Korkak | 22. Bölüm

27.3K 928 32
                                    



Şimdii, bölümün erken gelmesinin sebebi, geçiş bölümü olması. Okuyunca anlayacaksınız.

Multimedia 'da; Ece, Poyraz, Oğuz üçlüsü var, bakmalısınız.

Yorum okumak ve oy görmek istiyorum, lütfen kırmayın benii. Özellikle rica ediyorum.

Bu arada, Korkak Watty Awards Türkiye - 2014 'te, Non-Teen Fiction Hikayelerine aday oldu. Desteğinizi bekleyeceğim. :)

Bölüm parçası eşliğinde okuyabilirsiniz.

İyi okumalar dileriim!

"Nil, nooolur fare yiyelim! Çok zevkli olacak." Nil'in beni taklidi üzerine ona ölümcül bakışlar fırlatmaya başladım. Aslında önümdeki makarnaları da kafasına dökmek istiyordum ama makarnalarım Nil'in üzerinde uygulayacağım sinir işleminden daha değerliydi.

"O kaşarı öldüreceğim! Ne diye gidip onunla konuşuyor ya!" Taklit kısmını Elif üstlendiğinde aynı ölümcül bakışları ona da gönderdim. Benim üzerimden eğlenmeyi ne kadar da seviyordu sevgili arkadaşlarım!

"Kızın burun delikleri o kadar büyük ki, kesin aletini oraya sokuyordur ıyy." Gözlerim iyice açıldığında Buse'ye de aynı ölümcül bakışımı attım. Alay konuları ben olduğumda cidden fazla eğleniyorlardı.

"İlk sarhoşluğunun mizahı her zaman aramızda dönecek bebeğim, hala alışamadın mı?" Poyraz'a da kaşlarımı çatarak baktığımda sen de mi bakışlarımı göndermeyi ihmal etmedim. Ve bunu anladığında omuz silkip gülmeye devam etti.

"Onu o halde eve götüren ve kusmasına yardım eden bana kocaman bir teşekkür borcu var ve hala o borcunu ödemedi." Her zaman bu muhabbet açılsa, Oğuz bunu söylemeden durmazdı zaten. Ve evet, ona olan bir borcum vardı. Çocuk kusmamı izlemişti!

"Bence borcunu nasıl ödemesi gerektiğini ona öğretmelisin dostum. Bir gece ayarlayın, suit oda olsun." Yanaklarıma ateş çöktüğünde Poyraz'a attığım delici bakışlar keşke gerçek etki gösterse diye düşündüm. Aptal çocuk hala daha benimle dalga geçiyordu.

"Get out the way, son of a bitch!" Ona bağırırken aynı zamanda tabağımdaki kelebek makarnalardan birkaçını elime alıp ona fırlattığımda bile gülmeye devam ediyordu. Uyuz.

"Yolunu al, piç kurusu!" Buse beni taklit ettiğinde makarnalardan birini de ona fırlattım. Bugünü anlaşıp benimle dalga geçmeye ayırmışlardı anlaşılan bir tanecik dostlarım.

"Anlaşılan birileri kendini google translate sanıyor." Elif, Buse'ye çıkıştığında birazcık da olsun ilgi benden dağıldı diye sevinirken sevincimi tabi ki kursağımda bırakmışlardı. Zaten her zaman gülmek eğlenmek istedikleri tuttuğunda alay konusu ben olurdum. İstisnasız.

"Sarhoşken ettiği İngilizce küfürleri saymayı unuttuk!" Nil'in ciddi ciddi bunu söylemesi karşısında tam hepsi havaya girecekken, Umut imdadıma yetişmişti neyse ki.

"Daha fazla üstüne giderseniz bir daha içmemeye yemin edecek." Umut'a beni kurtarmaya çalıştığı için gülümseyerek baktığımda aynı zamanda ona minnettarlık duydum.

"Sonunda beni anlayan biri. Seni seviyorum Umut." Önümdeki makarnadan bir çatal alıp ağzıma attığımda hala masada gülmeye devam eden altı arkadaşım duruyordu.

"Ama şu üç yıl içinde favorim, Nil'in koridorda fark etmeden sesli konuşarak 'Ece patlamış' demesiydi. Ve bunu sadece Ece tuvalete gittiği için söylemişti. Aklıma geldikçe gülüyorum." Yanaklarıma ateş çöktüğünde Buse'ye ters ters baktım. Zaten o olayı anlattıklarında yeterince utanmıştım neden bir daha hatırlatıyordu ki?

KORKAKOù les histoires vivent. Découvrez maintenant