Yatakta  aramızda  mesafe  kalacak  şekilde  oturdu. Sırtını  başlığa  yaslayıp  beni  izlemeye  başladı. Bu çok  rahatsız  ediciydi.
"Beni  izlediğin  sürece  yiyemeyeceğimi  bilmen  lazım ! " dedim  başımı  ona  çevirerek. Kaşlarını  hafif  çattı.
"Biri  beni  izlerken  yemek  yiyemiyorum" dedim , açıklama  gereği  duyarak. Çatılan  kaşları  düzeldi  ve  dudağının  sol  tarafı  yanaklarına  doğru  çekildi.

Başını  önüne  çevirdi. İri  ve  yapılı  kollarını  önünde  kavuşturdu.
İstemsiz  gülümsemeler'im  yine  yüzümde  yer  edindi. Elime  aldığım  ekmeğe  reçel  sürdüm.
Elimdeki  ekmeği  önüne  uzattım. Bir  ekmeğe,  bir de bana  değdi  elaları. Ben  yerken  onun  öyle  durması  rahatsız  etmişti ! Elimdeki  ekmeği  aldı  ve  bir  ısırık  aldı.  Ben de önümdekileri yemeye  devam  ettim.

Bu  adam  beni  kötü  etkiliyordu ! Ben  bu kadar  sakin  bir  kız  değildim  hiçbir  zaman. Şimdi  benim  inadımı  konuşturup  bu  kahvaltıyı  etmemem  gerekiyordu  yada  beni  bırakmadığı  ve  evine  getirdiği  için  onunla  kavga  edip , bu  evi  onun  başına  yıkmam  gerekiyordu. Asili'mi  ona  göstermem gerekliydi. Ama  hiç  birini  yapmıyordum.

Daldığım  düşüncelerden , onun  sesi  çekip  çıkardı  beni.
"Kahvaltını  ettiysen  ilaçlarını da iç" dedi. Gözleri  üstümdeydi.

"İlaca  gerek  yok. İyiyim  ben" dedim. İlaçlardan  nefret  ediyordum ! Komodinin  çekmecesini  açtı. 

İçinden  yeşil  bir  eczane  poşeti  çıkardı. Elindeki  poşeti  almam  için  uzattı.
"İç" dedi. Tek  kaşını  kaldırarak.
Oflayarak  elindeki  ilacı  aldım. Tepside  duran  meyve  suyuyla  ilaçları  içtim. Yüzümü  buluşturdum.
"Çocuk  gibisin" dedi , alaylı   bir  sesle. Ters  ters  baktım  yüzüne.
"Çocuk  gibi  değilim. Sadece  ilaçları  sevmem" dedim.

Dizimin  üstündeki  tepsiyi  komodinin  üstüne  koyup  yataktan  kalktım. Annem  uyanmış  olmalıydı. Hemen  onu  arayıp  bir  şekilde  ona  olanları  anlatmam  lazımdı.
Siyah  çift  kişilik  dolabın  yanın da  duran  çantamı  aldım. Hızla  içinden  telefonumu  çıkardım. Telefonun  ekran  kilidini  açınca , gözlerim  fal taşı  gibi  açıldı. Annemden  otuz  cevapsız  arama , Zeynep  elli  cevapsız  arama  ve  atmış  mesaj  vardı.

Annem  beni  bu  sefer  kesin  öldürecekti. Hızla  Zeynep'i  aradım. Üçüncü  çalış da , uyku  mahmuru  sesiyle  konuştu.
"Alo" dedi  kısık  sesiyle.
"Zeynep  benim  Zemheri" dedim.
"Zemheri !  Neredesin  sen ? Neden  telefonlarımı  açmadın ? Senin  için  ne kadar  endişelendim  haberin  var mı ? Okuldan da  koşarak  çıkıp  gitmişsin !" Dedi , Zeynep  arka  arkaya  sorularını  sıralayarak
"Zeynep ! Sakin  ol  lütfen. Ben  iyiyim. Sana  her şeyi  anlatacağım. Ama  büyük  bir  sorunum  var. Annem !" dedim.

Annemden  bahsedemezdim  bu  adamın  yanında. Zeynep  zaten  annemi  tanıyordu.
"Ceylin Teyze  beni  aradı. Seni  defalarca  aradığını  ama  açmadığını  söyledi. Ben de  kütüphaneden  kitap  alıp  teslim  etmemiz  gereken  bir  ödev  için  bize  geleceğini , işimizin  çok  uzun  süreceğini, ödevi  teslim   etmek   için  sabaha  kadar  çalışacağımızı söyledim. Bizde  kalman  içinde  emri vaki  yaptım. Telefonunu  sessize  aldığın  için  duymamıştır  falan  dedim. Dün  gece  defalarca  aradı  hepsini  bir  şekilde  geçiştirdim. En  sonunda , uyuya   kaldı  o  sizi  sabah  arar  dedim" dedi , nefes   nefese  konuşarak.

Zeynep  yalandan  nefret  ederdi  ama  benim  için  yalan  söylemek  zorunda  kalmıştı. Bazen  okulun  bitmesine  rağmen  eve  gitmezdim. Zeynep'de  bunu  bildiği  için  hep  idare  ederdi  beni.

ZEMHERİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin