Atölyenin kapısı açıldı ve içeri Han girdi. Herkes Han'ı görünce kendine bir bakıp toparlandılar.

"Abum durumlar nasıl bir terslik var mı?" diye sordu Han.

"Hayır efendim. Tohumları da getirdim. Sizi gecenin bu saatinde getiren şey nedir efendim." dedi Abum.

"Durumları kontrol için geldim. Juniper bana araştırmalarının başardığını ne zaman söyleyebilirsin."dedi Han.

"Efendim kesin olarak bir şey söyleyemiyorum maalesef" dedi Juniper.

"Okuduğuma göre bu bitkinin tohumdan çıkıp yeşerme süresi 1 haftaymış. Ürün elde etmesi 1 ay sürüyormuş. Yeşillenmesi demek başarıyoruz demektir. Buda 1 hafta demek ben sana 2 hafta veriyorum. Umarım beni hayal kırıklığına uğratmazsın... Siz iki köle sizde bu esnada Juniper'e yardım edeceksiniz. Aynı zamanda bitkiler hakkında bilgi öğrenmek için okuyacaksınız ve Juniper'e soracaksınız. Anlaşıldı mı?" dedi Han. İkisi de korkarak kafalarını salladılar. Han'dan görünüş olarak korkutucu gelmese de gizeminden korkuyorlardı. Abum gibi zengin 5 korumalı bir insan el pençe oluyordu bu çocuğun yanında. Buda onların Han'dan korkmasına sebep oluyordu.

"Abum köle şehirdeki ve karaduvardaki köle ticaret yerlerine haber bırak dryad ve orman elflerinden köle satışa çıkar ise alalım. Hatta şehirde mevcut olan dryad ve orman elfi kölelerini ve sahiplerini araştır. Belki bize satmak isteyen olabilir yada kölesi işimize yarar ise zorla satın alırız..." dedi Han.

"Peki efendim. Hemen haber sallıyorum ve araştırmaya başlıyorum." dedi Abum.

------------------------------------------------------------------

Rina, Caulba ve diğerleri akşam yemekleri yedikten sonra sohbet ederken kapıları yumruklandı. Kapının yumruklanması hepsinde bir korkuya sebep oldu. Evin en büyük erkek çocuğu olarak Adil kapıyı açtı. Dışarıda 3 kişi vardı. ikisi koruma diğerisi flarlı takım elbiseli, yaşlı, zayıf, soylu gibi durun biri. "Ben köle ticaret merkezi başkanı Breton" dedi. Adil durumu anlamıştı. Rina için gelmişti bunlar melez de olsa elfler çok değerliydi.

"Duyduğuma göre melez bir elf yaşıyormuş burada. Onu bana satmaya ne dersiniz?" dedi Breton.

"Hayır asla olmayacak böyle bir şey. Şimdi gider misiniz lütfen" dedi Adil.

"Genç adam henüz ne kadar para teklif ettiğimi duymadın ama 100 altın teklif ediyorum size" dedi Breton. Breton herşeyin para ile satın alınabileceğine inan biriydi. Her şeyin, herkesin bir parası olduğunu düşünüyordu. Adil parayı duyunca gözleri açılmıştı. Bu para ile evdeki herkes hayatları boyunca rahat yaşayabilirlerdi. Breton Adilin yüzündeki ifadeyi görerek sırıtmaya başladı.

Adil kekeleyerek "Hayır Rina satılık değildir." dedi. İçeridekiler de kapıdaki kim diyerek kapıya geldiler. Hepsi Rina için teklif edilmiş parayı duymuşlardı. Herkes içinde tereddüt ediyordu. Bugün pirinç lapası yemişlerdi. Fakat eğer bu parayı alırlar ise bir daha pirinç lapası yemek zorunda kalmayacaklardı. Caulba lafa girerek "Rina satılık değildir." dedi. Herkesin karmaşık düşüncelerini birazda olsa söndürmüştü. Sonuçta bunu Rina'ya yapamazlardı.

"Kusuruma bakmayın hanımefendi. 100 altın değil. 130 altın demek istemiştim" dedi Breton gülerek. Herkes bir kez daha düşüncelere daldı. Çoğu kişi teklifi kabul etmek istiyordu ama kimse cesaret edemiyordu. Rina ailesi gördüğü kişilerin gözlerinde ki kararsızlığı görünce korkmaya başladı. Yavaşça arka tarafa giderek bir bez parçası ile örtülmüş pencereden kaçmaya çalıştı. Ama Adil cesaret ederek parayı kabul etmişti ve tam kaçarken yakalanmıştı. Rina'yı evden götürürken Rina "bırakın beni... lütfen yalvarıyorum... bırakın beni..." diyordu. Kimse Rina'nın suratına bakacak yüz yoktu. Hepsi kafalarını eğmiş Rina'nın götürülüşünü izlememeye çalışıyordu.

Abum Rina'ya zihin taşı vermişti. Rina'dan onu saklamasını bir sorun olduğunda haber vermesini istemişti. Rina eğer yırtık ayakkabısına ulaşabilir ise Abum'a haber verecekti. Kesin olarak Han onu kurtarmaya geleceğine inanıyordu. Bir kere kurtarmıştı ve artık arkadaşlardı. Gerçi ailem dediği insanlar az önce onu satmışlardı...

Rina at arabasının arkasına bağlandıktan sonra güç bela taşa ulaştı. "Abum abi götürüyorlar. Köle yapacaklar" diye ağlamaya başladı. Abum gelen sesin Rina olduğunu anlayıp tamam seni kim aldı nasıl aldı nereye götürüyorlar diye soru yağmuruna tutmuştu. Rina kekeleyerek durumu anlattı. Abum Rina'nın tarifi üzerine kimin kaçırdığını biliyordu. Hemen efendi Han'a haber vermesi gerekiyordu ama birazda korkuyordu en son hiddetin bedeli çok ağır olmuştu fakat yapacak bir şey yoktu.

"Efendi Han, bir sorunumuz var efendim." dedi Abum.

"Ne oldu bitkiyle ilgili bir sıkıntı var" dedi Han biraz sinirli bir ses ile.

"Hayır efendim. Rina'yı ailesi köle olarak satmışlar." dedi. Han kaçırılmış olsa bu kadar sinirlenmezdi fakat satılmak...

"Nereye götürüyorlar. Kim almış? Bana her şeyi anlat geliyorum şimdi" dedi Han.

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin