22.bölüm KISKANÇ DİŞİ ASLAN

2K 76 15
                                    


KEYİFLİ OKUMALAR..

..

SELİN'den..

Ali'yi iki gün sonra taburcu etmişlerdi. Ailesinin tüm ısrarlarına rağmen kendi evinde kalacağını söylemişti. Hiçbir teklifi kabul etmeyerek, iyi olduğunu söylüyordu.  Buna karşılık babası evde yatılı bir hemşire kalmasında ısrarcı olunca, istemeyerek de olsa kabul etti.

Bunun gerekli olduğunu düşünmekteydim. Dikişleri alınana kadar pansumanı ve iğneleri vardı. Her gün hastaneye gidip gelemeyeceğinden çok doğru bir karardı. Zaten ben de yanlarında olacaktım.

Eve geldiğimizde güneş batmak üzereydi. Savaş Ali'ye yardım ederek onu salondaki manzaraya karşı olan geniş koltuğa yatırdı. Fazla yürümese de nefes nefese kalmıştı, hemen yorulmuştu.

Biz de Nazlı'yla gelirken yaptığımız alışverişin poşetlerini mutfağa bıraktık. Ali'nin ve benim küçük valizlerimizi da odamıza koydum. Birkaç gün burada kalacağımdan kendim için bir şeyler ayarlamıştım.

Yarın mecburen okula gidecektim. Annemize de sınavlar için her yıl olduğu gibi, Gizemler de kalacağımızı söylemiştik. Sonuçta onların ev okula en yakın olandı ve her sene öyle yapardık.

Savaş'ı hemşireyi almaya uğurlarken Nazlı, ben de Ali'nin yanına gittim. Gözleri kapalı bir eli karnının üzerinde öylece uzanmış yatıyordu. Uyuyakalmıştı belli ki benim yakışıklım. Üşümemesi için üzerine ince bir pike getirip örttüm. İyi olduğu için şükrettim, dudaklarının üzerine ufak bir öpücük bırakırken..

Hala Ali'ye kazanın nasıl olduğunu sormamıştım. İyileşmesini bekliyordum ama içim içimi yiyordu resmen. Duymak istediğimden emindim o gece olanları. Bana kızgın olduğu için kaza yapma ihtimali yüksekti. Canımı sıkanda kazanın benim yüzümden olma ihtimaliydi zaten. Öyle ise kendimi yiyip bitireceğimden emindim.

Öğrenmeliydim en kısa zamanda..

İkizimle yemekleri yapmış, salondaki masayı hazırlıyordum.  Tam ortaya hazırladığım geniş salata tabağını yerleştirirken, Savaş'ın geldiğini haber veren kapının açılma sesi duyulmuştu. Masaya son kez eksik var mı diye bir göz attığımda her şeyin tamam olduğunu gördüm. Yüzümdeki tebessümle arkamı döndüğümde öylece kaldım.

Gerçekten resmen kalakaldım.

Karşımdaki kadın hiçte hemşireye benzemiyordu. Gerçi hemşirelerin fiziksel özelliklerinin nasıl olması gerektiği hakkında bir kural olduğunu sanmıyordum. Ama bu kadar güzel olmaları çok saçma değil miydi?

Hemen yüzümdeki şaşkın ifademi düzelterek gülümsemeye çalıştım. Zor da olsa adım atarak salonun girişinde dikilen hemşire ve Savaş'a doğru, evin sahibiyim edasıyla adımladım. Elimi uzattım tanışmak için. Savaş'ta salona geçmişti kaçar gibi, farkındaydı çünkü şu an içimdeki kopan kıyametlerin..

''Hoş geldin. Ben Selin.'' dedim. Hemen gülümseyerek karşılık verdi.

Hemen hemen aynı boylardaydık. Sarı uzun saçları, bembeyaz teni, mavi gözleri vardı. Vücut hatları bir mankeni aratmayacak derecede iyiydi. Gerçi benden iyi değildi. Neyse. Spor giyinmişti. Gömleğinin birden fazla düğmesinin açık olması hemen dikkatimi çekti. Elini uzatarak cevapladı beni.

''Ben de Cansu.''

Bu hemşireyi babamın ayarladığını biliyordum. Babama sonsuz sevgilerimi gönderdim. Bana nasıl bir kötülük yaptığının farkında mıydı acaba?

Elini bırakıp mavi renklerle bezenmiş misafir odasına doğru yöneldim. Kapıyı açıp arkanda olan hemşireye yol açarak içeri girmesini sağladım. Elimi kapı kolundan çekmedim.

GECE'NİN MAVİ KARANLIĞI (TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin