[17]...istihare...

Mulai dari awal
                                    

Bu güzel fikir için teşekkür edip camiden eve doğru yola çıktım. Yolda pastahaneye giderken biraz da çikolata aldım. Zorlu bir akşam ve gece beni bekliyordu.

(...)

Akşama doğru eve geldiğimde selam verip evde olanların halini sordum. Annem el isareti ederek beni yanına çağırdı o yüzden yanına gidip oturdum.

"Sare Kadriye ile konuştum. Hureyre'nin bir yakını oluyor kendisi. Her kim onun hakkında iyi şeyler derse doğruyu söylermiş. Yani oğlan hakkında hep iyi şeyler söyledi sadece bir tek şeye değindi..."

Nefesimi tuttum...

"Çok fazla sabırlı bir insanmış. En kötü durumlarda bile aşırı sabır sahibi olabiliyor muş."

Bana gülümseyip duruyordu, bende ona karşılık veriyordum.

"Anne! Bende şimdi hızlı sinirleniyor muş gibi birşey gelecek sandım. Sinir şeytandan sabır Hz. Eyyub aleyhisselâmdan."

Birlike Rukiye teyzeden gelecek olan mesajı bekledik derken babam eve geldi.

"Selamun aleykum"

"Ve aleykum selam wa rahmatullahi ve barakatuhu"

Odasına giderken izledik. O sırada telefonum bir ses verdi ve bakışımın anneme kaymasına sebep oldu. Alaycı bir şekilde ellerini birbirine ovuşturarak bana baktı, fırsat bu fırsat mesajı okudum.

Sabırla mesajı okumaya çalıştım ama gözlerim sanki herşeyi bir an önce okuyup bitirmek istiyordu. Sonuca ulaşmak için.

"Sare kızım kadınların çoğunluğu Hureyre hakkında iyi şeyler söylediler. Allah ondan razı olsun. Ama bazıları da sigara içtiğini söyledi. Sigara konusuna kadar herşey iyi bir çocuk olduğuna işaret ediyor. Merak etme tabiki senin ismin anılmadı."

Teşekkür edip telefonu kenara koydum.

"Allah hakkında hayırlısını versin kızım."

Babam ve anneme eşlik ederek dedi

"Amin."

Anneme bakıp da

"Canım bana bir bardak çay getirebilir misin? Doldurmayı unuttum."

Annem başını salladı ve kalktı. Gittiğinde babam bana baktı

"Sare, birşeyler öğrendin mi?"

"Evet, baba. Herşey positiv gibi duruyor."

"Tamam."

Sonrasında tekrar ekledi

"Ah doğru ya, bende birkaç arkadaştan soruşturdum, hakkında ne düşündüklerini vesaire. Onlarda iyi şeyler söylemiş. Sadece Suat oğlanın sigara içtiğini söylemiş."

Şaşkınlıkla babama baktım, bunu ilk defa duymadığını anlamış gibi ne söyleyeceğimi bekledi

"Camide de bir kadın aynısını söyledi."

"Hmm."

Sakalında parmaklarını dolaştırdıktan sonra başını salladı.

"Görünüşe göre şimdiden sonrasını kendisine sorup öğrenmen gerekiyor. En iyisi buluşup konuşmak. Bir şekilde tanışmanız gerekiyor."

Utanarak onayladım ve odama geçtim. Akşamın son saatlerini birkaç rapor yazıp yükleyerek geçirdim.

(...)

Günler geçmiş ve babam Hureyre'nin babasıyla görüşmüştü. Bir buluşma günü belirlenip bir kafede olması gerektiği konusunda hemfikirdik.

Hureyre kız kardeşi Amineyle gelecekti, böylece masada da yanlız kalmış olmayacaktık.

Bunu Peygamber efendimiz aleyhisselatu vesselam'ın şu hadisi şerifinden dolayı yaptıklarının bilincindeydim:

🥀Sakın bir erkek, yanında mahremi olmadıkça yabancı bir kadınla yalnız kalmasın.🥀
🍀Müslim Hacc 424, (1341)🍀

(...)

O gün gelmişti. Bugün buluşacaktık. Son günlerde benim için önemli olan, bilmek istediğim konuları not aldım ki zamanı gelince sormak için.
Bir elbise giyip üzerine dış giyim olarak bol bir ferace giydim.

Eşarbımıda her zamanki gibi bol ve siyah bağlamıştım. Anahtarımı alıp babamdan bir selamla ayrıldım, annem arka odada Kur-an okuyordu. Kafe'nin önünde park edip sorularımı tekrar gözden geçirdim. Allah'a bana güç kuvvet verip dilimin bağını çözmesi için dua ettim. Utancımdan masanın altına kaçmamak için.


İnip çantamı aldıktan sonra yavaş yavaş, sanki ağır çekim miş gibi yürüdüm. Sağ ayağımla girip derin bir nefes aldım. Son duamı edip başımı nerede olduklarını girmek için kaldırdım. Bir masada Amineyi görünce sevinip rahatlar gibi oldum ama sonra Hureyre'nin başının arkasını görünce sevincim yerini karnımda hafif bir kasılmaya bıraktı. Durup her ne kadar garip de görünmüş olursa olsun kendimi tekrar zihinsel olarak gülmemeye ve ciddi kalmaya hazırlayıp masaya geçtim.


Kısaca konuya sadık kalmak adına kendime çeki düzen verdim.

"Essalamu aleykum."

Amineye baktım öncelikle ama sonra Hureyre'ye doğru baktım. Onunla karşılaştığımdan bugüne bile isteye yüzüne ikinci bakışımıdı.

Gözleri açık kahve rengiydi sanki biraz yeşil bir havası var gibiydi. Saçları koyu sarı açık kahve rengi arasıydı. Kaşları sanki biraz kalkmıştı ama bu da muhtemelen şaşkınlıktan olmalıydı. Toplamda yüzü bakımsız görünmüyor ve hafifte elmacık kemikleri belirgin bir insandı.

"Ve aleykum selam."

Selamımı önce Hureyre sonra Amine aldı. Amine ayağa kalkıp sarıldıktan sonra oturduk, ve doğrusu Amine'nin hiç gülmemesi, aksine ciddi kalıp yerine oturması beni şaşırtmıştı. Sanki yorumlayamadığım bir yüz ifadesi takınmıştı.

"Nasılsın?"

Hafif başımı eğerek cevap verdim

"Elhamdulillah. Sen?"

"Elhamdulillah."

Bizim yerimize sessizlik soru sorup cevapsız bırakırken Amine sakin bir ses tonuyla sessizliği kovar gibi konuştu

"Sare abla, sen çalışıyorsun değil mi?"

"Evet. Gazetecilik yani daha çok muhabirlik okudum. O yüzden bir gazete için çalışıyorum. "

Benimde hakkında konuşmak istediğim bir konu olduğu için susup bir tepki gelmesini bekledim...
.
.
[Devamı geliyor]
.
.
Taşınma sürecine girdiğimiz için gecikti ama tabiki bu bir bahane olamaz...ne diyelim anca helallik isteyebilirz takdir sizin...
Selamun aleyküm.

Ahiret eşim ol...(Bitti - Düzenleniyor)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang