25. Bölüm

5K 520 246
                                    

"Bahar! Bahar!.. Bahar neredesin!?"

Harun'un bağırtılarını duyan ikili ışık hızıyla birbirlerinden ayrılıp az önce olup bitene anlam veremeyen ifadelerle birbirlerinin gözlerinin içine baktılar. Sanki yarım dakikadır öpüşen onlar değilmiş gibi...

Perdenin havalanarak açılmasıyla Kerem'in ayağa kalkması bir oldu. Harun endişeyle söylenerek içeri dalıp, Bahar'ın tepesine geldiğinde bile Kerem'le Bahar adeta yıllardan beridir birbirlerini ilk defa görüyormuş gibi bakıyorlardı birbirlerine.

"Ya niye bakmıyorsunuz telefonlarınıza? Öldüm meraktan!" Harun yatağa oturur oturmaz Bahar'ın kafasını tutup dikişlerine bakınca, sonunda Bahar, Kerem'le olan göz temasını kesmek durumunda kaldı. Sesi titreyerek ve kekeleyerek "Ş—şey, dalmışız. Daha az önce bi—bitti. Dikiş kısmı yani. Sen neredeydin?" diye mırıldandı.

Harun, Bahar'ın kafasını incitmemeye özen göstererek onu özgür bırakırken üzgünce arkadaşının gözlerinin içine baktı. "Ben salak Muratlar yüzünden geç kaldım. Polisler geldi, ifade aldılar. Senin de gitmen gerekiyor yarın merkeze, adamdan şikâyetçi olmak için. Murat'ı da adamı da götürdüler."

"Ne?! Murat'ı götürdüler mi?... Hemşireye söyleyin şu serumu çıkarsın." Bahar üstündeki örtüyü atıp yataktan kalkmaya çalışınca, ondan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışan Kerem bile atılıp, Harun'la beraber Bahar'ı tuttu.

"Dur kızım, n'apıyorsun? Delirdin mi? Kendine gel! Bırak kalsın bi akşam aklı başına gelsin salağın," dedi Harun.

"Ya saçmalama Harun! O çocuk gibidir. Yapamaz orada bir gece bile! Kerem gidip bir şeyler yap, ne olursun!?"

Kerem boş gözlerle Bahar'a baktı. "Ne yapacağım onun için Bahar ya! Senin şu hale gelmenin tek sorumlusu o geri zekâlı. Bırak!!! Karşıma çıksa yüzünü dağıtacağım adamı, gidip bir de nezaretten mi çıkaracağım?!"

"Ben boş kalan yerleri dağıttım kardeşim. Rahat ol," deyip Kerem'e doğru göz kırptı Harun. Kerem onun omzuna iki üç kez pışpışlar gibi vurarak teşekkür etti.

Bahar kocaman açtığı gözleriyle iki adamı izledi. "Asıl siz delirdiniz mi?! Harun ne demek boş kalan yerleri dağıttım? Niye vurdun ya?!"

"Bahar şu haline bak! Murat'ın bu çocuklukları yüzünden başına gelmeyen kalmadı. Bu son noktaydı artık. Ya daha ciddi bir şey olsaydı sana? Ne yapacaktık? Son saçmalıklarından sonra aklını başına devşirir diyorduk da... Ulan ben de pervasız yaşıyorum ama böyle değil ya!"

Bahar onların kızgınlıklarını da anlıyordu fakat Murat'a kıyamıyordu işte. Onca senenin hatırına... Bu adam böyleydi yani. Şapşaldı. Nezarethanelerde kalmayı hak edecek kadar kötü biri değildi.

"Sen biraz uyu bari artık sıkıntı da kalmadığına göre. Biz çıkalım. Serumun bitince eve geçeriz." Kerem ona yönelik sözlerini söylerken Bahar'la göz teması kurmamaya özen göstererek geriledi. Harun da yataktan kalktı.

"Gitmeseydiniz?" diye fısıldadı Bahar aynı korkak ve ağlak sesiyle. Harun dayanamayıp gülerek eğilip Bahar'ın sargılı kafasından öptü. "Bahar çiçeği, sen dinlen biraz. Biz hemen buralarda oluruz. Bir şey olursa yazarsın."

***

Sıla şok içerisinde geçen akşam olanları anlatan Harun'u dinliyordu. Harun sırf Sıla'yı Murat'tan soğutabilmek adına, Murat'ı olduğundan biraz daha kötüleyerek anlatıyordu fakat hala adama o kadar kızgındı ki, tüm bunları hak ettiğini düşünüyordu. Ebru, Çağatay ve Ekin, ertesi gün olanları duyduklarında çıldırmışlardı. Neden bizi aramadınız diye defalarca kızmışlar, Murat'ın birkaç gün daha nezarette kalıp aklının başına gelmesi gerektiği fikrini savunmuşlardı. Hatta Ekin o kadar sinirlenmişti ki, başına gelecek tüm hukuki süreçle uğraşmasını bile istemişti Murat'ın. Ama kamera kayıtlarından suçun adamda olduğu görülüyordu. Savcı adamı hâkime tutuklama talebiyle göndermişti. Hâkimse mahkemenin sonunda adamı serbest bırakmıştı ama soruşturma sürecekti. Adamın serbest kalması diğerlerini sinirlendirse de, mahkeme çıkışında tüm grup, Bahar'a yaptıkları yüzünden Harun'un o adamı iyi tartakladığını görmüşlerdi. Harun resmen hıncımı alamamışçasına adamı benzetmişti.

GÜZEL GÜNLER KULÜBÜUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum