32) NE OLUYOR?

1.7K 126 5
                                    


Bir hayli geçikmenin ardından uzunca bir bölüm ile geldim. Umarım beğenir ve bunu gösterirsiniz. Benden size günün anlamına göre hediye olsun 😍
İyi okumalar Çiçeklerim 🌹💙
Nur🐾

Ne zamandır beklemek eylemini işkence olarak adlandırır olmuştum ben? Sahi bendeki de soru muydu şimdi? Bulunduğum anın içinde kim olsa bu dakikalar ona da işkence gibi gelmeye başlayacaktı. Belki de gelmezdi nerden bilebilirdim ki. Bu adamdan dolayı düşüncelerim bile şaş beş olmuş saçmalamaya başlamıştı. Bulunduğum ana odaklanmak varken bana neydi ki bir başkasının şu anda olup ne hissedeceğinden.

Saçmalamakta sınır tanımıyorken üzerimde hissettiğim bakışlar aksine bir hayli yakından hissettim bu soğuk havaya tezat olarak Yiğit'e ait olan sıcak nefes. Daha fazla gözlerimi kapatıp beklemek yerine yavaş bir şekilde birkaç defa kırpıştırarak açmayı uygun görmüştüm. Beklediğim manzara tüm saf haliyle birkaç santim uzağımdaydı.

Yoğun kahve cenneti düşüncelerimi zil zurna sarhoş ediyor ve ne yapacağımı nasıl düşüneceğimi bilemez hale getiriyordu. Dahası ise pişmanlık yok 'Ne düşünüyorum ben!' Diyerek kendi kendime hayıflanmak yoktu. Çünkü onun etkisiyle bu hale gelmek bir süre sonra alışmama neden olmuştu ve şikayetçi olmamı engelliyordu. Kısa sürede ona bu kadar alışmam ne kadar doğruydu.

Yıllardır insanları yanlış tanıdığımdan dolayı kendime yeni kurduğum her ilişkinin başında telkinler verir dikkati elden bırakmamak adına insanların koca bir yalandan ibaret olduğunu anlatıp dururdum kendime. Peki Yiğitte olan neydi de bunları kendime yapmış olmama rağmen beni bu denli etkisi altına alabilmişti. Nasıl bu hale geldiğimizi bile bilmiyordum. Ne zaman ona bu şekilde yaklaştığımı ya da üzerimde olan etkisini ne zamandan bu yana büyük bir memnuniyetle karşıladığımı da bilmiyordum. Lanet olsun!

Benim bunları şu vaziyette sorgulamam mı eksikti şimdi? Ben zaten bunları birçok kez tartıp biçtim ve ona yakın olmaya karar verdim. Sorgulama Elif. Sadece anı yaşa. Düşünme hisset! Hisset... Evet şu anda Yiğit'in burnunun senin burnuna yok denilecek kadar hafif olan dokunuşlarını.

Evet, tam olarak yok denecek kadar ufak bir temas haline gelmiş yakınlaşmanın etkisiyle gözlerini kapatmıştı. Kafasını ağır çekimde sayılacak bir şekilde sağa sola hareket ettirirken her defasında teması bir tık daha fazla hissetmemi sağlıyordu. Artık yok denilecek kadar az değildi bariz hissettiğim bir temastı sadece burnumun faydalandığı bir temas. Anı yaşıyordu. Derin nefesler alıp veriyordu ve hatta soluk alışverişi de hızlanmış gibiydi. Varla yok arasında derinden gelen ancak bir o kadarda kısık olacak şekilde konuştu.

"Elif." Dediğinde hangi ara kapattığımı bilmediğim gözlerimi aralamış ve manzaraya gözlerimi kırpmadan bakmaya başlamıştım. Sesimi kaybettiğimi düşünüyor ve anın büyüsüyle tepki verebileceğimi düşünemiyordum. Heyecanım ta ilk temasta doruklara ulaşmışken şimdi ağzımı açsam dahi sesimi duyuramazdım buna emindim. Kendimle olan cebelleşmenin ardından sesi kulaklarıma yine aynı kısıklıkta gelirken bu kadar yakın olmasaydık kesinlikle duyamazdım diye de düşünmeden edememiştim.

"Özür dilerim. Lütfen bana kızma." Bu kadar yavaş bir şekilde konuşup ağır hareketlerini devam ettirirken bir anda hızlı çekime geçip belimden tutuğu gibi beni kendisine yapıştırması bir olmuştu. Beynimde çakan şimşeklerin tek sebebi dudaklarımda hissettiğim bir başka dudaklar olmasıydı. Çakan şimşeklerde neyin nesiydi böyle?

Bu his tarif edemiyorum çünkü daha önceden bir tecrübem yoktu nasıl hissedeceğimi bilmiyordum fakat kalbim atmayı bırakmıştı yerini kulaklarıma bırakmış adeta kulaklarım kan pompalıyor gibiydi. Kulaklarımdan gelen sıcaklık yüzüme yayılırken dudaklarımdaki ağırlığa alışmış gibiydim yada öyle zannediyordum.

Benim UğrumaWhere stories live. Discover now