maksat ağzımı doldurmak ve bana bir soru yöneltilmesine engel olmaktı.

Soojin fön çekilmemiş fakat kuaförden çıktığını düşündüren güzel parlak şaçlarını geriye attı.

"Teşekkürler bu aralar kiloma dikkat ediyorum. Tombul yanaklarım olsun istemem."

Cümlesine nokta bile koymadan kafasını bana çevirip önce yüzüme daha sonra brokoli dolu yanaklarıma baktı.

Ağzımdaki brokoliler ve ben Soojin'in iğneleyici hakaretiyle durmuştuk.
Gözüm istemsizce seyirdiğinde bir şeyler söylemek istiyordum. Ağzımda birkaç hakaret yuvarlanıp duruyor fakat dışarı çıkamıyordu.

İstesemde çıkaramazdım. Annem bu gece, okulda olanlarla ilgili bir konu hakkında konuşmamamı binlerce kez tembihlemiş Soojin'in bu konuda çok hassas olabileceğini söyleyip durmuştu.

Kendimin de hassas olduğu bir konuyu zaten açamazdım. Fakat annem bunu bilmiyor, kızının etrafını sarmış kara bulutları dağıtmak yerine Soojin'in gökkuşağını koruyordu.

Sonunda brokoliyi zorla yuttuğumda çatalı tabağımın kenarına bıraktım.

Masa oldukça neşeliydi. Ortada bir muhabbet dönüyor Soojin dahil herkes o muhabbetin içinde eğleniyordu. Bense defterin kopuk yaprağı gibiydim.
Kenarda ve kopuk.

Sandalyemde geri yaslanıp çatalımın ucuyla oynamaya başladım. Bu geceyi atlattıktan sonra endişe ettiğim diğer konulara geçecektim.
Soojin ise bu geceyi atlatmama yardımcı olmayacak gibiydi.

Elindeki içeceği masaya bırakarak bana döndü. Masadaki diğer konuşmadan çıkış yapmıştı.

Bana bakışları zorlamaydı ve samimiyetten oldukça uzaktı.
"Jiho bu akşam hiç konuşmuyorsun?"
Kaşlarını çattı ve yüzünü şaşırmış bir ifade bürüdü.
"Yoksa kiloyla ilgili söylediklerime mi takıldın?"

Good Night Hoseok | Hoseok Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin