"İlk önce çok açım yemek yiyelim ama önce sen bir git tıraş ol, banyo yap ve üstünü değiştir perişan görünüyorsun" dedim.

"Hemen bize yemek hazırlayın" dedi ve odasına gitti. Bende yemek ve Aelath hazır olana kadar bahçede gezeyim diye düşündüm.

---------------------------------------------------------------------------------

 Bahçede dolanırken Lura'nın sesi geldi. "Efendi Han yemek hazır lütfen buyurun."dedi. Bende yemek masasına doğru yürümeye başladım.

Aelath da gelince yemek yemeğe başladık. Normalde görgü kurallarına uyan Aelath, hızlı hızlı yemek yemesi beni şaşırttı. Kaç gündür benim yüzüme nereler yaşadı kim bilir. Neyse bugün şehri gezmek istiyorum.

"Aelath bugün şehre gidelim mi?" dedim.

"Tabi ne istersen onu yaparız" dedi Aelath.

---------------------------------------------------------------------------------

Yaklaşık 2 aydır bu malikanedeyim ve ilk defa dışarı çıkıyorum. Malikaneden çıktıktan 20-25 dk sonra şehre vardık. Şehrin surları büyük ve kalın. İlk defa sur gördüğümden mi bilmiyorum beni çok etkiledi. Şehre heybetli bir hava vermiş. Dış sur kapısı aynı anda 4 at arabası girebilir genişlikte. Kapının üstünde yan yana asılmış aynı olan bayraklar var. Mavi desenin üstünde kırmızı bir kuş olan bayrak.

"Han ilk nereye gitmek istersin?" diye sordu Aelath. Ne söylesem bilemedim daha önce hiç şehre gelmemiştim. Neresi ilgimi çeker bilmiyorum. İnsanların çok olduğu bir yer olabilir ama en iyisi bunu işi Aelath'a bırakmak.

"Bilmem sen gezdir beni" dedim. 

Kısa bir süre düşündükten sonra " Araba ile şehri gezelim en iyisi." dedi. Güzel bir karar. Bu sayede sıkıldığım yerleri çabuk geçebiliriz.

---------------------------------------------------------------------------------

İlk uğradığımız yerin adı Pazar. Çok sayıda insanın daha doğrusu canlının alış-veriş yaptığı bir yer. Hayatımda ilk defa bu kadar canlıyı bir arada görüyorum ve hepsinde bir telaş var. Burası orta sınıfın alış-veriş ettiği yermiş. Saraya yaklaştıkça dükkanların kalitesi artıyormuş.

Pazardan 10 dakikalık mesafe de birlikler caddesi var. Burada güçlü insanlar yaşadığı belli ve civarda konaklama için çok fazla han var. Birlikler savaşçı ve büyücü topluluklarıymış. Birbirleri arasında rekabet varmış. Turnuvalarda derece yaparak veya birlikler konfederasyonunun verdiği görevleri yaparak puan alıyorlarmış. Bu sayede itibarları ve krallıktan aldıkları para artıyormuş. 

Biraz daha ilerledikten sonra köle ticaret merkezine geldik. Büyük bir bina. İçine girmek istedim ama Aelath buna izin vermedi henüz yaşım uygun değilmiş. Biraz bilgi vermesini istedim. Oda az biraz anlattı. Köle büyüsü varmış. Kölenin sana ihanet etmesini engelliyormuş. Aynı zamanda emirlerini koşulsuz yapmalarını sağlıyormuş. Köleler nereden geliyor dediğimde her yerden olabilir dedi. Savaş esirleri, suçlular(bazı büyük suçlardan dolayı), ailesi tarafında satılan(para karşılığı ailesi satıyormuş), köyü yağmalananlar(korsanlar, haydutlar, orc ve goblin vb. ırklar). İçeride hemen hemen her türlü ırk bulunuyormuş. Fiyatı ırkına,sağlıklı olması, varsa mevcut yeteneklerine göre değerlendiriliyormuş. ortalama bir köle 70 altınmış.

Köle ticaret merkezinden ayrıldıktan sonra saray yoluna döndük. Saray yolu heykeller, çeşmeler, düzenli ve güzel görünümlü binalardan oluşuyor. Sınıf farkını çok net bir şekilde görebiliyorum. Bir süre sonra büyük bir tapınağın önünden geçiyoruz ve önünde büyük bir heykel var. Heykel melek Dahlia'a aitmiş. Gerçekten güzel bir kadınmış. Tapınağın kapısında 2 tane beyaz kıyafetli savaşçıya baktım bir anda gördüklerime inanamadım ve tüm dikkatim ile kıyafetlerini inceliyorum. Beyaz kıyafetlerinin kalp hizalarında ki harf çok tanıdık. Benim o tuhaf formumda ki harfler ile aynı olmasa da benzerlikleri var. Bu da bende merak duygusu uyandırmaya başlıyor bir ara buraya gelmeliyim. YALNIZKEN!

Kafam tapınakta ki harfi düşünürken Aelath'ın sesi ile irkildim.

"Bak burası büyü akademisi yan tarafta savaşçı okulu" dedi.

Büyü akademisi ufak bir saray gibi duvarlar ile çevrelenmiş. Bu yüzden çok sayıda kulesi olan 1 tane büyük bina gözüküyor. Bu bina mavi ve beyaz renkte buda ona sanki gökyüzünde uçuyormuş edası veriyor. Tüm akademinin üstünde de saydam çok hafif belli olan bir kalkan ile kaplı. Savaşçı okulu ise duvarlar ile çevrili değil. İçeride çadırlar, tahta binalar, geniş düz eğitim alanları var. Eğitim alanlarının bazılarında sıralı çok sayıda tahta adamlar(wooden dummy) var.

Bir anda seyisin "Hey!" diye bağırdığını duydum ve araba aniden durdu.

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin