"Bunu ödeyeceksin"dedi Tobias. Sonra sanki hırsını kölelerden çıkarırmış gibi onlara vurmaya başladı. 2 kız köle yere düşerek ağlamaya başladı.

Lura daha sinirlenmişti. Tam baltasını kavrayıp saldıracak iken Ayliun durdurdu. "Onunla dövüşmek sadece seni haksız duruma sokar" dedi. Lura ağlayan kölelere acıyarak baktı.

-----------------------------------------------------------

Han hızlıca şehre gelip Abum ile buluştu. "Rina'yı karaduvarda köle pazarında hapsedilmiş durumda efendim. Büyük ihtimal ile 5 gece sonra ki müzayedede satacaklar." dedi Abum.

"Demek öyle... Adamlarından birini 5 altını bakır paraya çevir atölyeye getirsin. Sende benimle gel" dedi Han.

Lütfen beni bırakın köle olmak istemiyorum yakarışları ile ağlıyordu Rina. Ama kimsenin onu aldırış ettiği filan yoktu. Bazı köleler sus artık uyumaya çalışıyoruz diyerek ona kızıyorlardı. Etrafına baktığında bir çok köle aynı kendisi gibi demirden bir kafesin içindeydi. Han lütfen gel diyerek tanrılara dua ediyordu.

Han Karaduvardaki köle pazarının önüne gelmişti. Pazar kapalıydı. Hatta tüm Karaduvar kapalı sayılırdı. Sabahın dördünden akşamın dördüne kadar Karaduvarda pek kimse olmazdı. Sabah 5 i geçiyordu.

Han Gri-iris tekniği ile baktığında pek çok kafeste canlı olduğunu gördü. Ağlama sesiyle Rina'nın yerini keşfetmişti ama onun aradığı kişi Bretondu. Fakat o burada olmadığı kesindi.

"Abum bana Breton'un evini bul." dedi Han.

"Efendim evini biliyoruz şehrin dışında büyük bir villası var." dedi Abum.

"Tamam oraya gidiyoruz" dedi Han.

-----------------------------------------------------------

Villanın bahçesinin önüne geldiklerinde bir tane büyük bir villa arkasında kölelerin kaldığı bir tek katlı bina vardı. Villada 7 kişi vardı. Arka taraftaki binada 4 kişi onlar uyuyorlardı. Breton güçlü herkese yalakalık yaptığı için çok sayıda korumaları yoktu. Han villa kapısının önüne geldi ve kapıyı çaldı. Bir köle hizmetli kapıyı açtığında Abum ve Han'ı görünce şaşırdı.

"Buyurun efendim. Kime bakmıştınız?" dedi hizmetli. Han cevap bile vermeden eve girdi. Hizmetli efendim öylece giremezsiniz derken bile Han takmayarak içeri girdi. İki koruma anında gelerek Abum ve Han'a müdahale etmek istedi ama Han zihin büyüsü ile onları havaya kaldırıp boğmaya başladı. Bir dakikadan kısa süre zarfında havada çırpınan iki beden artık hareket etmiyordu.

Han hizmetliye dönerek " Breton yukarıda mı?" dedi. Hizmetli olayın şokundan konuşamıyor sadece kafa sallıyordu. Han yukarı çıktığında Breton ve yanında bir kaç cariye vardı. Han duruma şaşırmıştı. 

Breton Han'ı görerek "buraya nasıl girdiniz? Kimsiniz?" dedi. Breton'un üstünde sadece iç çamaşırları vardı.

Han bir anda buz sarkıtları yaparak "Yarı çıplak olman güzel . Gene bir taş yüzünden sıkıntı yaşamayalım diye Abum'a  soymasını söyleyecektim ama gerek kalmadı" dedi. Köleler bağırarak kaçmak istedi ama bir buz sarkıtı yere saplanınca oldukları yerde kaldılar.

"Breton benim arkadaşımı köle yapmışsın... Hemde 130 altına... Dünya madem sizin istediğiniz gibi güçlü güçsüzü eziyor. O zaman şimdi bende seni ezeceğim." dedi Han.

Han işkence yapmak için Breton'nun zihnine girdiğinde aslında tahminlerinden ne kadar çok zengin olduğunu gördü. 5 tane genelevi, zenginler mahallesinde güzel kiralar aldığı 4 dükkanı, bakanlara, diplomatlara, askerlere verdiği rüşvetler, Karaduvar'da köle pazarı ve şehrin en meşhur köle ticaret merkezine, kraliyet bankasında 40 milyondan fazla altına sahipti. Han'ın aklına bir fikir gelmişti.

"Bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum. Beni şaşırttın." dedi Han.

"Efendim ben kötü bir şey yapmadım. Para karşılığında ailesinden sattın aldım" dedi Breton.

"Peki sen kötü bir şey yapmadın ama bu benim de kötü bir şey yapmadığım anlamına gelmiyor değil mi? Hem ailesi ile de görüşeceğim merek etme" dedi Han.

"Efendim affedin beni ne kadar para isterseniz veririm" dedi Breton.

"Bende öyle düşünüyorum. Abum Şu deniz kızlı tabloyu kaldır arkasında gizli kasa var şifresi 5971647. İçinde Tapular anahtarlar rüşvetleri verdiği kişilerin defterleri var." dedi Han. Abum hatta herkes şaşırmıştı. Nasıl bilebiliyordu bunları. Abum bir kez daha korkmuştu Han'dan. tabloyu kaldırıp duvara monte edilmiş kasaya Han'nın dediği şifreyi girdi. Kasada bir kaç defter 11 tane tabu vardı.

"Abum tapuları üzerine alacaksın. 5 genelev ikisi karaduvarda, 4 dükkan, köle pazarları olacak. Banka " dedi Han.

Tapular krallığın verdiği sihirli parşömenlerdi. Sahip olan kişi kan damlatarak "Satıyorum" dediğinde tapu onun üstünden gidiyor. Parşömene yeniden kan damlatan kişiye geçiyordu.

Breton önce direnmeye çalıştı fakat sağ eline yediği buz sarkıt ile ikna olmuştu. Tüm mallar Abum'un üstüne yaptırdı Han. Sebebi kendi arka planda durup daha rahat hareket etmek ve şüpheleri gidermekti. Eğer kendi üstüne yapsaydı. Herkes Breton niye bir çocuğun üstüne malları geçirdi diyerek şüphelenecektiler. Fakat Giam'dan gelmiş zengin tüccar olan Abum'a satıp şehri terk etmesi şüpheleri birazda olsa azaltacaktı. Hem Abum'u Karaduvar'dan dolayı seviyorlardı. Herkesle konuşup ara buluculuk yapmakla ve nabza göre şerbet vermekle bir çok kişiyi memnun etmişti.

"Bu villada ki herkesi atölyeye götür. Ben eve gidip geleceğim" dedi Han.

------------------------------------------

Bugün 2 bölüm yayınlayacaktım. Fakat bölümü yazdığımda içime sinmedi bende silip tekrar yazdım o yüzden bir bölüm.

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin