39. Bölüm

Depuis le début
                                    

"Sen benden sadece kocamı çalmadın. Çocukluk arkadaşımı, en iyi dostumu da çaldın! Senin yüzünden artık benimle konuşmuyor, hatta tek yaptığı bana sinirlenmek. Üstelik haklı olduğumu, aldatılanın ben olduğumu bildiği halde!"

"Benim sizden kimseyi çaldığım yok. Arkadaşınız, hala sizin arkadaşınız... Aslında... Belki de hatanız budur? Neden en başında arkadaşınızla evlendiniz ki? Eğer aranızda hiçbir zaman aşk olmadıysa ve olamayacaksa, arkadaşınızla evlenmek en büyük tehlikedir. İnanın arkadaşın önemini birçok kişiden daha iyi bilirim ben."

Neslişah, Ebru'nun üzerine doğru bir adım atarak işaret parmağını ona doğru kaldırınca Ebru, gözleri şaşkınlık ve belli belirsiz bir korkuyla irileşerek geriledi.

"Sakın beni ve duygularımı yargılamaya kalkışma! Sen benim hakkımda ne biliyorsun ki? Ne biliyorsun!?! Bana üç beş kıyafet sattın diye benim maaşsız psikoloğum olmuyorsun... Ben Burak'ı sevdim. Hep sevdim."

"Olay sevmek değil zaten," dedikten sonra alt dudağını kemirdi Ebru. "Olay aşık olmakta. Bunca yıllık evli bir kadınsınız. Aşk, sevgi ve alışkanlık kavramlarının arasındaki farkı çözmüş olmanız gerekirdi."

"Senin de evlenmiş boşanmış bir kadın olduğunu sanıyordum. Öyle demiştin."

"Evet. Öyle. Ama ben boşanalı çok uzun zaman oluyor."

"Aşkın zamanla biten bir şey olduğunu görmedin mi?.. Sahiden, senin evliliğin nasıl bitti Ebru?"

İşte bu Ebru'yu dumur eden bir çıkış olmuştu. Bu kadın kendince haklıydı. Ebru Fuat'ı başta delicesine sevmişti, çok aşık olmuştu. Ama aşk zamanla bitmişti çünkü üç yanlış bir doğruyu götürmeye başlamıştı. Fuat'ın eksileri arttıkça, artıları bitecek seviyeye gelmişti.

"Benimkisi sizinkinden çok farklıydı Neslişah Hanım. Bu lüzsumsuz konuyu tartışmaya gerek yok. Aslında şu an burada konuşuyor olmamız bile çok gereksiz. Burak bunu duysa ikimiz için de sonuçları hoş olmaz, biliyorsunuz. Ben sadece size olan saygımdan gelip açıklama yapmak istedim. Ama görünüşe göre siz buraya açıklama dinlemeye değil, gerilmeye gelmişsiniz."

"Benim gördüklerimden sonra açıklama dinleyerek rahatlamama imkân yok Ebru. Fakat inan bana, her şeyi senin için çok zor kılacağım. Bunu benim yapmama dahi gerek yok!.. Ne Agâh babam, ne de Beth senin o aileye katılmana asla izin vermeyeceklerdir. Burak'ın büyük amcasından söz etmiyorum bile, düşün. Müdür sıfatı altındaki bir tezgâhtarın Elmaskaya ailesinin bir parçası olmasının ihtimali dahi yok."

Neslişah güneş gözlüklerini gözüne indirdi. Bir iki adım atıp Ebru'nun yanından geçti. Fazla uzaklaşmadan durup tekrar Ebru'ya baktı. "Bu arada son bir şey... Oğlumdan uzak dur. Kendi çocuklarını alıştırdığın saçmalıklara alışmasını istemiyorum onun. Can belli bir çerçevede yetişen bir çocuk. Onun aklını bulandırma!"

Neslişah tekrar arkasını dönüp giderken Ebru onu parçalayacakmış gibi bir adım attı arkasından. Burnundan solurken zorlukla durdu. Bu son hamlesi sinirden tüm vücudunu titretmişti artık. Her türlü kızgınlığını kabul edebilirdi. Gururunun incindiğini biliyordu ama lafı çocuklara getirmesi belden aşağı vurmak demekti. Her suçlamayı kabul etse de, anneliğine asla laf ettirmezdi. Çünkü adı gibi emindi; kendisi Neslişah'tan kat kat daha anneydi! Neslişah ne zorlukla çocuk yetiştirmişti ki? Keyfi olarak çocuğu bakıcılara, oraya buraya bırakıp briç partilerine giderek çocuk büyütülmüyordu.

Derin bir nefes alıp başını geri attı ve gözlerini kapadı. Sık nefesler alıp vererek sakinleşmeye çalışırken gözlerinin dolduğunu hissetti. Gerçekten burnunun ucunda duruyordu. Oturup hüngür hüngür ağlamaya ihtiyacı vardı. Duyguları birbirlerine girmiş, kafasının içi karman çormandı. Kadına acıyor, onun için üzülüyor, bir yandan ondan nefret ediyor, kendine kızıyor ama güçlü olmayı da öğütlüyordu.

GÜZEL GÜNLER KULÜBÜOù les histoires vivent. Découvrez maintenant