51)BENİM UĞRUMA (FİNAL)

2K 106 1
                                    


Ufak bir veda...
Ponçikkalpler selam olsun
Elif ve Yiğit serüvenin sonuna geldik. Kabul etmeliyim ki bitirirken zorlandım kısa kesmek istedikçe kurgu peşimi bırakmak istemiyor gibiydi ve yazdıkça yazdım. Yazımda hatam olduysa maruz görün lütfen. Sonuna kadar yanımda olan herkese çok teşekkür ediyorum. Desteklerinizi her zaman bekliyor olacağım. İlginize sonsuz teşekkürler. Sağlıcakla kalın...

Odaya geldiğimde babam masasında çalışıyorken beni gördüğüne şaşırıp ayaklanmıştı. "Kızım ne işin var burada?" Sakin kalmaya çalışıp oturduğum koltuğun karşısını gösterip "Gel baba." Öyle karmaşık hissediyorum ki. "Yiğit neden burada?" Konuyu uzatmaya gerek yoktu. "Kızım sevinmedin mi?" Nasıl? "Sevinmek mi? Yiğit neden burada baba siz benimle oyun mu oynuyorsunuz?" Sevinmek mi? Onu gün geçtikçe daha çok özlüyordum. Gidip boynuna atlayabilirdim lakin bu durumda olmazdı. Etrafımda dönenleri öğrenmem gerekiyordu.

"Yiğit gittikten sonra aslında buraya geldi. Senin gibi çok çalışarak yeni hayatına başladı ve çok da başarılı bir iş adamı olacağına eminim." Duyduklarımı anlamaya çalışıyordum yanlış kişiyle konuşuyordum sanki cevap beni tatmin etmemişti. "Hayır hayır bu kadar olamaz biz ayrıldık ve sen ona kollarını mı açtın?" Bunu Yiğit'in yanında oldukları için söylemiyordum sadece hiçbir şey anlamamıştım. Ellerim titremeye başlamış fark edilmesin diye yumruk yapmıştım.

"Sakin ol her şeyi anlatacağım." Bir şey demeden bekledim. "Yiğit'i kendinden uzaklaştırdığın dönemde John bir fikirle geldi. Yiğit sayesinde seni buraya getirebilecektik seni orada tutan pek bir şey kalmayacaktı. Cansu evlenecek Mete görevlere gidecekti. Sen tek kalıyordun. John bu şekilde seni ikna etti ve seni getirdi." Yüksekten yere çakılmış gibiydim beynim uyuşmuş duyduklarım kulaklarımda yankılanıyordu. En zayıf olduğum dönemi fırsata çevirmişlerdi ve bunu en iyi şekilde yararlanmışlardı.

"Yanlış anlamadıysam sırf ben buraya gelip sizin yanınızda olabileyim diye beni mi kandırdınız? Siz ben neler hissettiğimi biliyor musunuz? Sevdiğim adam benim yüzümden gitti diye ne kadar üzüldüm biliyor musun? Doğru ya! John her şeyin haberini size vermiştir. Hayatımı elimden alman çok mu hoşuna gitti baba! Ben kendi yolumu çizip kendi hayatımı kurmuşken sen neden yaptın bunu? Ben senden ne para istedim ne de bir gün olsun adını kullanıp kendimi bir yerlere getirmek! Ben sadece desteğinizi istedim! Şimdi ne yaparsanız yapın ben yokum beni buraya getirtmeye çalışma."

Emindim ki bugün sözde gerçekleşecek toplantı da yalan dolandı. Yaptıkları her hamle bana zarar vermiş ama bunu görmezden gelmişlerdi. Tam odadan çıkacakken "Kızım!" Arkamı dönmedim ama durdum. "Bize kızabilirsin ama Yiğit'e kızma. O ne yaptıysa senin uğruna yaptı." Hiçbir şey demeden çıktım odadan aynı koridoru geçip odama gideceğim sırada gelen John'u görmüş umursamadan odama geçmiştim ona çok daha fazla kızgındım. Eşyalarımı alıp çıkacakken "Elif bekle konuşalım." Yüzüne dahi bakmamış "Yalanlarınızı yeterince dinlemişim." O kadar zaman yalanla dolanla yaşamış ve hiçbir şey olmamış gibi devam etmişlerdi.

Telefonuma gelen kaçıncı çağrı olduğunu bilmiyor merak edipte kaç olmuş diyerek dönüp bakmıyordum. Sadece arabayı kısa süre önce keşfettiğim kimsenin pek uğramadığı bir mekanın önüne sürmüş lakin arabadan inmemiştim. Olanları düşünüyordum. En ince detayına kadar. O halde herkes biliyordu herkes. Sonra aklıma Mete'nin söylediği gelmişti. "Bize kızma her şey senin uğrunaydı." O an sadece kaşlarımı çatmamalı sormalı neyi kast ettiğini öğrenmeliydim. Babam bu zamana kadar hep yanında olmamı istemişti hep. Evet, izin vermişti öğretmen olmama ama hiçbir zaman gönlü buna razı gelmemişti. Her daim dile getirmekten kaçınmamıştı neredeyse tüm konuşmalarımızda söyler dururdu. Diye düşündüğüm sırada kafamda çakan şimşekle her şey rayına oturmuştu.

Benim UğrumaWhere stories live. Discover now