Büyükler konuşmaya devam ederken; Harun ilk kez sahneye çıktığı günü hatırlıyordu, o zaman bile bu kadar heyecanlanmamıştı. Kalbi eve girdiğinden beri deli gibi atıyor, inatla yavaşlamıyordu. İçinde garip bir mutluluk, heyecan ve huzursuzluk vardı. Duyguları karman çorman olmuştu.

Arada bakışlarını kaldırıp kaçak gözlerle Sıla'ya bakıyordu. İçi ısınıyordu öyle anlarda, Sıla göremese de gülümsüyordu ona. Ama sonra Suat'ın delici bakışlarını da kendisinin üzerinde hissediyordu. Hemen bakışları Suat'a ve yanında oturan Serdar'a kayıyordu. Serdar'ın sadece bir kez gözlerine bakması yetmişti. Onun da Suat gibi olduğunu, kişilik olarak Samet'le uzaktan yakından alakası olmadığını anlamıştı. Ve Serdar'ın karısının suratındaki yabani ifadeye bakılırsa, o da Serdar'dan çok farklı değildi.

Salih Bey an geliyordu, güzel güzel konuşuyordu. O zamanlarda Harun rahatladığını hissediyordu. Sıla babası hakkında hiçbir şey söylememişti çünkü. Babası, Sıla'nın da dediği gibi, kapalı kutu misali bir adamdı gördüğü kadarıyla. Fikirleri konusunda ser verip sır vermiyordu. Yüzü genelde mahkeme duvarı gibiydi. Ama saygıyı da elden bırakmıyordu Salih Bey. Annesiyle, Orhan Bey'le güzel konuşuyordu.

"Ne işle uğraşıyorsunuz Harun oğlum?"

Harun sorunun kendisine geldiğini birkaç saniye rötarlı olarak fark etti. Ümran Hanım sormuştu. Harun onun bu sorunun cevabını detaylıca bildiğini de biliyordu.

"Müzisyenim efendim," dedi gülümsemeye çalışarak. "Müziğin her alanıyla hemen hemen uğraşıyorum. Asıl branşım bateri çalmak olsa da, yeri geldiğinde aranje de yapıyorum, beste de yapıyorum, DJ'lik de yapıyorum."

"Konserlerde mi çalıyorsunuz?" diye sordu Sıla'nın yengesi meraklı ve memnuniyetsiz sesiyle.

"Konser, albüm kaydı... Ne zaman ne geleceği çok belli olmuyor. Düzenli çalıştığım birkaç şarkıcı var. Kendi grubum da var."

"Tam olarak düzenli bir işin yok o zaman? Güvencesi yok yani?" dedi Serdar uyuz uyuz.

Harun meydan okurcasına baktı ona. "En az sizin, Samet'in işi kadar güvenli benim işim. Sözleşmeli çalıştığınız yerde de yarın işten çıkarılmayacağınızın garantisini size kimse veremez. Ama merak etmeyin, benim kendime güvenim tam. Her ne kadar müzisyenlik dışarıdan laylaylom bir iş gibi görünse de, gerektiğinde günde on sekiz saat bileğimi yorarak çalışıyorum ben. Elimle para kazanmanın ne olduğunu biliyorum. Küçükken de birçok işte çalıştım. Marangozluğundan tutun, araba tamirciliğine, terzi çıraklığına kadar. Çalışmaktan gocunuyor olsam evlenmeye kalkışmazdım zaten. Sorumluluk almaktan kaçınırdım."

Harun'un iddialı açıklaması üzerine Çağatay, Ebru, Ekin, Kerem ve Bahar çaktırmadan birbirlerine bakarak beğeniyle kafalarını salladılar.

"Sıla kızım, hadi sen kahveleri yapmaya başla istersen, vakit alacak gibi." Ümran Hanım salondaki tansiyonun iniş çıkışlarını hissettiği an ayaklandı ve kızını da kendisiyle birlikte ayaklandırdı. Sıla herkesten kahveleri nasıl içtiğini öğrendikten sonra mutfağa döndü. Yengesi de ikiliyle birlikte mutfağa giderken, Bahar son anda peşlerine takıldı.

Salih Bey, Harun'a hayatıyla ilgili detay sorular sormaya devam etti. Genel anlamda Harun'un iş saatlerinden ve yaşama düzeninden pek memnun olmadığını dışarı yansıtıyordu. Normalde en ufak duygusunu saklayan adam, bu konudaki tedirginliğini dışarı yansıtmaktan çekinmiyordu.

Serdar da Harun'un az önceki çıkışından sonra ona iyice bilenmiş, onu nakavt etmeye çalışmaya devam ediyordu.

"Sürekli barlardasın. İçkisi, sigarası, kim bilir nasıl tipler oralarda... Sıla'yı da kendinle beraber buralara mı sürükleyeceksin? Peki ileride nasıl olacak? Sen gece çalışacaksın, Sıla gündüz. Nasıl uyum sağlayacaksınız birbirinizin hayatına? Bunlar önemli detaylar."

GÜZEL GÜNLER KULÜBÜWo Geschichten leben. Entdecke jetzt