Bilinç oluşumu ve Giriş Bölüm 1

21.6K 882 206
                                    

Kitap başka platformda revize olarak yayımlanmaya başlamıştır.

-----------------------------------

Titreşimler hissetmekle beraber bilincim açılıyor. Zamanla daha da berraklaşıyor. Daha iyi düşünebildiğimi anlıyorum. Ben kimim, neyim, nasılım, gibi soruları ile geçiriyorum. Bu süre zarfında bilincim tekrar kaybetmeye daha sonra tekrar kazanmaya başlıyorum. Bu olay her gerçekleştiğinde bilincimin açık kalma süresi de uzuyor ve her kendime geldiğimde daha fazla gelişmiş olduğumu fark ediyorum. Kendimi buna göre değerlendirmeye başladım.

10. sunda benim gibi bir şeyin içinde olduğumu fark ettim. Fark etme sebebim onunda vücudunda benimki gibi her zaman atan bir şey sahip olması.

12.sinde ona bağlı olduğumu fark ettim.

15.sinde arada vücudumu hareket ettirdiğimi fark ettim.

16.sında içinde bulunduğum canlının yaşadığı yeri algılamaya başladım.

18.sinde dışarıda tek olmadığını fark ettim. İçlerinde atan şeyden olan başkaları da vardı.

19.sunda dışarıdakilerin ve içinde bulduğum canlının titreşim yaydığını fark ettim.

20.sinde bilincimin yerine gelmesi ile beraber tuhaf bir şeyler oldu titreşimlerin bazıların farklı olduğunu fark ettim. Bunla beraber bazı titreşimler ile onların anlaştığını fark ettim ama ben anlamıyordum

22.sinde sonunda bir şeyler anlamaya başladım titreşimin uzunluğu titreme gücü gibi şeylere göre algılıyordum.

26.sında dışarıyı algılamam daha da gelişti.

32.sinde tuhaf bir şekilde bir şey öğrendim. Odaklandığım canlıların zihinlerine girebiliyordum. Tabi hepsine değil mesela anneme odaklandığım da bilincim kayboluyor, babama odaklandığım da vücudum geri çekilmemi istiyor ama bazılarına rahat, bazılarında zorlanarak da olsa girebiliyorum. Bu sayede dış dünya hakkında bayağı bir bilgi edinmeye başladım.

34.sünde bir sürü bilgi edindim. Grotci isimli kişiden temel kavramları, bildiğim ama ismini bilmediğim yada benim uydurduğum isimlerin gerçek isimlerini gibi şeyler öğrendim. En ilgimi çeken ise dış dünya idi. Duygu kavramları da var ilginç bulduğum ama dış dünya en merak ettiğim.

Yaşadığım yer bir hayvan çiftliği. Burada Trevan çiftliğin sahibi, Shel onun hanımı, Grotci diye bir kahya, Averd ve annem(asire) bir hizmetli ve babamda(Pol) çoban olarak yaşıyorlarmış. Dongwe denilen hayvanları besliyoruz. Grotci hayvanın sütünü ve salyasını satmak için 2 günde bir kasabaya gidiyor.

Edindiğim bilgiler arasında bazı hayal kırıklıklarım oldu. Benim öğrendiğim titreşimler yanlışmış. Oysa ki öğrenmek çok zor olmuştu. [:( ] Dış dünyaya çıktığımda titreşimin düzeyi, uzunluğu, hızı farklı olacakmış. Titreşimlere ses diyorlar. Dahası bilincimi kaybetmenin uyku olduğunu öğrendim. Vücut yorulunca uykuya gereksinim duyuyormuş. Zayıf bir vücuda sahibim bu geçici bir durum tabi yani umarım.

Adına bitki denen kalbi atmayan canlıların olduğunu öğrendim. Grotci'nin zihninden öğrendiğime göre geneli yeşilmiş, hareket kabiliyetleri yokmuş, farklı türleri varmış, tabi bazılarının sadece ismini duymuş. Mesela Cae'thas isimli bitki karlı yerlerde yetişirmiş. Bizim bulunduğumuz yere kar yağmazmış. Kar, beyaz suymuş. sadece uzaktan bir yolculukta dağın üstündeki beyazlık olarak görmüş.

Tür demişken kalbi atanların kendi aralarında türleri varmış. Bunlar Kurtadamlar, Gullar, cüceler, elfler, orclar, goblinler, iblisler, hayvan-insan melezleri, vampirler, trolller, ogreler, insanlar, devler, priandalar, melekler. Daha varsa da çevremde zihnini okuyup da öğrendiklerim bunlar. Bunların olmama ihtimalleri de var. Çünkü bunlardan sadece hayvan-insan melezleri görmüşler. Ama diğerlerini hikayelerden, efsanelerden duydukları kadarıyla biliyorlar. Grotci priandaların gözlerini açık sarı ve çizgili derilerinin olduklarını duymuş ama Averd kırmızı gözlü siyah derili diye duymuş.

Bu arada insan olduğum kanısındayım. Hatta eminim desek daha doğru olur.

Her türün dişisi ve erkeği olduğunu öğrendim. Aralarındaki en büyük fark kas gücü ve dişinin doğum yapmasıymış. Ağaçların ( kalbi atmayanların diyesim geliyor ama dış dünya terimlerine alışmam lazım) dişi ve erkek ayrımı yok ama onlar tohum ile çoğalıyorlarmış.

Benim cinsiyetim de erkek ve beni erkek bekliyorlar ama emin değiller. Erkek olduğumu söylemek istesem de iletişim kuracağım bir durum yok. En iyisi sessizce dış dünyayı daha çok araştırmak.

Duygu denen şeyi de araştırmaktayım mesela sevgi. Beni seviyorlar gibi. Biri üzüldüğünde üzülüyorsan veya biri sevindiğinde seviniyorsan onu seviyorsun demekmiş. Bende böyle duygular yok yani belki ileride gelişimimle beraber kazanırım.

60. uykudan uyandığımda gelişimimin bittiğini hissediyorum lakin daha 1 ay yani en az 30 defa uyumam lazım ki bunu istemiyorum. Dünya bende merak duygusu uyandırıyor. Hem erken doğanlar varmış. Kendimi çıkmak için zorluyorum. Tabi annem bundan rahatsız oluyor ve acı çekiyor. Kusura bakma anne ama dünyayı merak ediyorum.

64. uykudan uyandığımda iyice sinirlenmeye başladım, sıkıldım burada!!! tekmeler atıyorum, bir anda civarı görmeye basladım yoksa doğdum mu? Ama bir sorun var. Zihnine girdiğim insanların ki gibi değil benim gördüklerim. Damarları ve atan kalbi kırmızı şekilde, vücudun geri kalan kısmını da gri olarak görüyorum. Etraftaki nesnelerde grinin tonlarından oluşuyor. Daha dikkatli baktığımda hala annemin içinde olduğumu anlıyorum.

67. uykudan uyandığımda istediğim zaman kırmızı ve gri görebiliyorum etrafı sonra cansız cisimlere odaklanırsam ne olur diye düşündüm. Bir anda cismi hareket ettirdiğimi fark ettim ama gözlemlediğim insanlar eklemlerini kullanıyorlar nesneler için(?). Bunu kimseye fark ettirmemem gerektiğini anlıyorum. Çünkü insanlar açıklayamadığı veya bilmediği şeylerden korkuyorlar. Ama can sıkıntısı uğraş olarak iyi oluyor. Annem uyuduğunda denemeler yapmaya karar verdim.

70.uykudan uyandığımda annem uyuyordu. Bende pencerenin yanındaki duvarın üstündeki tablo ile uğraşıyorum. Eskisi kadar zorlanmıyorum yere düşürmeler bitti gibi tabi. Öğrenene kadar annem benim yüzümden çok azar işitti. Bardak, vazo ve gaz lambası az kırılmadı. [:)] Neyse ben tablo ile uğraşırken içeri biri girdi. Kalp atışlarının ritminden dolayı bu kişinin babam olduğunu anladım. Babam havada duran tabloyu gördü ve annemi uyandırdı.

"Hatun anlıyorum hamilesin ama güçlerini kontrol etmek zorundasın." dedi babam.

"Anlamadım." dedi annem.

Sonra babam tabloyu göstererek "tablo uçuyordu" dedi.

Annem korku içinde "Ben yapmadım uyurken nasıl yapabilirim?" dedi.

Artık daha dikkatli olmam lazım.

75.uykudan sonra artık dayanma gücüm kalmadı, çıkmam lazım. Annem hala uyuyor. Hareket etmeye daha doğrusu dönmeye filan başladım ve ayaklarımla annemi tekmeliyorum. Bir anda bir kasılma oldu ve annem bir bağırma ile uyandı.

"Bebek geliyoooor!"

Annemin vücudu artık beni dışarı çıkarıyor. Etrafta bir koşuşturma hakim. Bir süre sonra tanımadık bir kalp atış ritmi geliyor. Herkesi dışarı çıkartıyor sadece babam annem ve o kişi var. Zihnine girmeye çalışıyorum ama olmuyor. Zorlarsam bayılacak gibiyim en iyisi zorlamamak çünkü daha önemli bir konu var şuan. Dünya ile tanışacağım birazdan.

Han (1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin