#27 - Çöken Omuzlar

Start from the beginning
                                    

"Bence sen de benimle inatlaşmaman gerektiğini öğrenmelisin. Yoksa sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın."

"Yapma ya," dedi, alayla. "Ne yaparsın."

"Yapınca görürsün," dedim, başımı dikleştirirken.

Burun buruna olduğumuz halde kavga etmemiz ne derece normaldi, emin değildim. Gerçi normal bir davranışımızın olduğundan da emin değildim ya, neyse.

"Yapsana," dedi, kararlılıkla. "Ne yapacaksan yap da görelim. Hadi yap."

O beni kışkırtmaya devam ederken neden yaptığımı bilmeden gözlerimi dudaklarına indirdim. En ufak bir boyaya ihtiyaç duymadığını bas bas bağıran dolgun dudakları, fazla iştah açıcı gelmişti birden.

Aklımdan geçen düşüncelerle hafifçe yutkunduğum sırada, tekrar gözlerine çıkardım gözlerimi. Birden sakinleşivermişti mavileri. Biraz önceki gibi ateş saçmıyordu, sanki meraklı bir hali vardı. Sorguluyordu sanırım. Bir sonraki hamlemi, aklımdan geçenleri sorguluyordu.

Gözlerim tekrar dudaklarına kaydığında, artık onun mavilerinin de gözlerime bakmadığını fark ettim. O da benim dudaklarıma bakıyordu şimdi.

Bir kez daha yutkunduktan sonra başımı hafifçe ona doğru eğerek burunlarımızın birbirlerine temas etmelerine neden oldum.

"Şlak!"

Enseme aldığım öldürücü olmayan ama canımı fazlasıyla yakan darbe sonrasında gördüğüm rüya sonlanırken, ne olduğunu anlayamamış olmanın verdiği şaşkınlıkla kafamı hızla kaldırdım ve etrafa baktım.

Uyku mahmuru gözlerim her şeyi bulanık görürken hala gördüğüm rüyanın etkisinde olduğumun farkındaydım. O gün yaptığım şey olur olmadık zamanlarda aklıma gelip duruyor, bu da yetmezmiş gibi rüyalarıma giriyordu. Derdim büyüktü.

Derdim çok büyüktü.

"Oğlum kış uykusuna mı yattınız anasını satayım ya? Uyanmak nedir bilmiyorsunuz ulan!"

Feza'nın söylenmelerine cevap vermeye gerek duymazken ellerimi yüzüme götürdüm ve gözlerimi ovuşturdum. Hala açılmış sayılmazdım.

"Burada sizden ala ayı mı var da kış uykusuna yatan biz olalım," diye ters ters konuştu Gökay. Kafamı çevirip ona baktığımda benden bir farkının olmadığını gördüm. Anlaşılan o da benim gibi suikasta kurban gitmişti.

Elimi enseme atarak acıyan yeri ovalarken gözlerimi tepemizde dikilen Feza'ya çevirdim.

"Harbiden ayısınız ulan. İnsan böyle mi uyandırılır?"

"Ne yapsaydık?" diyerek gözlerini kıstı Kamer. Gökay'ın diğer tarafında duruyordu. Muhtemelen Feza bana, o da Gökay'a geçirmişti. "Öperek mi uyandırsaydık sizi?"

Gözlerimi devirdim. Cevap vermeye tenezzül bile etmedim lakin Gökay dangalağı boş durmadı ve biraz önce acıyla suratını buruşturan o değilmişçesine sırıttı.

"Bana uyardı."

Gökay'a ters ters baktıktan sonra önüme döndüm. Gözlerim benden bağımsız bir şekilde etrafı tararken "Mert nerede?" diye sordum.

"Tuvalete gitti. Otoparkta buluşacağız, hadi yürüyün."

Kamer'le Feza bizi beklemeden amfinin çıkışına doğru ilerlemeye başlarken ayağa kalktım ve hala gözlerini açık tutmakta zorlanan Gökay'ın yanına gittim. Elimle kolunu iteleyip "Hadi yürü de gidelim," dediğimde kafasını yavaşça kaldırıp bana baktı.

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıWhere stories live. Discover now