35. Bölüm

5.5K 493 183
                                    

"Metallica Tribute Gecesi... Evet, elleri göreyim?" Harun cebinden çıkardığı biletleri evinin salonuna doğru salladı. Tolga buruk bir özlemle Harun abisinin elindeki biletlere bakıyordu.

"Biz alırız iki tane." Ekin hemen kendisi ve Ekin Bir adına konuşarak koltuktan kalktı ve Harun'dan biletleri aldı. Harun, Ekin ayağına kadar gelmişken onun elindeki yarısı yenmiş kurabiyeyi kaparak kendi ağzına attı. Ekin bir an için ona ters ters bakmak istese de hafifçe gülümsedi istemsiz olarak. Yerine geri otururken Harun onun gözlerine bakarak çiğniyordu kurabiyeyi. "Ebru yapmış bunları, hemen anlarım," dedi. "Başka, var mı başka isteyen?"

Tolga bakışlarını iyice yavru köpekleştirip, annesine sadece gözleriyle isyan ederek yalvardı. Bağdaş kurup oturduğu tekli kanepede dizlerini hızlıca indirip kaldırıyordu. Ebru tek kaşı havada, gücünün bilincinde olan gözlerle oğluna bakarken; kolunu onun omzuna doğru atmış ve arkasına yaslanarak rahat rahat oturmakta olan Burak'sa onların eğlenceli iletişimini yüzünde bir tebessümle izliyordu. Geçen hafta sonu gerçekleştirdikleri aile kaynaşması temalı gezilerinde ve Ebruların evindeki yatı partilerinde, Tolga'yla arası çok daha ısınmıştı. Acayip keyifli bir hafta sonu geçirmişlerdi Ebru, Burak, Tolga, Derin ve Can.

"Anne n'ooooooolur?!?"

"Sence de biraz şansını zorlamıyor musun?"

"Zorluyorum! Onu inkâr eden yok ki zaten! Ya lütfen lütfen lütfen izin ver! Bak Derin'e her şeyde izin veriyorsun. Hep beni böyle süründürüyorsun."

Derin ani bir atakla araya girerek "Şimdi beni niye karıştırıyorsun ya?!" diye bağırdı. Tolga ona bakmadı bile.

"Aşk olsun Tolga. Sizi kayırmıyorum ben. Sadece onun istekleri daha usturuplu oluyor genelde. Tabii yurtdışına çıktığı an o da sapıtıyor ama..."

"Anne valla bak senden önümüzdeki sonbahara kadar pahalı hiçbir şey istemeyeceğim. Yazın bile uslu olacağım. Söz bak! Yeter ki sen bu konsere gitmeme izin ver, onun dışında... ne demiş adamlar: And nothing else matters*."

Salonda eğlenen kıkırtılar yükseldiğinde Ebru da oğlunun çıkışı yüzünden kendini tutamayarak ciddi anne ifadesini kaybetmiş ve gülmüştü. Harun beğeniyle başını hafifçe sallayarak Tolga'ya bakıyordu. "Çocuk işini biliyor," derken işaret parmağıyla Tolga'yı göstererek aynı köşede kalan Burak, Ekin, Ekin Bir ve Kerem'e baktı.

"Yaz geliyor Tolgacığım. Babanla gittiklerinin dışında benden Bodrum tatili isterken hatırlatırım bu dediklerini. Bak şahidim var bir sürü... Ve de yine hatırlatırım ki, yaşın barlara girmeye tutmuyor. Şu adamların bir sözünü daha var senin bu yaşta bara girememene istinaden söyledikleri... neydi o? Hah!.. Maalesef sad but true**."

Ebru'nun çıkışıyla Kerem ortalığı kızıştırmak ister gibi gülerek "Ooo"larken, bu kez gülüşler daha yüksek sesliydi. Ağlar gibi inleyen tek kişi Tolga'ydı. "Ya anne ya!"

Harun daha fazla Tolga'ya kıyamayarak "Hadi Ebru! Mahvettin çocuğu. Siz de gelin. Hem sen de dinlersin Metallica... Ben Tolga'ya kefilim. Bir tane bira dışında içki içmeyecek," dedi. Tolga minnetle Harun abisine gülümseyip tekrar ağlak bakışlarını annesine çevirdi.

"Benim gelmem zor," diye mırıldandı Burak Harun'a bakarken. Kaşlarıyla Derin'in yanında oturan Can'ı işaret etti. Ayaklarını sallayan Can babasının kendisinden bahsetmesiyle birden durdu.

"Sen git ki!?" dedi Can saf saf cümleyi bir anda kurduğu için doğru kuramayarak. Burak oğluna bakıp gülümserken "Sen ne yapacaksın paşam? Seni de mi bara sokacağız?" dedi dalga geçerek.

Can işaret parmağıyla çenesini kaşırken muzipçe güldü. "Ben kendi kendime kalabilirim, tek."

Burak alayla 'tabii tabii' dercesine kafasını salladı. Derin olaya müdahale ederek "Valla bence Can tek kalır Burak abi... Ama gerek yok. Ben evde olacağım. Biz Can'la film falan izler yatarız erkenden. Sen istersen gidebilirsin," dedi. Can konuştuğu süre boyunca heyecanla Derin'e baktıktan sonra, o cümlelerini bitirince hızla babasına dönüp kafasını güvercin misali sallamaya başladı. "Evet evet! Öyle yaparız biz baba!" dedi heyecanla.

GÜZEL GÜNLER KULÜBÜWhere stories live. Discover now