40)BURAM BURAM HUZUR

903 114 0
                                    

Heyyoo ben geldimm. Birbirinden değerli Ponçikkalplere selam :)
Umarım beğenir vee bunu gösterin artık be fmjkdgd
ıhım neysee gkjhgf

Güsseell okumalaar :)

Ne istediğimizi bilmek kolay mıydı gerçekten? Bazı durumlarda çelişkiye düşmek kaçınılmazdı elbette. Emin olmadan karar vermemiz olağan bir durumdu nasıl olsa. Büyük bir eminlikle karar verdikten sonra bu karardan vazgeçmek hiç mi hiç kolay değildi. Oysa ne kadar çok bekledim Cansu'nun vazgeçmesini ancak tekrar tekrar sormuş olmama karşılık kesinlikle onu görmek istediğini söylemişti. Saatler öncesinden sonra aklından neler geçtiğine dair hiçbir fikrimiz yoktu fakat anlattıklarımızı düşünüyor olduğu da olası en büyük ihtimaldi.

Uzun süren hıçkırıklarla dolu ağlaması derin iç çekişlere yerini bırakmıştı. Yatakta olabildiği kadar küçülmüş gözleri bir noktada takılı kalmış şekilde öylece yatıyordu. Onu bu şekilde görmek yalnızca beni değil odadaki iki adamı da üzüyordu lakin elimizden bir şey gelmiyor olduğu da en acı gerçeklerden biriydi.

Yalnız kalıp dinlenmesi ve daha iyi düşünmesi için düşünceleriyle baş başa bırakmıştık. Odanın önünde sadece bekliyorduk bizler de konuşmuyorduk. Ancak ben olanların vermiş olduğu etki ile istemsizce gözyaşlarımın akıyor olmasına hiçbir şey yapmıyordum. Silsem de yüzüm kurumadan bir yenisi ekleniyordu. Mete ağır adımlarla yanıma gelmiş omuzlarımdan tutup yüz yüze gelmemizi sağlamıştı.

"Kendini toparlaman gerekiyor. Bu şekilde Cansu'ya nasıl destek olacaksın?" Haklıydı. Tabiri caizse bu durumda kendime hayrım yoktu nasıl olurdu da Cansu'ya hayrım dokunacaktı. Bu narin hallerime bir son vermem gerekiyordu daha ne kadar ağlayacaktım öyle değil mi? Bunları düşünedururken gözyaşlarım gelmez olmuştu. Bu iyiye işaretti. Mete'ye kararlılıkla baktım. "Haklısın. Daha güçlü olacağım." Sesimdeki kararlılık kendini çok net bir şekilde belli ediyordu.

Dakikalar sonra Cansu'nun yanına geçtiğimde daha sağlam basıyordum yere. Omuzlarım dik duruşum sağlamdı. Şimdi daha iyi bir destekçi olabilirdim işte. İkimiz tektik. Meteler'e bizi bir süre yalnız bırakmaları istemiştim. Cansu'yla tek kalmak istiyordum. Eski günlerde olduğu gibi. Şimdilik konuşacak gibi durmuyordu lakin ben konuşunca duymaktan kaçınamazdı öyle değil mi? Başına ne gelmiş olursa olsun o yalnız değildi. Düşünceleriyle tek başına savaşmasına izin vermeyecektim.

"Biliyor musun? Senden bir an olsun şüphe etmemiştim. Yiğit ta en baştan sen sandığımız kişiyi detaylı bir şekilde incelemiş ondan sürekli şüphelenmiş ancak hiç dillendirmemişti. Ben ise bunun aptal bir şaka olduğunu düşünmüştüm." Yüzümde acı dolu tebessüm vardı. Cansu duyuyordu lakin öylece boş gözlerle kalmaya devam ediyordu.

"Ne kadar düşünürsem düşüneyim mantıklı bir açıklama bulamamıştım. Bir anda değişen kişinin sen olma ihtimaline sımsıkı sarılmıştım ve inatla aksini savundum." Nefesim ciğerlerime yetmiyormuş gibiydi ve inceden bir sızı boğazımı yokluyordu.

"Şimdi sana bakıyorum da belirgin farklılıklar var. Siz o kadar zıtsınız ki bunu sen onu gördüğünde de anlayacaksın." Kafamı ağır ağır sallıyordum. "Ve ondaki bazı değişiklikler benim yüzümden olduğunu bilmeni isterim." Yaptıklarım gözlerimin önüne geldiğinde yine olsa yine aynısını yapardım diye düşünmeden edemedim. Cansu bakışlarını bana kaydırmıştı. Haliyle ne yapmış olduğumu bilmek istemesi normaldi.

"O kadar katlanılmaz biriydi ki daha fazla dayanamadım ve ona saldırdım." Cansu daha fazla bana doğru dönmüştü ve meraklı gözlerle bana bakmayı sürdürmüştü. "Yani daha önce beni hiç o halde gördüğünü sanmıyorum. Kendimden geçmiş gibiydim ve vurdukça vurdum. Zaten vurma isteğim henüz bitmemişken Yiğit beni uzaklaştırdı." Cansu şaşkın bir şekilde bana bakıyordu.

Benim UğrumaWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu