Çok sessizdi

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Çok sessizdi. Bir an da yığılmış, hastaneye gidene kadar açılmamıştı gözleri. Güçlü bünyesine inandığı için öleceğini bir kere bile düşünmemişti ama şimdi doktorun dedikleri bir tokat gibi yüzüne çarpmış, aklına getirmek istemediği şeyleri düşünür olmuştu. Baran'ın başına gelenler onun suçuydu. Doğrusu Ahu'yu suçlasa da arkadaşlarına yeterli bilgiyi vermemiş, birinin yaralanmasına sebep olmuştu. Tek başıma olsaydım gibi düşüncelerle de başkasına kabahat arayamazdı. 

"Böyle olsun istemezdim."

Başını sert bir şekilde ona çevirdi. Gözlerindeki öfkeli bakış yaralayabilseydi eğer Ahu hiç şansı olmadığını biliyordu. Bir şey söylememek için kendini zor tutan Barış sinirliydi. Ama susmayacaktı.

"Neden buradasın?"

"Suçlu hissediyorum."

"Gerçekten neden buradasın? Neden işime burnunu soktun, kimle çalışıyorsun?"

"Ya da neden gittin?" diye devam etti Ahu. Barış'ın başını sağa sola sallamasını izledi. Aradığı cevapları alamayacakmış gibi hissediyordu. 

"O beni hiç ilgilendirmiyor. Andrew ile ne derdin var?"

"Bunu sana söyleme yetkim yok."

Barış alaycı bir tebessüm etti. "Güzel. Şimdi ne yapacaksın peki?"

"Bak bir şey yapmayacağım tamam mı? Sadece Baran'ı görmeye geldim bu kadar. Zaten şu durumda yapacak bir şeyim de yok. Andrew gitti, herkes beni gördü."

"Patronuna hesap vermek zorundasın biliyorsun."

"Barış bunu yapma. Ne söyleyeceksen söyle."

"Ne söylemek istiyorum biliyor musun? Defol. Senin yüzünden o adamdan hiçbir şey öğrenemedim. Buraya geldiğimde elimde ne varsa onunla kaldım. Hiçbir kazancım yok daha da ötesi kaybım var. "

"Arkadaşın için üzgünüm ama ben bana verileni yapmakla görevliydim. Elimden daha fazlası gelmezdi. Benim de sizin yüzünüzden işlerim ters gitti. O adamı almak zorundaydım ama bir bakıyorum ki sen işin içindesin."

"Defol."

"Gitmiyorum."

Barış öyle mi dercesine baktı. Onu kolundan tuttuğu gibi önce koridora sonrada alt kata indirdi ve dışarı çıkardı. Sabaha karşı hava buz gibiydi ve soğuktu. Ahu ona direnmemiş dışarı çıkmıştı. 

"Bu adamla ilgili bilmem gereken ne varsa söyle, sonra da hangi delikten çıktıysan oraya geri dön."

"Bildiklerinden daha fazlası yok. Ama bilmediğin şey, Hayri Gencer'i sana bırakıyorum. Andrew benim. Onun peşini bırak."

"Başka bir şey?" dedi sinirle. Bu kadın alay mı ediyordu onunla. Altı yıl aradan sonra bile hiç değişmemişti. Aynı başına buyruk, bildiğini okuyan ve güvensiz. 

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora