"Efendim canım" dedi. Yüzünde yine her sabah ki gülümsemesi vardı.

"Bu gün bir kafeye gidelim mi ? " dedim. Kafede Zeynep e olanları anlatırdım.

"Ah Zemheri bu gün çok yorgunum. Başka zaman gitsek olur mu ? " dedi. Sesi istemediğini belli ediyordu.

Başımı tamam dercesine salladım. Başımın çaresine bakacaktım artık.

~~~~

Son saate gelene kadar kendimi derse vermeye çalıştım. Son saat dersin boş olduğunu öğrenmemse beni rahatlatmıştı.

Eda ve Zeynebe baktım. Öğleden bu yana sürekli konuşuyorlardı. Sabah Eda ve arkadaşları nın bir yere gideceğini duymuştum. Üstüne bir de Zeyneple sürekli konuşması kafamda bir şeyler kurmamı sağlıyordu.

Düşüncelerim saçmalaştığını düşünüp , onlara bakmayı bıraktım.

Kısa bir sürenin ardından Zeynep yanıma gelip çantasını aldı.

"Canım ben eve gidiyorum. Ders zaten boş" dedi.

Kaşlarımı istemsiz çattım.

"Sen boş derslerde eve gitmezsin ki ? Okulda kalıp ders çalışırsın" dedim. Zeynep in huylarini iyi bilen biriydim ve bu yaptığı ben de onu sorgulama isteyi uyandırıyordu.

Zeynep sağa sola bakıp güldü. Bu mutluluktan bir gülüş değildi. Bu Zeynepin yalan söylediği ya da söyleyeceği zaman istemsiz verdiği bir tepkiydi.

Bu daha fazla canımı sıkmaya başladı. Şeytan kulağıma usul usul fısıldayıp , zihnime fitne tohumları ekiyordu.

"Zeynep bir sorun mu var ? " dedim. Çatık kaşlarla ona bakarken.

"Yok hayır. Sadece eve gidip dinlenicem" dedi. Konuşurken gözlerime bakmıyordu. Emindim artık yalan söylüyordu.

Üstüne gitmedim. Ben de son saate kalmaktan vaz geçip okuldan çıktım. Burak Beyle buluşa bilirdim. Ne kadar çabuk o kadar iyiydi.

Burak Beye mesaj attıp , konum atmasını rica etmiştim. Çok bekletmeden de atmıştı.

Kafeye gidene kadar zihnimde Zeynep vardı. İçim den bir ses onun Eda ve arkadaşlarıyla buluşucağını söylüyordu. Ama ben bu sesi susturmaya çabalıyordum. Sadece benim kuruntumdu.

Bana yorgun olduğunu söylemişti. Evine gidip dinlenecekti alt tarafı.

Başımı kaldırıp Cafe ye baktım. Dışardan göründüğü kadarıyla insanın içini ısıtan bir yerdi.

Kapıyı açıp içeri girince , dışardan göründüğünden daha güzel olduğunu fark ettim.

Rengarenk masalar ve sandalyelerle döşenmişti. Duvarlar açık bir maviye boyanmış, üstüne bulut , güneş, kuş resimleri çizilmişti. Boş olan kısımda da aynalar ve tatlı tablolar vardı. İnsanı içine çeken bir yerdi doğrusu.

Bu renkler benim karanlığıma fazla tezat düşüyordu. Ama yine de hoşuma gitmişti.

Gidip renkli masalardan birine oturdum. İstemsiz bir gerginlik vardı üstümde.

Kafamda beynimi kemiren onca düşünce artık beni bitiriyordu.

Ya o da evlenmek istiyorsa , ya onu ikna edemezsem. Ne yapacaktım ? Babamı asla ikna edemiyordum. Hâkeza annemi de.

Ben düşüncelerimle savaşa girmişken, sandalyenin çekilmesiyle bu savaşa bir süreliğine ara vermiştim.

Burak Bey karşımda takım elbisesi ile yorgun bir hal de bana bakıyordu.

ZEMHERİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now