16. Bölüm

6.8K 601 226
                                    

Ekin anahtarla kapıyı açıp içeri girdiğinde, hala Ekin Bir'in yapmış olduğu espriye gülüyordu. Ekin'in arkasından eve giren Ekin Bir'inse elleri, sürekli Ekin'e dokunmanın, ona temas etmenin bir yolunu buluyordu. Adana'daki o geceden beri birbirlerini görmedikleri bir gün bile geçirmemişlerdi. Ekin Bir, İstanbul'a döndükten sonra da Ekin'i birkaç gece kendisinde kalması için zorlamıştı.

Güzel bir cuma akşamında Bahar'ı evde salonda yalnız başına, oturmuş az miktar ışıkta kitap okurken bulunca şaşırdı Ekin. Bahar da Ekin'in salonun girişine geldiğini hissedince başını kaldırıp o tarafa baktı. Ekin'in hemen yanında Ekin Bir duruyordu.

"Hayırdır? Tek başına evde ne işin var senin?" diye sordu Ekin merakla. Bahar elindeki kitabı kenara koyarak mutsuz olduğunu açıkça belli olan bir ifadeyle Ekin'e baktı.

"Herkesin planı programı vardı. Murat'la da minimum seviyede vakit geçiriyoruz son zamanlarda, biliyorsun... Asıl sen hayırdır? Günler sonra eve dönmeye mi karar verdin?" derken yüz ifadesi çok değişemese de sesi alaycıydı. Ekin utanır gibi dudaklarını birbirine bastırdı ve gülmemek için kendini zor tutuyormuşçasına Ekin Bir'e kısa bir bakış attı. Ekin Bir de sırıtıyordu.

"Almam gereken dosyalar falan vardı. E artık eve döneyim de bu hafta sonu biraz çalışayım dedim, n'apayım. Harun yok tabii?"

Bahar heyecanla vücudunu tamamen Ekin'den tarafa döndürerek, merakla aydınlanmış bir suratla konuşmaya başladı. "Harun sabahın köründe evden çıktı—"

"Nasıl sabahın köründe?" derken Ekin de şaşırmıştı.

"Evet! Baya baya erken kalktı. İki dirhem bir çekirdek hazırlanıp evden çıktı. Görmen lazımdı Ekin!.. Erken kalkmış, duş almış, saçlarına şekil falan vermiş, güzelce giyinmiş... Dönmedi de eve. Tüm gündür neredeyse artık, oradan direkt İstiklal'e geçmiş. Hiçbir şey de söylemiyor. Meraktan çatlayacağım."

Ekin hızla çantasını bırakarak koltuklardan birine oturdu. "Ben de şu an çatlayacağım. Çok şaşkınım."

"Niye bu kadar büyüttünüz ki? Adamın muhtemelen bir sevgilisi var ve onunla beraber güzel bir gün geçirmek istemiş," diyerek öneri getirdi Ekin Bir duruma. Ekin ve Bahar aynı anda Ekin Bir'e bakarak 'sen Harun'u tanımıyorsun' dercesine bir gülüş attılar.

"Harun kıyamet kopsa erken kalkmaz. Geceleri çok geç, hatta sabaha karşı yatıyor hep. Eğer herhangi bir şey için bu kadar erken kalkıp, bu derece özenli olabiliyorsa; ciddi bir durum var demektir."

Ekin Bir rahatlıkla camın önündeki tekli koltuklardan birine oturarak "O zaman âşık olmuş demektir. Bir erkek normalde yapmadığı şeyleri yapmaya başlamışsa, ya orta yaş krizine giriyordur, ya delirmiştir ya da âşık olmuştur. Fazla bir seçenek yok."

Ekin, gözlerini belerterek yavaşça tekrar Bahar'a döndü. Tek kaşını havalandırarak sorgular bir şekilde arkadaşına bakan Bahar yarı güler bir haldeydi.

"Öyle bir şey varsa o Harun'u mahvederim. Ne demek bize söylememek ya!" diye bağırdı Ekin. Ama bir yandan da bu durumun hoşuna gitmesine engel olamıyordu.

Bahar sinsi sinsi sırıtırken "Neyse, gelsin öğreniriz. Gerekirse işkence yaparız," diye mırıldandı.

Kısa bir hal hatır sohbetinden sonra Bahar tekrar kitabını okumaya döndü. Ekinler de bir süre oturduktan sonra Ekin'in odasına geçtiler. Ekin rahat bir şeyler giyer giymez çoktan yatağına kurulmuş olan Ekin Bir'in yanına atlayıp bilgisayarını da kucağına çekti. Ekin Bir taze sevgilisini hemen kollarının arasına alıp, memnuniyetle sarmaladı. O işini yaparken sessizce onu izledi. Kolunu hafif hafif sıvazlarken, ara ara başına öpücükler bıraktı.

GÜZEL GÜNLER KULÜBÜWhere stories live. Discover now