11) ÖFKE

3.5K 222 16
                                    

İyi Okumalar :)

Müdür Yardımcısı Mehmet Bey'in anlam veremediğim ciddiyetinden dolayı hala sorar gözlerle Hoca Bey ile bakışmamış devam ederken "Hadi gidelim." Dediğimde Hoca Bey onaylarcasına başını sallamış ve Müdür Bey'in odasına yönelmiştik.

Sadece beyaz renkte olan okul koridoru güzel hissettirdiği kadar uzundu. Müdür Bey'in odasına doğru ilerlerken ikimizde sessizdik. Ama merak ediyordum. İçimden bir ses pek te iyi bir şeyin bizi beklemediğini söylüyordu. Bu zamana kadar çok nadir yanılmıştım. Umarım tekrardan yanlıyorumdur. Müdür Bey'in odasının önüne geldiğimizde Hoca Bey önce bana bakmış daha sonra kapıyı tıklatmıştı. İlk benim geçmem için kapıyı açmış benden sonra kendisi geçmişti.

Bizim içeri geçmemizin üstüne içerisi kısa süreli sessizliğe bürünmüştü. Odada tamamen bir negatiflik vardı. Bunu Müdür Bey'in ciddiyetinden ve gözlerini ikimzin üzerinde gezdirmesinden anlamıştım. Daha önce görmediğim bir beyefendi de aynı ciddiyette ve sinirli gözlerle bize bakması daha da meraklandırıyordu bizi. Tanımadığım beyefendi oturduğu yerden yönünü bize doğru ayarladıktan sonra konuşmaya başlamıştı.

"Neden kızımın ders performansı çok düşük! Siz öğretmen değil misiniz? Bir şey öğretmiyor musunuz? İşiniz ne sizin, buraya geliş amacınız ne? Eğitimi düzgün veremeyecekseniz söyleyin başka kaliteli öğretmenler talep edelim bu okula!"

Bu adama az önce beyefendi dediğim için kesinlikle çok pişmanım. Adamın üstümüze atlamadığı kaldı. Ben daha önce hiçbir şekilde bu denli azarlanmamış hakaretlere maruz kalmamıştım. Haliyle yine rengim ton ton beyazlamaya başlamıştır. Bunu göremesem de hissedebiliyordum. Hissetmesem dahi her zaman başıma geliyordu. Böyle olaylarda rengim atardı sürekli. Dahası yine tek kelimeyi zor konuşacak duruma gelmiştim. Lanet olsun böyle olmasından nefret ediyordum ve bu durumu hiçbir şekilde düzeltemiyordum. Yapabildiğim ellerimle oynamaktı. Tırnaklarımı avuç içine geçirmekti.

Şimdi de konuşmaya devam eden Müdür Bey olmuştu. "Adnan Bey lütfen sakin olun. Her ne kadar öfkeli olsanız da öğretmenlerimize böyle davranmanız doğru değil." Ses tonu sinirli değilde daha çok sakindi ve her zamanki gibi babacan rolündeydi. Bir anlığına Hoca Beye baktığımda fazlasıyla sinirli görünüyordu. Gözlerini Adnan olacak sığırdan çekmiyordu bile. Sanki üzerine atlayacakmış gibi duruyordu. Derin bir nefes alıp verdikten sonra "Adnan Bey sorun ne?" Dediğinde sesi daha çok öfkeli çıkmak için direniyor olsa da Hoca Bey dişlerinin arasından konuşmuş ve sanırım sinirli olduğunu belli etmişti.

Adnan olacak sığır önce alaycı bir şekilde gülmüş daha sonra da sinirli bakışlarını bize çevirip "Siz dalga mı geçiyorsunuz ha? Nasıl öğretmenlersiniz siz? Hilal, Hilal Sönmez neden dersteki performansları çok düşük? Test kitaplarındaki soruları çözememiş. Yapamıyorum diyor. Neden ilgili değilsiniz?" yeniden son derece öfkeli bir ses tonuyla çıkıştığında Hoca Bey

"Bakın Hilal'in Rehber Öğretmeniyim. Her rehber dersinde öğrencilerimle tek tek ilgileniyor aynı zamanda bir sorunu var ise sorunlarına beraber çözüm buluyorum." Bu defa sesi öfkesinden az da olsa arındığını gösteriyordu ama bakışları bunun tam tersiydi. Adnan Bey
"O zaman siz, siz kızımın fizik dersi öğretmenisiniz?" bu defa konuşmasını sadece bana bakarak sürdürmüştü. Ben

"E-evet ama..." Konuşmama izin vermeyen Adnan Bey "Bir halt bilmiyorsanız öğretmenlik yapmayın! Kızımın öğrenimini ve yaptırdığım okulun seviyesini düşürmeyin! Ben yaptırdığım okulun kalitesi yüksek olsun isterim." Öfkesinden hiç eksilmediğini ses tonundan anlamıştım. Ben, bana yapılan hakaretleri sindirmeye çalışırken okulu yaptıran kişi olduğunu öğrenmenin şokunu da yaşamaya başlamıştım siniriyle bu şekilde konuşan normal biri olduğunu sanıyordum oysa söze Hoca Bey atlamıştı ve

Benim UğrumaWhere stories live. Discover now