17) İTİRAF

3.1K 151 7
                                    


Merhabaa 🐾
Biliyorum bölüm baya geç geldi özür dilerim ponçikler ☹ Uzun olması için elimden geleni yaptım 😁😁 iyi okumalar 😍

Dakikalar geçmişti ancak hala bulunduğum durumda en ufak bir değişiklik yoktu. Merve hala karşımda oturuyor. Beni hala yerin dibine sokacak kelimeler sarf ediyor ve evet yüzündeki o görülmeye daha fazla dayanamadığım gülüşünü sergiliyordu.

Bir kadın bir kişi gözünde bu kadar da değersiz olmamalıydı. Ne yazık ki benim gözümde öyleydi ve kabul etmeliydim ki ayaklarımda bulunan peluş ayakkabılar daha değerliydiler.

Donukluğum kendini kaybetmeye yüz tutmuş ama söylediklerini aklım hala hazmedemiyordu. Susup kalmamalı bir şeyler söylemeliydim. Sorunum da buydu işte ağzımı açabilecek gücü bulamıyordum kendimde. Bulmalıydım! Bir şeyler söylemeliydim.

Evet, Yiğit öyle bir yapıya sahip olabilirdi ama ben bu kadınla aynı kefede değildim. Bu bir oyundu ve haliyle ben sürtük değildim. Sahi ne zamandan bu yana benim hakkımda yapılan görüşleri umursuyordum ki. Kendime gelmeli ve cevabını vermeliydim. Çünkü aklına her gelen cümleyi sarf ediyor ve iki cümlesinden birinin ilk cümlesiyle aynı olduğunun farkında değildi. Bunaltmıştı artık aynı şeyleri söylemekten. Cevap vermek için oturduğum yerden hafifçe kıpırdanmış ve ağzımı açıyordum ki içeri gelen ve bana gülümseyen Yiğit ile tüm planlarım bozulmuştu.

Onu görünce Merve'nin söyledikleri aklımda tekrar tekrar canlanınca anlamadığım bir huysuzluk tüm bedenimi ele almaya başlamıştı.

Sahiden de olabilir miydi? Gerçekten de benim hakkımda dilimin söylemeye varmadığı düşünceleri düşünüyor olabilir miydi? Bana gülümsüyordu gözlerindeki ışıltı aynı zamanda dudağının gülümsemesinden kaynaklı olan kıvrımları beni gördükten bu yana geçen saniyeler zarfında özelliklerini kaybediyordu. Gözlerindeki ışıltı kendisini endişeye dudaklarındaki kıvrımlar ise somurtgan bir tavır almıştı. Bunun neden olduğunu tahmin etmek zor değildi açık renk tonum eminim bir iki ton daha açılmıştı ve bu çok fazla belli olan bir değişimdi. Daha fazla Yiğit'e bakmayı sürdürmemiş ve birbirine kenetlenmiş elerime çevirmiştim bakışlarımı.

Bakışlarım ellerimde olduğundan Yiğit'in geldiğini ancak yan tarafımın çökmesiyle anlamıştım. İstemsizce başımı kaldırıp ona baktığımda endişeli bakışları kadar sesine de yansıyan ifadeyle "Neyin var?" diyerek sormuştu ve hiç vakit kaybetmeden ellerini alnıma getirerek ateşimi kontrol etmeye başlamıştı.

Ateşim yoktu kesinlikle bir anda üşümeye başlamıştım. Her kaskatı kesilmemde başıma gelen bir başka durumdu tabi. Elleri hala alnımdayken "Yüzün bembeyaz olmuş Elif" dediğindeyse sesi hala aynı endişedeydi. Bense Yiğitle konuşmak istemiyordum şuan yüzüne de bakmak istemiyordum. O yüzden bakışlarım Merve'de idi aynı zamanda yüzündeki zafer kazanmış olan ifadesinde.

Sanırım Yiğit benden bir cevap alamayınca baktığım yöne bakmayı tercih etmişti. Bu durumda zafer kazanmış olan yüz ifadeye tek bakan kişi ben olmamıştım. Az önce kendime yaptığım teselliler Yiğit'in gelmesiyle tuzla buz olmuştu ve eski donuk halime geri dönmüştüm. Bu nedenle beklemediğim ses tonu kulağıma hücum edince yerimden sıçramama engel olamamıştım. Çünkü Yiğit "Ne yaptın Elif'e?" derken gürlemişti ve sesindeki öfke karşısında az önceki endişenin en ufak bir tınısını dahi alamıyordum.

Merve ise bana baktığından dolayı benim gibi bu tepkiyi beklemediği çok açıktı. O da yerinden fırlamıştı adeta ve kendisine öfkeyle bakan Yiğit'e karşı ne tepki vereceğini şaşırmış bir vaziyetteydi. Ağzı birkaç kez açılıp kapanmıştı ve sonunda konuşmaya karar vermiş olmalı ki "Be-ben şey ben sadece gerçekleri Elif'e söyledim." demişti.

Benim UğrumaWhere stories live. Discover now