34. Bölüm

4.9K 495 238
                                    

Sıla bunu söylemek için şu anın doğru bir an olup olmadığını bilemiyordu. Samet abisi araba kullanıyordu sonuçta. Ama doğru düzgün yalnız kalamıyorlardı artık bir türlü. Samet'in işleri pek yoğundu son zamanlarda. O yüzden Sıla da onu göremiyor, en sevdiği abisiyle vakit geçiremiyordu. Hatta son zamanlarda evde yıldızının barıştığı tek insandı. Süha bile bir tuhaflaşmıştı.

"Tatlı bir şeyler mi alsak eve gitmeden?" diye sordu Samet abisi. Serdarlar bu akşam yemeğe geleceklerdi.

"Olabilir," diye geveledi Sıla. Samet kısa bir an için başını çevirip yanındaki kardeşine baktı. Düşünceli görünüyordu. Sanki sorusunu bile tam algılamamış gibiydi.

"Neyin var senin? Aldığımdan beri dalgınsın?" diye sordu.

Sıla öne eğdiği başını kaldırarak karman çorman gözleriyle abisine baktı. Derin bir nefes alıp cesaretini toplamaya gayret etti. "Benim sana söylemem gereken bir şey var."

Samet bir kez daha merakla Sıla'ya bakıp, ardından bakışlarını yola çevirdi. "Seni dinliyorum?" derken sesi oldukça ilgiliydi.

Sıla birkaç saniye sustu. Dudaklarını kemirmeye son verebildiğinde "Benim bir erkek arkadaşım var," diye itiraf etti.

Samet iki saniye içinde direksiyonu sağa doğru kırıp, kaldırım kenarına park ettiğinde Sıla bir an için 'n'oluyoruz' diye tırstı. Fakat durdukları yere bakınca bir pastanenin önünde olduklarını gördü. Alenen rahatlayarak nefesini verdi.

Fakat Samet arabadan inmedi. Vücudunu Sıla'dan tarafa doğru çevirip ona bakmaya başladı. Sıla da kaçak gözlerle abisine bakıyordu fakat bir şey anlamıyordu bakışlarından. Kızgın mıydı, gergin miydi, meraklı mıydı, anlaşılmıyordu.

En nihayetinde ağzından ilk dökülen şey "Şu geçen günkü olaydaki adam olma ihtimali yüzde kaç?" diye sordu. Sanki biraz sesinde muziplik vardı. Ama çok az. Belki de Sıla'ya öyle gelmişti.

"Yüz de doksan altı falan," diye mırıldandı Sıla ürkekçe gözlerini kaçırarak. Samet kısık sesle gülerek başını iki yana salladı. Bakışlarını Sıla'da sabitlediğinde "Ben aslında biraz tahmin etmiştim o gün. Senin bir erkekle takılamayacağından değil. Öyle alışkanlıkların olmadığından," dedi. Sıla araba farı görmüş tavşan misali açtığı gözleriyle abisine bakıyordu.

"Ah Gurbet Kuşu ya... Neden baştan söylemedin ki? Ne zamandır var bu durum?"

"Çok değil! Valla! Üç ay bile olmadı sayılır."

Samet gözle görülür bir şekilde rahatlayarak koltuğuna yaslandı. "İyi bari, ben de bir yıldan fazladır var falan diye bekliyordum."

"Yok artık! Anlardın ki sen."

"Şu ana kadar da pek çaktırmış sayılmazsın ufaklık... her şey güzel tamam, ben bir erkek arkadaşın olmasına karışacak değilim, sen zaten kendini biliyorsun, öğüde ihtiyacın yok. Ama kafamı kurcalayan bir durum var... Yaş konusu."

Sıla olduğu yerde adeta küçüldü. İşte bu korktuğu kısımdı. Nasıl anlatacaktı şimdi?

"Bu erkek arkadaşın kaç yaşında tam olarak? Suat bahsederken 'herif' dediğine ve Bahar'ın arkadaşı olduğuna göre pek yaşıtın değil?"

"Ee... şey... mmm... kulağa kötü geliyor biliyorum ama gerçekten öyle değil, sana yemin ederim—"

"Kaç ki Sıla?"

"Otuz beş?" dedi soru sorarcasına. Samet'in ağzı şokla açıldı. Olduğu yere çöküverir gibi omuzları düştü. "Otuz beş ne Sıla? Ben yedi yaş falan fark bekliyordum da, on üç yaş diyorsun!"

GÜZEL GÜNLER KULÜBÜWhere stories live. Discover now