Bölüm 24

39 29 7
                                    

Yazar

O gecede bir lanet vardı. Ansızın karanlık ruhlar saldırıya geçmişlerdi. En korkulan şey o gecenin ardına gizlenmiş deftere not edilmişti. Her bir taraftan gelen çığlık sesleri ile başlamıştı. Her bir varlığın çığlık sesleri birer havan topu gibi gökyüzünde patlıyordu adeta. Acılarını haykırmak istermişçesine çığlık çığlığaydılar. Acılarının dereceleri ölçülemeyecek kadar fazlaydı. Burası karanlık ruhlar için tam bir cennetti. Her bir acı haykırış güçlerine güç katıyordu.

Lily White'ın durumu da çok iyi sayılmazdı. Amy ise pervasızca Lily'yi kurtarma umudu ile savaş boyalarını her yere saçmıştı. Dahlia da o gecenin kurbanıydı.

Sarayın her bir yanında çiçekli vazoların can bulduğu alanların yerine, acılarının boy gösterdiği kanlı tablolar getirilmişti.

Ne yazık ki, kral ise istediği yasak elmaya ulaşmanın gururunu yaşıyordu. Tahtına geçip yasaklanan meyveyi yemenin gururu ile gizli mahzenlerden acı dolu bir haykırış çarptı dört bir yana. Yürek parçalıyordu, Lily White hayatı boyunca hep acı ile burun buruna geldiğini zannederken, en büyük acıları yaşadığını düşünürken, ansızın çıkagelen bu acı da neyin nesiydi?

Bir tek Ölümü esir aldığı gibi Yaşam'ı da esir almaktı planı. Bunu yapana kadar da durmayacak olduğu kesindi. Sadece güç delisi bir deli miydi? Yoksa bir intikamın içinde mi yer alıyordu? İlk önce Ölü ruhların liderini esir alabilmişti. Şimdi ise Yaşam onun ellerine düşmüştü. Yaşam da ölüm de diğerlerine nazaran daha güçlüydüler. Onların güçleri diğerlerine göre zapt edilemeyecek kadar fazlasıydı.

Bir gün perilerin tarihine damga vuracak o prangalar icat edilmişti. Ölüm bu yüzden tutsaktı. Prangaları bileklerine geçirildiği anda tek bir güç dalgası kullanamazlardı. Eğer prangalar takılı kişi güç kullanmaya kalkışır ise sadece kendilerine zarar verirlerdi.

Bir istisnai durum vardı. Şu ana kadar bunu ne kral ne de yanında tuttuğu gereksizler fark edebilmişlerdi. Bu istisnailer sadece Ölüm ve Yaşam için geçerli olabilirdi. Ölüm ölü ruhların sahibesiydi. Yıllarca ölüm ormanı lidersiz devri sürdürebilmişti. Ölüme takılı her pranga, kendi ormanında işlevi olamazdı. Aynı şey Yaşam içinde geçerliydi. Yaşam yaşayan her bir ruhun bulunduğu bir yerde işlevi sona ererdi. Nasıl Yaşam yaşayan ruhların liderliğini yapabiliyorsa, Herkes kendi topraklarında düdüğünü öttürebilirdi.

Kralın bir gün onları öldürmeye kalkıştığı anda tekrardan başka bir bedende dirileceğini bildiği için öldürüp güçlerinin sahibesi olamıyordu. Kral bunu biliyordu. Ne yazık ki, prangaların istisnai durumunu bilemeden başka bir plan kurmaya başlamıştı. Aptal bir kralın da bir gün düşmanları tarafından düdüğü elinden alınacak gerçeğini bilmiyor olması gibiydi.

Ölüm kurtulabilirdi, onun çıkış yolu bir tek ruh eşiydi.

Şimdi ise Yaşam başına gelecek herhangi bir şeyi bekliyordu. Belki de neler olabileceğini tahmin etmeden duramıyordu. Hepsi ihtimaller dahilindeydi. Neler olabileceği bir tek Tanrı bilebilirdi. Garip bir şekilde halktan herkes Yaşamın bir yerlerde kafayı yemiş olduğunu zannediyorlardı. Bu düşüncenin tek bir nedeni vardı, o da hala ortaya çıkmamış olduğuydu.

Bilmiyorlardı ki, o nelere galip gelebilmişti. En sonunda ise ait olduğu yere getirilmişti.

Dünya'da kıyamet kopması sonucuyla gerçekleşmişti. Hiç bir insanın yaşam belirtileri o günden sonra hissedilmemişti. Tabi ki de bunların hiç birinden de Yaşamın haberi yoktu. Suyun ve yer altından fışkıran yaratıklar neden olmuştu. O gece sayesinde ait olduğu yere gelebilmişti. Aslında bu kıyamet diye adlandırılmış olsa da, yeniden doğuşun temel adımlarıydı. Basit insanların Dünya'yı kötü etkilediğini düşünmeleri sonucunda gerçekleştirilmiş bir eylemdi. Bunu planlayanın kim olduğunu kimse bilmiyordu. Bir kişiye oklar çevriliydi. Lakin ellerinde bir delil bile olmayışından dolayı bir şey yapamıyorlardı.

YALNIZLIĞIN GÖLGESİ (YARI TEXTİNG)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum