"Dur!"

Elimle dur işareti yapıp ayağa fırladım. Sakin olmaya çalışıyordum ama bir türlü olamıyordum.

"Amine...lütfen bana bu isteğin hakkında abinle de görüştüğünü söyleme."

Neredeyse belli olmayacak gibi onayladı. Ben ise nefesimi hızlıca içime çektim. Olamazdı böyle birşey.

"Amine. Unut bunların hepsini. İnsanlar birbirlerini sevdikleri için evlenir ya da bir oğlan bir kızı beğendiği için ailesinden rıza bekler, önce sorar. Bu şekilde olmaz...şimdi sanki ben seni ikna etmişim de sende abinin aklına beni sokmaya çalışıyormuşsun gibi oldu."

"Neee?"

Şaşkınlıkla bana baktı ve o da ayağa fırladı.

"Ciddi olamazsın, değil mi?  Gerçekten mi? İstemediğini dümdüz söylesene. Neden böyle birşey söylemek zorundasın ki? Bunun konuyla bir alakası yok-"

"Amine. Önce seninle tanışıyoruz.  Sonra sana birşeyler öğretiyorum ve bir anda sen abine gidip ona benimle evlenmesini söylüyorsun...bu..."

"Bu tamamen normal Sare abla. Sence iki ayrı ülkelerden evlenen insanlar nasıl evleniyor? Akrabalar,  yakınlar biraraya geliyor ve tanışmalarını istiyor."

"Ama evlilik başkalarının kararı değildir."

"İşte tam bu yüzden sizin konuşmanızı istiyorum ya."

"Ne diyorsun sen Amine? Bu çocuk oyuncağı değil ki. Bizi buna zorluyorsun."

"Hayır, seni belki, evet."

Ona sorgulayıcı bakışlar attım...bu demek oluyor ki...

"Evet, abim sadece benimle olan irtibatı bırakmandan endişe ediyor. Yoksa sende razı olsan teklifi sunacak."

Yüzünün her detayını inceledim sonra camdan dışarıya diktim bakışlarımı. Bu anın imtihanım olduğunu anlayarak sakin kalmaya çalışıyordum.

"Amine. Bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum tamam mı?"

İncindiği besbelliydi ama sonuç olarak başını sallayıp onayladı. Tam ağzını açtı, birşey söyleyecek gibi oldu ama sonra tekrar söze girdi

"Seni kırmak istemedim. Ben sadece ailemizin bir parçası olmanı istedim...bir abla gibi...ve abim için Cennet sebebi...tıpkı beni değiştirdiğin gibi."

Bu son cümleden sonra kalkıp mescitten cıktı. Zaten kısa süre sonra bende bir sonraki vakit namazına kadar sandalyede öylece oturdum. Masaya bakarak sadece şunu düşünüyordum; yüzünü bile hatırlamıyordum o oğlanın. Bir türlü anlayamıyordum, hakikaten oğlan mı kendiliğinden teklif sunmak istemişti yoksa Amine mı zorlamıştı, beni de zorladığı gibi.

(...)

Birkaç hafta geçmişti son görüşmemizin üzerinden. Amine mesaj atmamış ve görüşmemişti benimle. Ben ise onu arayacak kadar toparlayamamıştım. Sanki camide söylediği gibiydi.

Düşünceler içerisinde iş için bir haber yazıyordum. Evet, bir iş bulmuştum, baya uzaktaydı ama buna nazaran istediğim gibi işe gidebiliyordum.
Nasıl istersem öyle giyinebiliyordum.

Telefonum çaldığında yorgun bir ses tonuyla cevap verdim

"S-sare abla?"

Hemen yattığım yerden kalkıp kulak verdim. Bütün yorgunluğum uçup gitmiş gibiydi

"Selamun aleykum."

"Ve aleykum selam. N-ne yapıyorsun şuan?"

"Hiç, ben...ben çalışıyordum. Sen ne yapıyorsun?"

Nefesini verip ardından öksürdü.

"Hasta mısın?"

"Sare abla ev boş. Gelebilirmisin?"

Saate baktım hemen. Saat sabah 8 idi ve gerçekten gidersem hafta içi evde kimse olmazdı.

"Tamam geliyorum inşaAllah ama neden böyle sesin güçsüz geldi?"

"Gel sen. Biraz acele et."

Neler olduğunu anlayamadan kapattı. Hemen üzerimi giyinip yola çıktım.

(...)

Dikkatlice zile bastım ve başımı önüme eğdim. Sonra tekrar birkaç defa zile bastım, en sonunda telefonumu çıkarıp aramaya çalıştım. Ama Amine telefona çıkmıyordu. Endişelenmiştim ve o yüzden birkaç defa daha zile bastım, ta ki içeriden bir ses gelene kadar.

Hemen kapıya vurdum ama neredeyse beklediğim gibi kimse kapıyı açmadı. O kadar paniklemiştim ki, titreyen ellerimle babamın numarasını tuşladım.

"Baba, Aminenin babasının numarası var mı sende?"

"Evet, ama ne oluyor ki? Hayırdır inşaAllah Sare?"

"Baba, Amine beni az önce aradı. Bana hemen evine gelmemi söyledi ama şimdi de kapıyı açmıyor. Evde yanlışmış, birşey olmuş olmasın? Sesi de hasta gibiydi."

"Tamam sakin ol sen ben ararım şimdi babasını."

Telefonu kapattığında 3 dakika daha bekledim ama artık dayanamadım ve beklememem gerektiğini düşünerek tek bir nefesle ambulansın numarasını cevirdim, geç kaldım düşüncesi ise beni perişan ediyordu.

Ambülans yola çıktığında bende evin etrafından dolaşıp bir cam aradım. Tam deli gibi etrafta koşuşturduğum bir anımda babam yaşlarında bir adam önümde duran bir arabadan indi, ardından şoför koltuğundan bir oğlan.

Amine'nin abisi olduğunu düşündüğüm çocuk her ne kadar bakmasam da beni rahatlatmıştı. Artık yanlız değildim, hiç değilse.
İkisi de koşarak geldi

"Ne oluyor kızım?"

"Amca, Amine beni aradı. Sesi kötü geliyordu. Sonra beni çağırdı, şimdi geldim. 10 dakikadır kapıyı açmıyor."

"Ne?!"

Hureyre olduğunu düşündüğüm oğlana baktı ve sonra ikisi de kapıya doğru koştu.

"Baba ambulans çağır. Bu sabah namazdan sonra iyi hissetmediğini söylemişti. Karnı ağrıyordu."

Kapıyı açtı ve bir hışımla içeriye girdi. Tereddüt etmeye fırsatım kalmadan bende ardından girdim içeri...
.
.
[Devamı geliyor]
.
.
Hakkınızı helal edin...son paylaşımdan bu güne çooook zaman geçti, farkındayım. Mezuniyet vs vs derken burayı çok aksattım...
Dua edin inşaAllah diğer bölümleri hızlıca yükleyebileyim.

Ahiret eşim ol...(Bitti - Düzenleniyor)Where stories live. Discover now