13.bölüm TUTSAK

2.2K 91 20
                                    


KEYİFLİ OKUMALAR..

..

SELİN'den..

Ali'yle görüşmeyeli çok zaman olmuştu. Sadece iki kez o zil zurna sarhoşken beni aramıştı. Aşkını itiraf etmişti defalarca. Benim bilmediğim şeyler değildi tabi bunlar. Ama onu ciddiyetle dinlemiştim iki seferde de. Sonrasında da Emre'ye talimatlarla onu eve götürmesini rica etmiştim.

Ben gidemez miydin onu toplamaya? Tabi ki gidebilirdim ama gidemedim, korktum. Onu görmekten korktum. Çünkü gördükçe daha da çoğalıyordu ona olan hasretim, sevgim..

Yapamazdım.

Olmazdı artık onunla, düğünü yakındaydı zaten. Evlenecek olan bir adamı sevmeye hakkım var mıydı? Sevebilirdim belki ama..

Düğün davetiyesini de almıştım. Hem de Didem'den!

Birkaç gün önce Gökhan'la alışveriş merkezinde sinemaya gitmiştik. Çıkışta da biraz dolaşıyorduk ki, Didem ve Tuğçe'yle karşılaştık. Neymiş efendim yeni evi için dekoratif bir şeyler bakıyorlarmış. Uzun uzun anlatmışlardı.

Bende 'Aa, harika, iyi yapmışsın, tabi tabi' gibi kelimelerle onu destekliyordum. Yüzümde de rol icabı bir gülümsemeyle! Sadece Gökhan anlayıp nedenini sormuştu. Tuğçe'yi sevmediğimi söylemiştim tabi. Didem diyemezdim çünkü Ali vardı. Daha sonra tekrar görüşürsek falan bir sorun çıksın istemezdim.

Bu sırada da Nazlı Savaş'ın doğum günü hazırlıklarıyla ilgileniyordu. Benden Ali'nin numarasını almıştı ikisi ortak bir şeyler yapıyorlardı. Benim tek bildiğim sade bir şey olup, çok kalabalık bir parti olmayacağıydı.

Doğum günü geldiğinde yapılacak plan şuydu. Dağ evine gidilecekti, tabi orayı daha önceden Nazlı ve Ali hazırlamış olacaktı. Doğum günü Cuma gününe denk geldiğinden hafta sonu o dağ evinde geçirilecekti. Gidenlerde sadece bizlerdik. Yani ben-Gökhan, Nazlı-Savaş, Ali-Didem ve Emre-Tuğçe.

Neymiş Savaş istemezmiş başka kişiler. Sadece dört çift! Ne güzel ama değil mi? Hepimize oda da varmış çifter çifter kalacakmışız odalarda.

İnanamıyordum!

Ben gitmek istemesem de mecburdum. Yoksa Nazlı'da gidemezdi. Annemin kesin emri vardı. Bide ben Nazlı'ya Gökhan'ı çağırmayalım diyecektim ama artık çok geç olduğunu Gökhan'la konuşmamdan anlamıştım. 'Gidiyoruz dimi?' demişti. Gidiyoruz demiştim. Ne diyeyim, mecburdum.

Şimdi o doğum günü planının siniriyle yatağımda uzanmış sadece olabilecekleri düşünüyordum. Ya Ali Gökhan'ı öldürürdü, ya da ben Didem'i yolardım. En muhtemel sahneler bence bunlardı. Olabilitesi en yüksekler..

Ya da sadece akışına bırakır, durumları sindirebilirsek ve kabullenirsek iki modern çift gibi olabilirdik. Gerçi hala ben kabullenememiştim sanırım. Ne evlenmesini, ne Didem'i, ne de Gökhan'ı.

Elimden geleni yapardım ben. Birbirimize karışmazsak bence sorun olmazdı. Atlatırdık. İki gün değil miydi? Geçerdi. Güçlü kalmalıydım ben. Ali'yle de önceden fırsat bulursam konuşurdum. Bana yaklaşmazsa tamamdı işte. Bu kadar kolay..

Yatağımdan kalktım ve valizimi hazırlamaya başladım. İki günde olsa güzel güzel giyinmeliydim. Hele o paçoz kızların yanında kesinlikle şık olmalıydım. Yarın akşamüstü hepimiz orada olacaktık, şimdiden hazırlanıp dinlenmeliydim. Zor birkaç gün beni bekliyordu. Ne kadar uyursam, dinlensem o kadar iyi olacaktı.

Oflaya puflaya hazırladım. Hem kendimi, hem valizimi, hem de kalbimi..

..

Ertesi gün Gökhan geldi beni aldı, dağa doğru yol aldık. Hava çok güzeldi. Artık yaz yaklaşıyordu. Bahar harikaydı. Her yer yemyeşildi, çiçekti. Arabada müzik dinledik, biraz konuştuk ve ben bol bol camdan dışarısını izledim. Baya yolumuz vardı başka türlü geçmezdi.

GECE'NİN MAVİ KARANLIĞI (TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin